Paylaş
ÖZGECAN Aslan, Nuh Köklü, Çengelköy cinayetlerinden, Meclis’teki şiddet sahnelerinden ve de kar esaretinden önce Frankfurt’taki Ambiente Fuarı’nda Arzum Yönetim Kurulu Başkanı Murat Kolbaşı ile buluşmuştuk.
Memleketin sürekli değişen gerilimli gündeminde ötelemek zorunda kaldığımız o kadar çok önemli konu var ki.
Örneğin, Ambiente Fuarı’nda Arzum standında büyük ilgi çeken, Red-Dot tasarım ödüllü Türk Kahvesi makinesi Okka, kahvemizi aynen “simit” gibi dünyaya açacak “devrim” niteliğinde bir ürün.
Hangi ülkeye giderseniz gidin “espresso makinesi” olmayan bir “cafe” nasıl mümkün değilse günün birinde aynı şekilde “Türk Kahvesi” makinesi de yaygın bir şekilde kullanılabilir.
Murat Kolbaşı da bu umudu besliyor zaten.
“2003 yılında ilk piyasaya çıkarttığımız “elektrikli cezve” gibi Türk Kahvesi makinesi Okka dünyada kahve alışkanlıklarını değiştirebilecek bir ürün” diyor.
Dört yıllık bir Ar-Ge çalışmasının ürünü olan Okka’yı hayata geçirmek 2 milyon dolara mal olmuş.
Kolbaşı, “Kahve makinesi geliştirmek için Nespresso’dan ayrılmış olan bazı kişilerden uzmanlık aldık. Sonuçta ilk kez doğrudan fincana servis edilebilen, bol köpüklü, her seferinde aynı standartta bir kahve elde etmeyi başardık” diyor.
Altını çizdiği gibi Türk Kahvesi “espresso” türlerine göre çok daha doğal.
İçinde aroma gibi herhangi bir katkı maddesi yok.
Bildiğiniz çekilmiş kahveyi makinenin haznesine koyduktan bir, iki dakika sonra kahveniz hazır.
Ayrıca pek sevdiğimiz “közde” kahve pişirme özelliği de var.
Geçtiğimiz eylül ayında piyasaya çıkmış olan Okka’nın en büyük müşterileri tahmin edebileceğiniz gibi Yunanlılar ve Ortadoğu ülkeleri.
Şimdilik diyelim.
Zira “gurme” kahve trendinin tırmanışta olduğu ABD’nin pek yakında Türk Kahvesi makinesi Okka’yı keşfedeceğinden eminim.
ABD’de Türk Kahvesi’nı yıllardır tanıtmaya çalışan Gizem Salcıgil White’in köpüklü kahvemizi ikram eden kamyonuyla eyalet eyalet gezdiğini yazmıştım.
Öte yandan Murat Kolbaşı’nın da üyesi olduğu Türk Kahvesi Kültürü ve Araştırmalar Derneği tanıtım atağına başlamış durumda.
Unesco’nun, Türk Kahvesi Kültürü ve Geleneğini“İnsanlığın Somut Olmayan Kültürel Mirası” listesine alınmasında rolü büyük.
Derneğin, Topkapı Sarayı’nda önceki gün açtığı, kahvemizin 500 yıllık serüveniyle ilgili “Bir Taşım Keyif” Sergisi’nin turistlerin de ilgisini çekeceğinden kuşku yok.
Kolbaşı’nın söylediği gibi, tüm kahvelerin “atası” olan Türk Kahvesi’nin “makineleşme” süreci ancak 2000’li yıllarda başladığı için hak ettiği yerde değil.
İlk espresso makinesinin de ilk kez 1905 yılında kullanıldığını bu vesileyle hatırlatmış olayım.
Bu arada, Arçelik’e de haksızlık yapmayalım zira onun da “Türk Kahve” makinesi var ama direkt fincana servis edilmiyor.
Kolbaşı’nın verdiği bilgiye göre, dünyada günde 1.1 milyar kahve içiliyormuş ve içilen Türk Kahvesi bu miktarın yüzde 10’u bile değil.
Murat Kolbaşı “Hayalim 1.4 milyar Çinli’nin her gün bir Türk Kahvesi içmesi” diyor.
Okka’nın geliştirilmesinde katkıları olan Arzum’un Shenzen Fabrikası’ndaki Çinli mühendisler günde bir fincan Türk Kahvesi’ne alışmışlar.
Geriye kaldı 1 milyar 390 milyon Çinli!
Petrolden sonra kahve
KAHVE petrolden sonra ticareti en çok yapılan ikinci ürün.
Dünyada kahve üretimi son 65 yılda yüzde 200 oranında artmış.
2013 yılı itibariyle dünya genelinde üretilen miktar 8,5 milyon ton ve bunun 6,5 milyon tonu başta ABD olmak üzere farklı ülkelere ithal ediliyor.
ABD büyük bir kahve tüketicisi.
Amerikan Ulusal Kahve Birliği’ne göre, Amerikalılar arasında “gurme” kahve diye tabir edilen kahve çeşitlerinde (espresso örneğin) trend yükselişte.
Günde bir espresso içen yetişkin Amerikalı oranı bir yılda yüzde 13’ten yüzde 18’e fırlamış.
Paylaş