İstanbul’dan bir ölümsüz geçti

Fransız Akademisi bir efsane. Kral XIII. Louis döneminde, Kardinal Richelieu’nun 1635’te kurduğu Akademi’nin üyelerine "ölümsüzler" deniyor. Richelieu eserleriyle sonsuza dek yaşayacak olanların böyle anılmasını istemiş.

İşte bu "ölümsüzler" Fransız Akademisi’ndeki koltuklarına bir oturdular mı artık ölünceye dek oradalar.

Bin bir naz niyazla seçilen Fransız Akademisi’nin 40 üyesi ne üyelikten atılabiliyor ne de kendileri istifa edebiliyor.

Peki Fransız Akademisi ne iş yapar? Fransız dilinin doğru konuşulması için kuralları koyar, sözlük hazırlar ve kitap ödülü dağıtır diyebilirim kısaca. Akademi ilk sözlüğünü ancak 60 yılda tamamlayabilmiş.

Her bir sözcük üzerinde aylar, kimi zaman yıllar süren derin tartışmalar nedeniyle Akademi’nin 1635’ten bugüne /images/100/0x0/55ea5ea8f018fbb8f87b7c7ckadar tamamlayabilmiş olduğu sözlük sayısı topu topuna sekiz tane.

Üyelik seçimlerinde dediğim gibi kılı kırk yarsa da Fransız Akademisi’nin bu konuda yaptığı ciddi hatalar var.

MOLIERE’İ KABUL ETMEDİLER

Örneğin Moliere’in Akademi’ye kabul edilmemesi bugün üyelerin hálá hayıflandıkları bir konu.

Moliere gibi "ölümsüzler" arasına kabul edilmeyen ünlü isimler arasında filozof Jean-Jacques Rousseau ve ünlü yazarlar Balzac, Emile Zola, Sartre ile Camus’yu saymak mümkün.

Emile Zola adaylığını tam 24 kez koymuş ama seçilememiş.

Fransızların gözünde neredeyse bir kahraman olan Victor Hugo ise beş kez başvurduktan sonra koltuğuna kavuşmuş.

Fransız Akademisi kurulduğu ilk günden beri "maço" bir kurum. Neredeyse 350 yıl boyunca tozlu koltuklarına "dişi bir sinek" bile konmamış.

1980 yılında Akademi’ye ilk kabul edilen kadın yazar Marguerite Yourcenar. Akademi’ye kabul edildiğinde 76 yaşındaki Yourcenar koltuğunun keyfini pek çıkartamamış, kısa bir süre sonra ölmüş.

Aradan sekiz yıl geçtikten sonra Akademi’nin Seine Nehri kıyısında, Condi rıhtımındaki görkemli sarayına ayak basmayı başarmış ikinci kadın Jacqueline de Romilly. Üçüncüsü ise 1990’da seçilen Helene Carrere d’Encausse.

AKADEMİ’DE DÖRT KADIN

Halen Fransız Akademisi’nin daimi sekreteri olan Helene Carrere d’Encausse geçenlerde bir konferans vermek üzere İstanbul’daki Fransız Lisesi Notre Dame de Sion’un misafiriydi. Yukarıda verdiğim bilgileri de zaten onun ağzından dinledik.

2000 yılında Florence Delay’ın, 2006 yılında Cezayir asıllı yazar Assia Djebar’ın de seçilmesiyle "ölümsüzler"in koltuklarında oturmayı başarmış kadınların sayısı dörde yükselmiş.

"Akademi’deki kadın oranı şimdilik yüzde 10. İlk hedef bunu yüzde 20’ye yükseltmek" diyen Helene Carrere d’Encausse’un bu sözleri Condi rıhtımındaki erkek dinozorları pek sevindirmiyor olsa gerek.

Zira d’Encausse söylediğine göre, Fransız Akademisi’nin yaşlı erkek dinozorları hálá aralarında kadın görmeye pek alışmamış. Aynen bizim Meclis’teki erkek milletvekilleri gibi.

Her neyse, Rusya üzerinde uzmanlaşmış olan Helene Carrere d’Encausse, "Parçalanan İmparatorluk" adında 1978’de yayınladığı kitabında Sovyetler Birliği’nin çökeceğini ilk iddia edenler arasında.

O gece Notre Dame de Sion’un salonunda, Akademi’nin "ölümsüzünü" dinleyenler arasında Yaşar Kemal de var. Legion d’Honneur sahibi Yaşar Kemal ile Helene Carrere d’Encausse’un ortak yanları ise romancının ünlü eseri İnce Memed.

Hayatının bir döneminde, Paris’te Doğu Dilleri Okulu’nda Türkçe eğitimi almış d’Encausse iki yıl boyunca İnce Memed çevirisi üzerinde çalışmış. Gerçi çeviri yayınlanmamış ama neticede Helene Carrere d’Encausse, Yaşar Kemal’i ve eserlerini iyi tanıyan biri.

2009 yılı Fransa’da "Türk Yılı." Düzenlenecek etkinlikler çerçevesinde kitap fuarı da var ve Fransa’nın Ankara Büyükelçisi Paul Paudade, Yaşar Kemal’i fuara davet ediyor. Yaşar Kemal "Olmaz, gelmem" diyor.

Helene Carrere d’Encausse’un "Gelin Akademi’de ölümsüzlerin portreleri altında bir öğle yemeği yiyelim" teklifine ise "evet" diyor. "Ne de olsa akademisyenlerden zarar gelmez!"

Yaşar Kemal
’in bir bildiği vardır mutlaka?
Yazarın Tüm Yazıları