Paylaş
Birkaç günden beri çocukluk arkadaşımı ziyaret için Barselona’dayım.
İspanyol damat dahil gün boyunca memlekette olup bitenleri televizyondan izliyoruz.
Tabii twitter da eksik olmasın.
İspanya’nın önde gelen gazetesi El Pais dün sabah haberi manşetten vermişti:
“Yolsuzluk Başbakan Erdoğan’ı hükümetinin yarısını değiştirmeye zorladı”.
Uzun yıllardan beri İspanya’da yaşayan arkadaşıma göre İspanya ile Türkiye yolsuzlukta birbirleriyle yarışıyor.
“Tencere dibin kara seninki benden kara vaziyeti” diyor.
İspanya’taki son yolsuzluğu özetle hatırlatayım:
Geçtiğimiz yaz aylarında, kamu ihalesi alan inşaat şirketlerinin iktidardaki Halk Partisi’nin fonlarına bağış yaptıkları ve bu fondan Başbakan Rajoy dahil bazı siyasilere ödemeler yapıldığı oraya çıkmıştı.
Skandalın patlak vermesi üzerine, sadece İsviçre bankalarında 48 milyon euro topladığı iddia edilen Halk Partisi’nin mali işler sorumlusu Luis Barcenas tutuklanmıştı.
“O zamandan beri hiç kimse ne istifa etti, ne de görevini bıraktı” diyor arkadaşım.
Geçenlerde halk yine yolsuzlukları protesto için sokaklara dökülmüş ama nafile.
İşsizlik oranının 2013 yılı sonu itibariyle yüzde 26,6’ya ulaşacağı ülkede yolsuzluk haliyle öfke yaratıyor.
İspanya büyük oranda inşaat sektörünün tetiklemiş olduğu 5 yıllık krizi henüz geride bırakmadı.
Kemer sıkma politikası devam ediyor.
“İspanya borçlarını ödemek için her şeyini satıyor” diyor arkadaşım.
Gerçekten 19 Aralık tarihli Le Monde Gazetesi’nde İspanya’nın havalimanlarını, hastanelerini, bankalarını, tarihi binalarını ve hatta gökdelenlerini satılığa çıkardığını okumuştum.
Barselona Belediyesi’nin satılığa çıkardığı tarih binalardan bir tanesi arkadaşımın evinin bir sokak ötesinde.
Ünlü mimar Gaudi’nin arkadaşı Mestres tarafından 1900’lu yılların başında yapılmış olan Casa Bures adındaki tarihi bina 2007 yılında belediye tarafından 26 milyon euroya satın alınmış.
Kriz nedeniyle 2011 yılında yine belediye tarafından satılığa çıkartılmış.
Alıcı çıkmayınca fiyatı 20,6 milyon euroya düşürülmüş.
Casa Bures şimdi büyük bir olasılıkla kendisini otele dönüştürecek alıcısını bekliyor.
Geçtiğimiz aylarda yine Barselona’da Axa Real Estate adındaki bir gayrimenkul şirketi şehirde 13 binayı 172 milyon euroya satın almış.
Katalonya özerk yönetimi 2014 bütçesinde, gayrimenkul satışlarından 2,3 milyar euroluk bir gelir beklentisi içersindeymiş.
Katalonya’dan Valensiya bölgesine geçersek burada da durum farklı değil.
Castellon’da üç yıl önce açılışı yapıldığı halde tek bir uçağın inmediği, 150 milyon euroya mal olmuş havaalanı satılık.
Alicante’de “Avrupa’nın en modern film stüdyoları” olarak inşa edilen stüdyolar da öyle.
Valensiya şehrinde ünlü mimar Calatrava’nın inşa etmiş olduğu Bilim ve Sanat Kompleksi de satılığa çıkarılmış.
İspanya’daki emlak balonunun patlamasından kısa bir süre önce inşa edilen kompleks Valensiya’ya 1.2 milyar euroya mal olmuştu.
İspanya’nın satılığa çıkardıklarının listesi hayli uzun.
Hepsini saymam mümkün değil.
Ancak uzmanlara göre, gayrimenkul açısından İspanya krizinin yol açtığı sonuçlardan biri şu:
Satıcılardan çoğu eskiden talep ettikleri fiyatlardan vazgeçmek durumunda kalmış.
Kimi zaman talep ettikleri fiyatı yüzde 40 oranında düşürmeyi göze almışlar.
Bu arada, İspanya 1,5 milyona vardığı söylenen satılık konutlarını eritmenin başka bir yolunu da bulmuş:
500 bin- 2 milyon euro değerinde bir konut satın alan yabancılara geçici oturma izni veriyor.
5 yıldan sonra geçici izni sürekli oturma iznine çevirmek mümkün.
Son gelişmelerle birlikte Türkiye’nin İspanya’dan alacağı çok ders var.
Fatma Şahin’den teşekkür
AİLE ve Sosyal Politikalar eski Bakanı Fatma Şahin görevi bıraktığı gün bir mektup göndermiş.
Bakan olarak görev yaptığı dönemde gazetecilerin ilgisine ve yakın işbirliğine teşekkür ediyor.
Kendi adıma Fatma Şahin’i ve ekibini tanımış olmaktan son derece mutluyum.
Şahin, kadın sorununa içtenlikle eğildi, özel sektörün de desteğin alarak acil sorunlara çözüm arayışlarına girdi.
Esas önemlisi göreve gelinceye kadar nedense kendinden önce diğer bakanlar tarafından pek sorgulanmayan Dünya Ekonomik Forumu’nun “Cinsiyet Uçurumu” raporunu ciddiye aldı.
İlk kez bakanlığı sırasında “Cinsiyet Uçurumu” raporunun verileri mercek altına alındı. Görevi devralan Ayşenur İslam’dan beklentim Şahin’in iyi yetişmiş, konulara vakıf ekibiyle yola devam etmesi.
Paylaş