MEĞER Türkiye’de cumhurbaşkanının kadın olmasını isteyen ne kadar çok insan varmış.
Geçen salı günü bu sütunda yer verdiğim, TİSK Yönetim Kurulu Başkanı Tuğrul Kudatgobilik’in "Cumhurbaşkanı kadın olsun" önerisini destekleyen ve isim öneren çok sayıda e-posta geldi.
Peki mini anketimizde Çankaya’ya en yakın kadın aday kim?
Gelen e-postalarda öne çıkan isim Profesör Türkan Saylan.
Türkiye’de kızların okula gitmesi için büyük mücadele veren Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’nin Başkanı TürkanSaylan pek çok kişinin gözünde Çankaya için biçilmiş kaftan.
Geçenlerde bir akşam yemeğinde karşılaştığım Saylan ciddi rahatsızlığına rağmen kendini kızların eğitimine adamış durumda.
Turkcell ve Milliyet’in kampanyalarıyla 15 bin kıza ulaştıklarını söyledi o gece.
Amacı bu rakamın 100 bine ulaşması.
"100 bin kıza ulaşırsak Türkiye’nin her sorunu çözülür" diyen Saylan gibi bir vizyoner çok sayıda insanın gözünde bir kahraman.
Saylan’dan sonra en fazla destek alan isim Anayasa Mahkemesi’nın ilk kadın başkanı Tülay Tuğcu.
Okurların Çankaya’da görmek istedikleri diğer kadın adaylar ise şöyle:
Danıştay Başkanı Sumru Çörtoğlu.
İktisatçı Profesör Gülten Kazgan,
İTÜ eski rektörü Profesör Gülsün Sağlamer.
Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı Profesör Lale Sirmen.
Başkent Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı Profesör Kudret Güven.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik eski bakanlarından İmren Aykut.
ABD’den e-posta gönderen bir okurum Güler Sabancı ile Oya Eczacıbaşı’yı önermiş.
Türkiye’nin ilk kadın Adalet Bakanı Profesör Aysel Çelikel ile yine Türkiye’nin ilk kadın valisi Lale Aytaman da önerilen isimler arasında.
Ankara’dan bir okurum ise Cumhurbaşkanı Necdet Sezer’in eşi Semra Sezer’i Çankaya’da görmek istediğini iletmiş.
Sonuçta TİSK Yönetim Kurulu Başkanı Kutadgobilik rahat bir nefes alabilir...
Çankaya’ya kadın aday hayli fazla...
Türkiye tanıtıma 1926’da 600 bin lira ayırmış
OSMANLI Bankası Müzesi’ndeki belgeseli mutlaka herkes görmeli.
Dün sabah bir solukta seyrettiğim "Karadeniz: Seyr-i Türkiye" belgeseli genç Türkiye Cumhuriyeti’nin önemli bir sayfasına ışık tutuyor.
Bugüne kadar karanlıkta kalmış bir sayfasına.
Cumhuriyetin ilanından 3 yıl sonra Atatürk Türkiye’nin yeni yüzünü tanıtmak amacıyla Avrupa ülkelerine "Karadeniz" gemisiyle bir nevi çıkarma öneriyor.
1926 Türkiye’sini ekonomik tablosunu düşünün bir an.
Savaştan yeni çıkılmış.
Cumhuriyet parası tedavüle yeni giriyor.
Ticaret yasaları henüz yok.
Uluslararası ticaret anlaşmaları yeni yapılıyor.
Milli bankalar yeni kuruluyor.
1 Amerikan Doları 191 kuruş.
İşte böyle bir ortamda Ankara’da, Ticaret Bakanı Ali Cenani’nin önerisiyle Meclis tanıtıma 600 bin lira ayırmayı onaylıyor.
Hollanda yapımı "Karadeniz" gemisi önce beyaza boyanıyor.
İçi sergi mekanına dönüştürülüyor.
Kütahya çinileri, halılar, Hacı Bekir lokumları, hububatlar, tekel ürünleri, Beykoz fabrikasının ürünleri, Bursa kumaşları sergileniyor.
Gemiye kamaralarının paralarını ödeyen tüccarlar katılıyor ama başka ilginç simalar da var.
Milletvekilleri, Bal Mahmut, ilk kadın heykeltıraş Nermin Faruki, Orhan Veli’nin müzisyen babası Veli Kanık, Anadolu Ajansı’nın kurucularından Kemalettin Kamu, Ali Muhittin Hacı Bekir, reklamcı Ali Taran’nın dedesi Ata Efendi, gazeteci Válá Nurettin.
Aynı zamanda Özbekler Tekkesi Şeyhi olan Ata Efendi bu gezi sırasında Paris’te Eyfel Kulesi’ne çıkıp ezan okumuş.
Burada bir parantez açıyorum.
Ali Taran açısından dedesinin bu tanıtım gezisine çıkması ilginç.
Zira Ali Taran, Dünya Ekonomik Forumu’nun İstanbul’daki bir panelinde "tanıtım" meselesine sıcak bakmadığını söylemişti.
Demek ki dede torundan fersah fersah ilerdeymiş.
Gemide ayrıca tercümanlık yapacak Robert Kolejli genç öğrenciler de var.
Logosundan tercümanına kadar her şey ince ince düşünülmüş bu gezi için.
İlk durak kömür alınan Cezayir.
Ardından İspanya’nın Barcelona limanı.
Türkiye Cumhuriyeti ile İspanya arasında henüz ticari anlaşma yok.
Dolayısıyla Barcelona tüccarlar için başarılı bir durak değil.
Válá Nurettin geziyle ilgili anılarında, Hacı Bekir lokumu alan bir İspanyol’un gümrük vergisi ödememek için bir kutuyu hemen oracıkta yiyip bitirdiğini anlatıyor.
Londra ticari ilişkiler açısından başarılı.
Neticede, "Karadeniz" gemisi 86 gün boyunca 12 Avrupa ülkesinde, Helsinki ve Leningrad dahil 16 limana uğruyor.
Tüm limanlarda gemiyi ziyaret edenlerin sayısı 65 bine ulaşmış.
1926 yılında ülkeyi yönetenlerin vizyonuna bakın.
Bugün ise tanıtıma 120 milyon dolar ayırıp, tanıtımı yabancı şirketlere havale ettik.