Paylaş
Türkiye’nin Avrupa’ya ihracatında şimdiye kadar istifade ettiği “çoğrafi yakınlık” üstünlüğünü giderek elinden kayarken mesela “tekstil sektörü bundan nasıl etkilenecek” sorusunu sormuştum.
Konuyu geçenlerde TGSD (Türkiye Giyim Sanayicileri Derneği) Başkanı Şeref Fayat ile konuştuk.
Avrupa ile ilişkilerin limoni olduğu bir dönemde, projektörü ihracatının yüzde 75’ini AB’ye yapan bu sektöre çevirdik.
Önümüzdeki 11-12 Ekim tarihlerinde “Why Turkey” temasıyla 10. İstanbul Moda Konferansı’na hazırlanan TGSD’nin Başkanı’nin beni en fazla etkileyen cümlesi şu oldu:
“Eskiden Avrupalı alıcılar İstanbul’a gelirlerdi. Şimdi müşterilerin yarısı gelmiyor, elimizde bavulumuz ayaklarına gidiyoruz”.
Belli ki, hazır giyim, imaj sorunumuzdan turizm kadar etkilenmiş.
Sektörün tüm bu girişkenliğine ve gayretine rağmen sektör hedeflediğinin altında ihracat gerçekleştirmiş.
“Şu anda yüzde 2 eksideyiz. Ancak Türkiye’nin ihracatının yüzde 10 arttığını hesaplarsak yüzde 12 eksideyiz” diyor Fayat.
AB İLE POZİSYONU KORUMAK
17 milyar dolar gibi bir rakamla 2017 yılını bitirmeyi hedeflediklerini belirten TGSD Başkanı açık konuşuyor:
“Avrupa Türkiye için olmazsa olmaz. İhracatımızın yüzde 75’ini Avrupa’ya gerçekleştiriyoruz. Almanya, İngiltere, İspanya, İtalya bizim için önemli pazarlar. Buna karşılık AB’nin ithalatının sadece yüzde 7’si Türkiye’den. AB’deki pozisyonumuzu korumak bizim için çok önemli”.
Ne yazık ki, “ihracatı nasıl artırabiliriz” diye strateji belirlemek yerine pozisyonu korumak noktasındayız.
Türkiye’nin hazır giyimde bir numaralı alıcısı Almanya, ikincisi İngiltere.
Almanya ile ilişkiler malum, önümüzdeki günlerdeki seçimler sonra ne olacağını göreceğiz.
İngiltere ise bilinmezlerle dolu bir Brexit sürecinde.
“İngiltere AB içinde ticaret fazlası verdiğimiz bir ülke. 10 milyar mal dolarlık satıyoruz, 5 milyar dolarlık mal alıyoruz. Eninde sonunda bunu dengelemek için masaya oturacaklar. Acaba sektörümüz nasıl etkilenir sorusu var” diye konuşuyor Fayat.
TÜRKİYE’YE ALTERNATİF ARAYIŞI
Öte yandan Avrupalı alıcılar orta fiyat kaleminde, yakın çoğrafyada Türkiye’ye alternatif arayışlar içinde.
Romanya, Bulgaristan. Sırbistan gibi ülkelerde firmaları yatırım için yüreklendiriyorlarmış.
Bir yanda bu arayışlar, diğer yanda Çin Avrupa’ya giderek yakınlaşması derken Türkiye’nin hazır giyimdeki avantajları neler?
“Sektörde, hem Çin fiyatı verebilen, hem İtalyan kalitesi sunabilen geniş bir yelpaze mevcut. Öte yandan bir tişörtü örneğin ipliğinden tasarımına üretebiliyoruz. Örme ve denim kalitemiz çok yüksek” diye konuşuyor Fayat.
Yabancıların da katılacağı 10. İstanbul Moda Konferansı da zaten bu avantajlar üzerine yoğunlaşacak.
Ne ki tüm bu avantajlarımıza rağmen, hazır giyim ihracatında İtalya’nın ortalaması kilo başı 60 dolar.
Türkiye’nin ortalaması kilo başı 16 dolar.
İşin püf noktası markalı ürün ve bu konuda İtalya’dan hayli geriyiz.
TGSD Başkanı’nın verdiği bilgiye göre, İtalya üçte bir iş gücüyle 3 kat fazla ihracat yapıyor.
“Bugün bizim sektörde miktar artıyor ama malın değeri iniyor. Bu sürdürülebilir bir durum değil. İtalya gibi ilerlemeliyiz. Katma değerli, markalı ürünlere yönelmeliyiz”.
Markalı ürün demişken iyi haber şu:
TGSD Başkanı’na göre, LC Waikiki ve Koton önümüzdeki 10 yıl zarfında Zara ve H&M’e ciddi rakip olacaklar.
Paylaş