Yoksul Hintliler evlerini atölyeye dönüştürmüşler. Ailece ellerinde çekiçler, tornavidalar hurda bilgisayarları parça parça söküyorlar. Bunu yaparken asit de kullanıyorlar.
Tabii asit ısıtılınca zehirli gazlar çıkıyor. Bu işleri yapanların yüzlerine maske takmalarını, ya da ne bileyim eldiven kullanmalarını beklemiyorsunuz herhalde... Zaten kazandıkları da günde 1 euro.
MİLLİYET yazarı Osman Ulagay, geçen pazartesi köşesine şöyle bir başlık atmıştı:
‘Hindistan’ı dinle Türkiye’yi düşle’
İstanbul Forum’a katılan Hintli işadamı Fakir Kohli, Ulagay ile sohbetinde, Hindistan’ın 2012 yılı hedefinin 100 milyar dolarlık bilgisayar yazılımı ve 100 milyar dolarlık bilgisayar donanımı olduğunu söylemiş.
Hindistan 1950’lerde yüksek bilim ve teknoloji enstitüleri kurmaya başlamış.
O yıllar Hindistan’ın açıkla boğuştuğu yıllar.
Ama yine ileriyi görenler sayesinde bilim ve teknolojiye önem vermiş.
İnanılmaz yatırımlar yapmış.
Bugün Hindistan, bilgisayar yazılımında dünya devi.
Microsoft, IBM müşterileri arasında.
Kohli,‘Biz daha bu işin başındayız. Hindistan’da asıl mucize bundan sonra gerçekleşecek’ demiş.
Kohli çok iyimser.
Çünkü madalyonun bir de çirkin mi çirkin yüzü var.
O da şu: Hindistan yüksek teknoloji ürünlerinin ‘çöplüğü’ aynı zamanda.
1 GRAM ALTIN TOZU
UĞRUNA ASİT SOLUMAK
Fransız L’Express dergisinin muhabiri Guillaume Grallet, müthiş bir röportaj yapmış.
Hindistan’da, gelişmiş ülkelerden gönderilen hurda bilgisayarları sökerek geçinen insanları yazmış.
Ailece ellerinde çekiçler, tornavidalar hurda bilgisayarları parça parça söküyorlar.
Esas dertleri, her parçadan paraya dönüştürülebilecek malzemeyi çıkartmak.
Meğer bir bilgisayarda bine yakın farklı unsur varmış.
Plastik, demir, alüminyum, bakır, kurşun, çelik, gümüş, platin ve hatta altın.
Bunlar en bilinenleri.
Çalışma masamızda pek masum duran bilgisayarlarımızda tehlikeli maddeler de mevcut.
Civa, arsenik, palladyum gibi.
Gelişmiş ülkelerde bunları ayrıştırmak pahalı olduğu için hurda makineler doğruca el emeğinin ucuz olduğu yerlere postalanıyor.
El emeği ucuz, insan hayatı daha da ucuz.
Köhne mahallelerde bilgisayar sökenler 1 gram altın tozu elde etmek için asit kullanıyorlar.
Tabii asit ısıtılınca zehirli gazlar çıkıyor.
Bu işleri yapanların yüzlerine maske takmalarını, ya da ne bileyim eldiven kullanmalarını beklemiyorsunuz herhalde...
Zaten kazandıkları da günde 1 euro.
‘Elektronik atıkların’ postalandığı Madras, Yeni Delhi, Bangalore gibi şehirlerde kanser vakaları iki kat artmış.
Dünyada her yıl 40 milyon bilgisayar atılıyor.
2010 yılında bu sayı üç katına çıkacak.
İki yıl içersinde çöpe gidecek cep telefonlarının sayısı 400 milyon.
Bunlar buharlaşıp uçmayacak.
Hindistan, Güney Afrika, Pakistan, Bangladeş gibi ülkelere gönderilecek.
İnsanlar günde 1 euro uğruna, hayatlarını ortaya koyarak bunları sökecek.
Geçenlerde Gaziantep’teydim...
Oradaki dostlarımla konuşurken, fıstıkları ‘çıtlatan’ yani kabuklarını ayıklanacak şekilde kıran kadınların 10 kilo fıstık için 1 euro kazandıklarını duydum.
Günde zaten 10 kilodan fazlası yapılamıyormuş.
Demek istediğim, Türkiye’de de günde 1 euroya yapılmayacak işler yapanlar var.
Ama yine de Hindistan kadar ‘vahşi bir globalleşmenin’ kucağına düşmedik gibime geliyor.
Hindistan, Çin ile birlikte 21. yüzyılın devlerinden biri olacak.
Düşünün ne pahasına?
Kendi payıma ben bu tabloya daha fazla katkıda bulunmak istemiyorum.
Size de cep telefonunuzu, bilgisayarınızı bir yenisiyle değiştirmek istediğinizde ikikez düşününderim.