Paylaş
Bologna Üniversitesi Arkeoloji Bölümü öğretim görevlisi Marchetti 2003 yılından beri İtalya-Gaziantep arası mekik dokuyor.
Gaziantep’te, Mezopotamya ile Anadolu arasındaki geçiş noktasında kalan höyükleri kazıyor.
Tilmen ve Taşlı Geçit adlarını bir yere not edin.
Yakında bu isimleri daha çok duyacağız.
Zira Marchetti, Türk-İtalyan kazı ekipleriyle, bu iki höyükte kazıları tamamladıktan sonra bunları birer “Arkeolojik Park”a dönüştürdü.
2007 yılında açılan “Tilmen Arkeoloji Parkı”şimdi turistlerin uğrak yeri.
Marchetti “Vizyon gerçeğin önünde olmalı. İlk Arkeolojik Parkı açtığımızda kimse gelmez deniyordu. Oysa şimdi turist kaynıyor” diyor.
Truva ya da Boğazköy ile karşılaştırılan Tilmen Arkeolojik Parkı, TURSAB’ın desteğiyle, Antakya’yı ziyaret eden turistlerin de programına alınmış.
İLK KEZ YÜKSEK TEKNOLOJİ
“Taşlı Geçit Arkeolojik Parkı” ise İtalyan Elçisi Gianpaolo Scrante’nin de katılımıyla geçtiğimiz günlerde açıldı.
Bu iki arkeolojik park Gaziantep için neden önemli?
Dünyaâlemin bildiği Zeugma’ya gittiğinizde etrafta görecek fazla bir şey yok.
Zeugma’dan çıkartılanlar Gaziantep’te müzede.
Yeri gelmişken onu da belirteyim.
Merakla beklenen yeni Zeugma Müzesi de henüz açılmış değil.
Her neyse, bu iki arkeolojik parkta 4 bin yıllık kalıntıları görmek mümkün.
Yani her ikisi de Gaziantep turizmine büyük katkı yapacak potansiyelde.
Marchetti, “Taşlı Geçit’i gezdiğinizde sokaklarda yürüyebilirsiniz. Evlere, saraya girebilirsiniz” diyor heyecanla.
İtalyan arkeologun yürüttüğü kazılar başka bir açıdan da önemli.
Türkiye’de ilk kez arkeolojik kazılarda “yüksek teknoloji” kullanıldı.
ALLİANOİ KURTULABİLİRDİ
Kazılara sponsor olan üç İtalyan şirketi Mapei, Maccaferri ve Abet Laminati’nin “yüksek teknoloji” malzemeleri Türkiye’deki arkeolojik kazılara bambaşka bir boyut kazandırmak açısından önemli.
Örneğin, Maccaferri Şirketi’nin geliştirdiği kafes yılın büyük bir bölümü baraj suları altında kalan höyükte erozyonu durdurmaya yönelik.
Mapei ise antik taşları otantik haline dönüştüren bir malzeme geliştirmiş.
Marchetti, “ Maccaferri ile birlikte Taşlı Geçit için geliştirdiğimiz kafes 10 bin euro değerinde. Ama önemli iş görüyor” diyor.
Düşünüyorum da…
Örneğin Allianoi’yi de belki “yüksek teknoloji” malzemelerle kurtarmak belki mümkün olabilirdi.
“Çılgın İtalyan” umarım, arkeoloji dünyamıza bu tür malzemelerin kullanımında örnek olur.
Bendeniz Türkiye’de arkeolojinin giderek daha fazla önem kazanacağına inanıyorum.
Dolayısıyla Türk şirketleri arkeolojide kullanılacak “yüksek teknoloji”malzemeleri geliştirmek konusunda vakit yitirmemeli.
Gaziantep’te “Akıllı Tekstil” için Proje Pazarı
DÜN Gaziantep Sanayi Odası Başkanı Nejat Koçer ile telefonda konuşuyorduk.
Arkeolojide “yüksek teknoloji”yi ilk kez kullanan Gaziantep inovasyonda öteden beri iddialı.
Koçer“Üç yıl içersinde TÜBİTA’a gönderilen Ar-Ge projelerinde yüzde 350’lik bir artış var” diyor.
“Eskiden odaya kayıtlı şirketlerde ihracat bölümleri kuruluyordu. Artık “Ar-Ge ve İnovasyon” bölümlerinin kurulduğunu iftiharla söyleyebilirim” diye ekliyor.
Yenilikçi ürünlerin dünya pazarlarında daha iyi rekabet edebilecekleri gerçeğini Gaziantepliler anlamış görünüyor.
Peki Ar-Ge elemanları yeterli mi?
Koçer “Eksik gördüğümüz sektörlerde Ar-Ge elemanları yetiştirmek için kurslar açıyoruz” diyor.
Gaziantep’te önümüzdeki hafta “Akıllı Tekstil” konusunda “Proje Pazarı” varmış.
“Akıllı Tekstil”i anladım ancak “Proje Pazarı” kavramını itiraf etmeliyim ki ilk kez duyuyorum.
Gaziantep Sanayi Odası ve Gaziantep Üniversitesi’nin işbirliği çerçevesinde yürütülen bir etkinlik “Proje Pazarı”.
Türkiye’nin her tarafındaki üniversitelere çağrı yapılıyor ve çeşitli sektörlerle ilgili projeler talep ediliyor.
Daha önce makine sektörü için talep edilmiş.
Şimdi tekstil için.
“Proje Pazarı” sanayi odasında, bu projelerle yeni teknolojilere gereksinim duyan şirket sahiplerini buluşturuyor.
Son derece yaratıcı bir etkinlik.
Paylaş