Güneş enerjisinde akıl tutulması mı?

ULUSLARARASI Enerji Ajansı’nın dün İstanbul’da tanıtımı yapılan “Dünya Enerjisine Bakış 2014” Raporu bir kez daha net bir şekilde ortaya koyuyor.

Haberin Devamı

2030 yılına gelince “yenilenebilir kaynaklar” kömürün yerini alarak dünyanın önde gelen elektrik kaynağı olacak.
Zaten TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Haluk Dinçer raporun sunumundan önce yaptığı konuşmasında yenilenebilir enerjinin önemine değiniyor.
Düşük karbon teknoloji ağırlıkla ekonomik yapıya geçiş için önemli role sahip olduğu vurguluyor.
Dinçer’in konuşmasında değindiği gibi, yenilenebilir enerji yatırımları artmakla birlikte potansiyelimizin çok çok altında.
Özellikle de güneş enerjisinde ki bugünkü konumuz bu.
Şanslı bir güneş ülkesi olarak güneş enerjisinde kurulu gücümüz ancak 50 megavata ulaşabildi.
Güneşli gün sayısı bizdekinin üçte biri olmasına rağmen Almanya’nın güneşte kurulu gücü 36-37 gigavat.
Türkiye’de haftada 200 bin kişi ve kurum tarafından takip edilen Solarbaba platformunun (www.solarbaba.com) kurucusu Ateş Uğurel güneş enerjine dikkat çekmek için uzun yıllardan beri uğraşan bir isim.
Aynen “güneş enerjisi dururken niye nükleer enerji” diye soran, “organik güneş pili” mücitlerinden, Linz Johannes Kepler Üniversitesi Fizikokimya Bölüm Başkanı Profesör Niyazi Serdar Sarıçiftçi gibi bu konu neredeyse hayatının merkezinde.

TÜRKİYE’NİN KADERİ DEĞİŞİR

Peki Türkiye neden güneş enerjisinden yararlanamıyor?
Her fırsatta güneş enerjisi için Ankara’da bürokrasinin kapısını çalan Ateş Uğurel bu sorunun cevabına nicedir kafa yoruyor.
“Temiz enerji, yerli yatırım ile istihdam potansiyeli büyük, teknolojisi giderek ucuzluyor öyle ki Avrupa 2015 yılında teşviksiz sisteme geçiyor. Türkiye cari açığını kapatabilir. O halde niye sırtımızı güneş enerjisine çevirdik” diyor.
Bir dönem Boğaziçi Üniversitesi’nde, erken yaşta kaybettiğimiz çevrebilimci Profesör Kriton Curi’nin de asistanlığını yapmış olan Uğurel’e göre, Türkiye’de çorak arazilerde (tarım ve çatıların dışında) toplam 200 gigavatlık bir güneş enerjisine ulaşmak mümkün.
Bunu ODTÜ’nün bir araştırmasına dayanarak söylüyor.
Kömür santralleri, doğaz gaz santralleri, yenilenebilir kaynaklar dahil Türkiye’nin toplam elektrik üretim gücü 65 gigavat.
Uğurel haklı olarak “Güneş enerjisi Türkiye’nin kaderini değiştirebilir. Bu romantizm filan değil rakamlar ortada” diye konuşuyor.
Ne ki, güneş paneli kurmaya yönelik mevzuat son derece karmaşık.
Öte yandan suyu ısıtmak için çatılara kurulan güneş enerji sistemlerinin mevzuatı bile yok.
Türkiye güneşten suyu ısıtma sistemlerinde dünyanın 2. numaralı üreticisi.
Aynı şekilde iki numaralı kullanıcısı ve Uğurel’in deyişiyle “sıfır mevzuat”.

BÜROKRASİYE HARCANAN PARA SİSTEM KADAR

Antalya’da evinizin çatısına evin suyu ısıtmak için sistem kurmak istediğiniz takdirde bunu 1 günde yapabiliyorsunuz.
Elektrik üretmek için fotovoltaik panel kurmaya kalkıştığınızda bürokratik işlemler nedeniyle 1 yılda sonuca ulaşamıyorsunuz.
“2 kilovatlık sistemin bedeli diyelim 4 bin dolar. Bürokratik sürece harcanan para sistemin kendisi kadar” diyor Uğurel.
Oysa sadece Antalya’da otellere, hastanelere, AVM’lere güneş sistemi kurulduğu takdirde 500 megavat elde etmek mümkün.
Türkiye’nin güneş enerjisindeki potansiyelini gören yabancı yatırımcıların Ankara’nın kapısını çaldıklarını, hatta teşvik ve alım garantisi bile istemediklerini belirten Uğurel “Güneş enerjisinde sanki bir akıl tutulması var” diye konuşuyor.
Akıl tutulması mı? Yoksa bedava güneş enerjisine inanmayan bürokrasi mi bilemem?
Neticede kamuoyunu güneş enerjisi konusunda bilgilendirmeye yönelik en büyük sivil platform olan Solarbaba 2015 yılında sahaya inip daha fazla sesini duyurmaya hazırlanıyor.
Ateş Uğurel diyor ki “Güneş devrimi tavandan değil tabandan gelecek çünkü giderek daha fazla sayıda insan bunu talep edecek”.

Yazarın Tüm Yazıları