Hadi Troya için eller cebe

TROYA denince hemen akla gelen iki isim var.

Biri Troya'yı ilk ortaya çıkartan Heinrich Schliemann ise diğeri burada 15 yıldan beri kazıları sürdüren Tübingen Üniversitesi'nden Profesör Manfred Korfmann.

Ağustos sıcağında, Troya'nın sokaklarında Manfred Korfmann'ın peşine takılmış yürüyoruz. Sevgiyle duvar kalıntılarının taşlarını okşayan Korfmann ‘‘Avrupa'da bu tür yapılar asla göremezsiniz. Demirin bilinmediği bir çağda taşlar öylesine güzel işlenmiş ki’’ diyor ve ekliyor: ‘‘Homeros MÖ 8. yüzyılda kaleme aldığı İlyada'da Troya'nın güzel taşlarından, geniş yollarından söz eder.’’

61 yaşındaki Korfmann Troya'nın her köşesini ezbere biliyor.

Yıllardan beri değişmeyen ekibiyle her yılın üç ayını burada geçiriyor.

Ekip günde 14-15 saat çalışıyor. Güne erken başlanıyor. Bizim gezimiz de zaten sabahın yedisinde kampta yaptığımız kahvaltıdan hemen sonra.

Arkeologların Troya'daki çalışmaları, tabir yerindeyse ‘‘iğneyle kuyu kazmak.’’ Korfmann'ın yardımcılarından yine Rüstem Aslan'a göre 134 yılda antik şehrin sadece yüzde 10'u ortaya çıkartılabilmiş.

Kazı yapmak bir yerde maddi imkan işi.

Kazıları başından beri destekleyen ve bugüne kadar 1.3 milyon mark harcamış olan DaimlerChrysler artık çekiliyor.

İddialara bakılırsa, DaimlerChrysler, Mercedes otobüsünün yandığı kazayla ilgili davada DaimlerBenz yönetim kurulu hakkında tutuklama kararı çıkartılmasından ötürü küsmüş.

Şimdi devrede Siemens var.

Bir grup gazeteciyi Troya'ya götüren Siemens, antik şehrin tam göbeğinde ortaya çıkartılan taş ve kerpiç surun üzerindeki modern çatının finansmanını üstlenmiş. Çatı, Troya'nın ekonomisi için büyük önem taşıyan rüzgarı simgeliyor. Rivayete göre, Çanakkale'de esen rüzgar öylesine şiddetliymiş ki, boğazı geçmek isteyen gemiler Troya limanında demirleyip, rüzgarın dinmesini beklermiş. Rüzgarın hiç esmediği 10-15 günlük süreyi yakalamak için limanda neredeyse 350 gün geçirirlermiş.

Gemilere sağlanan hizmet Troya'nın ekonomisinin can damarıymış.

Her neyse, sponsorluğa dönersek, Siemens Troya kazılarını da desteklemeye hazır ancak bunu Türk şirketleriyle birlikte yapmak istiyor.

Profesör Korfmann'a soruyoruz kazı maliyetini.

‘‘60 kişi çalışıyoruz. Ayrıca işçiler ve bekçiler var. Kazı sonuçlarını Tübingen Üniversitesi'nde değerlendiren araştırmacılar, her yıl büyük ciltler halinde yayımladığımız sonuçlar vs... Nereden bakarsanız en az 100 bin euro’’ diyor.

Kazıları sürekli destekleyen kuruluşlar arasında ise Tübingen Üniversitesi, Cincinnati Üniversitesi, Troya Dostları Derneği, Alman Araştırma Fonu'nu sayıyor.

Troya'da pek varlık göstermeyen Türk sponsorlar için artık ‘‘pamuk eller cebe’’ vakti geldi, geçiyor bile.


Ege Adaları için kapışma MÖ 13. yüzyılda başlamış


EGE'deki adalar tarih boyunca hep dert olmuş.

MÖ 13. yüzyılda Hattuşa Kralı'nın Ege'nin karşı kıyısında yani bugünkü Yunanistan'da kurulmuş Ahhiyava Kralı'na yazdığı mektupta ‘‘Wilusa (Troya'nın Hitit dilindeki adı) önündeki adalar benimdir’’ dediği ortaya çıkmış.

Ahhiyava Kralı da cevaben ‘‘Hayır bu adalar bana aittir’’ demiş.

Hangi adalar diye sorarsanız hemen söyleyelim: Gökçeada, Limni ve Semadirek.

Bunları ‘‘size sürpriz bir haberim var’’ diyen Profesör Korfmann'dan öğrendik. Meğer Troya'da tanıştığımız Tübingen Üniversitesi Hititologlarından Profesör Starke, daha birkaç hafta önce İstanbul Arkeoloji Müzesi'nde söz konusu mektubu deşifre etmiş. Yine Troya gezisinde tanıştığımız Basel Üniversitesi'nden ünlü Homeros uzmanı, eski çağ filoloğu Profesör Joachim Latacz'a bakarsanız, Ahhiyava ülkesi, Homeros'un İliyada'sında geçen Akha ülkesi.

Korfmann neden Geyre Vakfı'na özeniyor


TROYA her ne kadar UNESCO'nun Dünya Kültür Mirası listesine dahil edilmiş, her ne kadar Milli Park ilan edilmişse de kat edilecek daha çok yol var. Korfmann'in hayali dünyanın çeşitli müzelerine dağılmış durumda olan Troya buluntularının burada kurulacak bir müzede bir araya getirilmesi. ‘‘Müze açılırsa eserler yurtdışından getirtilebilir’’ diyor. Müze kurulması için bir vakıf şart. Korfmann Afrodisias kazılarını yürüten Geyre Vakfı'na çok özeniyor. Sevgi Gönül'ün başında olduğu vakıfla ilgili sürekli bilgi alıyor, çalışmalarını izliyor. 17 yıllık Geyre Vakfı da çabalarının meyvelerini almak üzere. Önümüzdeki eylül ayında kazıların hemen yanı başında, Kültür Bakanlığı'nın tahsis ettiği 100 bin dönümlük alanda Afrodisias Müzesi'nin temeli atılacak.

Hiçbir şeyden çekmediler dişlerinden çektikleri kadar


Yılda 500 bin kişinin ziyaret ettiği Troya'da ‘‘iğneyle kuyu nasıl kazılıyor’’ gözlerimizle gördük. Toprağın altından çıkartılan en küçük bir seramik parçasının dahi çizimi yapılıyor ve özenle kaldırılıyor. Mesele bir ‘‘puzzle’’ çözmek zira. Küçük parçalar yan yana getirilecek ve büyük bir ihtimalle bir kap çıkacak ortaya. 12 yıldan beri Troya'da çalışmalarını sürdüren Dr. Billur Tekkök'ün gösterdiği seramik parçası ta Afrika'dan buralara gelmiş. Araştırmalarını Cincinnati Üniversitesi'nde yayımlamaya hazırlanan Tekkök, Roma ve Helenistik dönem uzmanı.

Troya'nın 5 bin yıllık tarihine ışık tutan sadece seramik parçaları değil... Elbet insan kemikleri de var... Öğrendiğimize göre, Troyalılar en fazla dişlerinden çekmişler. Çünkü dişleri oldukça çürük. İnsan kemikleriyle ilgili duyduğumuz başka ilginç bir ayrıntı ise MÖ 2500 yılında burada beyin ameliyatının yapılmış olması.
Yazarın Tüm Yazıları