ÇEVRE ve Orman Bakanı Osman Pepe sıkıntılı günler geçiriyor.
Hollanda’nın sökülmek üzere Aliağa’ya gönderdiği asbestli Otapan gemisi meselesini halledemeden yangınlar başladı.
Hem de ne yangınlar...
Ege ve Akdeniz’de milyonlarca ağacın bir anda kül olmasına neden olan büyük bir felaket.
Gazetede Bodrum, Mazı’ya giden yolun son halini gördüm.
İçler acısı.
Ağaçlar iskelete dönüşmüş.
Yıllar önce bir "anı ormanı" nedeniyle tanımış olduğum Orman Bakanlığı eski Ağaçlandırma ve Erozyon Kontrolü Genel Müdürü İsmail Özkahraman ile dünkü sohbette yangınları konuştuk.
Özkahraman "Biyolojik bir gerçek var. Akdeniz, Ege sahillerindeki kızılçam yangına karşı hassas" diyor.
Özkahraman Türkiye’nin en iyi ağaçlandırma uzmanlarından biri.
Tüplü fidan projesi genel müdürlüğü zamanında başlamış.
Türkiye’de 1 milyar 100 bin hektarlık alanın ağaçlandırılmasında büyük payı olan Özkahraman’ıbu yangınların nasıl etkilediğini tahmin edebilirsiniz.
"Yangınlara tek etken sıcaklık ve kuraklık olamaz" diyor.
Söylediği bir şey daha var.
AKP iktidarı, kadrolaşma hevesiyle Çevre ve Orman Bakanlığı’nda alt kadrolarda herkesin yerini değiştirmiş.
Yangın gibi büyük bir koordinasyon isteyen durumlarda işlerin aksaması bu yüzden.
Bakan Pepe’nin ehli olmayan kadrolarla işi zor.
Bir de dediğim gibi şu asbestli gemi meselesi var.
Aliağa açıklarında demirlemiş Otapan adındaki gemiyi yakından izleyen Greenpeace örgütü dün e-posta göndermiş.
Pepe’ye gemiyi geri gönderme sözünü hatırlatıyor.
Greenpeace’e göre, Çevre ve Orman Bakanı Pepe "Gemide 1 tondan fazla asbest varsa Otapan’ı Hollanda’ya geri göndereceğim" diye bir açıklama yapmış.
Yine Greenpeace’e göre, Hollanda Çevre Bakanı Van Geel, üç gün önce bir televizyon programında, gemide 1 tondan fazla asbest olduğunu ima etmiş.
Bu yüzden Greenpeace "Otapan’ın gitme zamanı gitti" diyor.
Pepe’ye sözünü tutması için çağrıda bulunuyor.
Çağrıya dün geç saatlerde Pepe’den yanıt geliyor:
"Otapan gidecek"...
Nihayet mutlu bir son.
Rodin’e sponsorluk 1 milyon dolar
SAKIP Sabancı Müzesi’ndeki Rodin Sergisi 3 Eylül’e kadar burada.
Ünlü Fransız heykeltraşın eserlerini görmek için şunun şurasında on gün var.
Geçenlerde serginin sponsoru Akbank Genel Müdür Yardımcısı Hayri Çulhacı ve Sabancı Müzesi’nin Direktörü Nazan Ölçer ile sergiyi konuştuk.
Ölçer’in verdiği bilgiye göre, araya yaz tatilinin girmesine rağmen sergiyi yaklaşık 55 bin kişi gezmiş.
Ölçer, ziyaretçi sayısının sergi sonuna kadar 65 bin kişiyi bulabileceğini tahmin ediyor.
Bence bu Sabancı Müzesi’nin başarı hanesine yazılabilir.
Sergi hem yaz aylarına denk gelmiş, hem Rodin eninde sonunda Türkiye’de Picasso kadar tanınan bir sanatçı değil.
Peki sergiyi uzatmak mümkün değil mi?
Tatilden dönen insanlara bir fırsat verilmesi açısından.
"İmkansız" diyor Ölçer.
Araya Fransa’nın Ankara elçisi Paul Paudade girdiği halde sergi tarihinin uzatılması sağlanamamış.
Nedeni de şu:
İstanbul’daki Auguste Rodin Sergisi’nden 87 parça doğruca Londra’daki Royal Academy’ye gidecek.
Royal Academy eylül sonu, ekim başlarında bir Rodin sergisi hazırlığında.
İlk kez Türkiye’de bir sergi için biraraya gelen yapıtların buradan doğruca başka bir sergiye gitmesi de önemli.
Ölçer, Sabancı Müzesi’ndeki serginin dış basında gördüğü ilgiden de memnun.
Hayri Çulhacı, Picasso, Rodin gibi sergilerle Sabancı Müzesi’nin "İstanbul’un yeni yüzünü yansıttığı" görüşünde.
Gerçekten de öyle.
2 BİN 200 AFİŞ
İstanbul’da 2 bin 200 elektrik direğini süsleyen Rodin afişleri şehrimizin bu yeni yüzü.
Akbank’ın bu sergi için sponsorluğunu merak ediyorum. Hayri Çulhacı kesin rakamı veriyor: "1 milyon dolar."
Akbank’ın bir yıl için kültür ve sanata ayırdığı miktar da yaklaşık 10 milyon dolar.
Peki kültür ve sanata bu kadar önem veren bir kurum neden Beyoğlu’ndaki sanat galerisini kapatıyor?
Çulhacı meğer bu soruyu bekliyormuş.
Çünkü aylardan beri konuşulanın aksine Beyoğlu’ndaki Akbank Sanat Galerisi kapanmıyor.
5 katlı binanın sadece giriş katında Teknosa dükkanı açılacak.
Diğer katlarında sergi, tiyatro gibi sanat faaliyetleri devam edecek.
"Akbank Sanat Galerisi Teknosa oluyor" diye üzülenlere işte iyi bir haber.