Paylaş
Küçük Fırat’ın sığındığı komşular, mahallenin bakkalı, karakolu, muhtarı “bu çocuğa sahip çıkın” diye sürekli uyarıyorlar.
“Çocuğu okula alsın diye müdüre yalvardım” diyen bir kadını da duydum televizyonda.
Devletten ses çıkmıyor.
Ancak çocuk cinayete kurban gittikten sonra evdeki iki kardeşi SHÇEK ( Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu) kanatları altına alınıyor.
Mahallesinde devleti harekete geçirecek bir STK ya da bir sosyal hizmet uzmanı olsaydı belki Fırat bugün aramızdaydı.
Türkiye’de Fırat gibi ailesinden şiddet gören çocuklardan bazıları da aynen annesiz babasız çocuklar gibi SHÇEK’in koruması altında.
SHÇEK’in bakımını üstlendiği yaklaşık 34 bin çocuk var.
Yanılmıyorsam ailelerinin yanında kalan 25 bin çocuğu elini uzatıyor SHÇEK.
Kimsesiz ve şiddet, cinsel taciz kurbanı 9 bin çocuğa ise kuruma bağlı çocuk yuvalarında ve yetiştirme yurtlarında bakılıyor.
Bu çocuklardan her birinin Fırat gibi trajik öyküleri olduğundan kuşkunuz olmasın.
Bunu söyleyen Mika-Der (Minik Kalplerle Elele) Derneği’nin kurucusu ve başkanı Nesrin Ercan.
“Valizi elinde” yaşayan Nesrin Ercan bu trajik öykülerin tanığı.
Zira Mika-Der başkanı olarak haftanın belirli günlerini, Türkiye’nin çeşitli şehirlerinde çocuk yuvalarını ve yetiştirme yurtlarını gezerek geçiriyor.
Nesrin Ercan, Mika-Der’i, günlerini, saatlerini birlikte geçirdiği, dertlerine kulak verdiği yuva ve yurtlardaki çocukların yaşam koşullarını iyileştirmek için kurmuş.
Ekibinde Arzu Sabancı, Aslı Üstünkaya, Arzu Çebi, Ferhat Göçer gibi isimler var.
Mika-Der çeşitli şehirlerde gezdiği çocuk yuvaları ve yetiştirme yurtlarında yöneticiler ve çocuklarla konuşarak eksiklikler tespit ediliyor.
Tablo ortaya çıkınca, beyaz eşyadan bilgisayara, spor malzemelerinden eğitim kitaplarına, müzik aletlerine kadar her şeyi temin ediyor.
Peki Nesrin Ercan ve ekibi bunları nasıl başarıyor?
Bağışlarla elbette.
Kimi zaman Ferhat Göçer gibi sanatçıların konser gelirleri, kimi zaman çeşitli organizasyonlarda toplanan paralar doğru SHÇEK’in yuvalarına ve yetiştirme yurtlarına gidiyor.
Her bir yuva ya da çocuk evi için (SHÇEK artık koruması altındaki çocukları bir apartman dairesinde barındırabiliyor) gerekli para 70 ila 75 bin lira.
Mika-Der’in kurulduğu 2,5 yıldan beri toplamayı başardığı para 2 milyon lirayı bulmuş.
Ulaşmayı başardığı şehir sayısı ise 22’yi.
Derneğin en büyük bağışçısı ise iyi tanıdığımız bir isim, işadamı Ali Ağaoğlu.
Nesrin Ercan ve ekibinin, yaptıkları iş Fırat gibi çocukların dramlarına dikkat çekmek, bazı kesimlerde farkındalık yaratmak için çok önemli.
Zira aşağıda sözünü edeceğim bir araştırmaya göre, başkasına yardım ve bağışta uluslar arası standartların çok altında bir ülkeyiz.
Şaşırdınız değil mi?
Sivil toplum karnemiz zayıf
TÜRKİYE Üçüncü Sektör Vakfı (TÜSEV) tarafından geçenlerde bir rapor yayınlandı.
Rapor, uluslar arası karşılaştırmayla Türkiye’de sivil toplumun durumunu ortaya koyuyor.
TÜSEV Yönetim Kurulu Başkanı Profesör Üstün Ergüder’in sunumunu yaptığı rapordaki bazı verilere değineceğim.
Türkiye’de toplam STK sayısı 150 bin.
Bunlara meslek odaları, kooperatifler dahil.
Avrupa ile kıyaslandığında son derece düşük bir rakam bu.
Örneğin Almanya’da her 40 kişiye bir STK düşerken, bizde her 780 kişiye bir STK düşüyor.
Gençlerin sivil topluma katılımları sadece yüzde 8.
Derneklere kadın katılımında düşüş var.
2005’te kadın dernek üyesi oranı yüzde 22 iken, 2008’de yüzde 16’ya gerilemiş.
Cami, spor ve hemşerilik derneklerinin sayısı artarken, kadınların yer aldığı derneklerin sayısı azalmış.
Yukarıda sözünü ettiğim bağış, yardım meselesine gelince.
TÜSEV’in raporu bağış, gönüllülük ve tanımadığı birine yardım konusunda 153 ülke arasında 134. sırada yer alıyoruz.
Ancak Ergüder’in vurguladığı önemli nokta şu:
Bazı cemaat ve tarikatların yardımları kayıt altında olmadığı için araştırmaya dahil edilememiş.
Araştırmaya konu olanlar kayıt altında olanlar.
STK’ya “para vermeden” kaynak aktarmanın yolu
TÜSEV’in araştırması dediğim gibi bağış yapmayı sevmediğimizi ortaya koymuş.
Ama cebinizden para çıkmadan da beğendiniz, desteklemek istediğiniz bir STK’ya kaynak aktarmak mümkün.
Benim “atom karınca” diye tarif ettiğim AR-GEDanışmanlığın başkanı Dr. Yılmaz Argüden’in geçtiğimiz günlerde tanıtımını yapmış olduğu “Ekle-Destekle” Projesi bunun için hayata geçirilmiş.
Argüden diyor ki: “STK’ların en büyük sorunu para. Düzenli bir para akışı olmadığı için sıkıntıdalar. Bizim internet üzerinden uygulayacağım model onları büyük oranda rahatlatacak”.
Modelin nasıl olduğunu şöyle anlatıyor:
“Bilgisayarın üzerindeki bir satırı reklam verene ayırıyoruz. Kullanıcı tıklayınca gelirin yüzde 80’nini seçtiği bir STK’ya gidiyor”.
Bunun için yapacağınız tek şey www.ekledestekle.com girerek bir satırı indirmek.
Beğendiğiniz bir STK’yı seçmek.
Argüden, şimdilik üç STK’nin modele dahil edildiğini söylüyor.
TEGV, TEMA ve İKSV.
Ancak ilerde bunlara başka STK’lar da dahil olacak.
Paylaş