Dünya Neleri Konuşuyor

Gila BENMAYOR
Haberin Devamı

Jospin, Hizbullah ve deprem

FRANSA Başbakanı Lionel Jospin'in İsrail'de sarfettiği ‘‘Hizbullah teröristtir’’ lafı yüzünden ortalık hala toz duman.

Jospin'in talihsiz İsrail ziyareti, anlatılanlara bakılırsa zaten kötü başlamıştı. İsrailliler Jospin'i karşılama töreninde Fransız bayrağı yerine Hollanda bayrağı asmışlardı. Yani mavi, beyaz, kırmızı yerindeydi ancak istikametleri farklıydı.

Bayrak bunalımı aşıldı. İkinci aksilik Jospin'in o meşum sözleri sarfettiği toplantı odasında yaşandı. Jospin ‘‘Fransa Hizbullah'ın saldırılarını ve askerlerle, sivilleri hedefleyen terörist eylemlerini kınıyor’’ der demez Dışişleri Bakanı Hubert Vedrine'in suratı değişti. Jospin'e eğildi ve ‘‘Biraz abarttınız galiba. Söyledikleriniz Fransa'nın Ortadoğu politikasıyla pek bağdaşmıyor’’dedi. Ve aynı anda sözleri salonda yankılandı çünkü mikrofonlar açıktı. Dışişleri Bakanı, Jospin'i herkesin önünde paylamıştı.

Ardından Chirac'ın azarlama telefonu geldi. Sonra da, bildiğiniz gibi Batı Şeria'daki Bir Zeit Üniversite öğrencilerinden taşlar.

O gündür bugündür hem Ortadoğu, hem Fransa kaynıyor.

Jospin mecliste kendisini savundu ancak tartışmalar devam ediyor. Fransa, De Gaulle'den bu yana sürdürdüğü Ortadoğu politikasını sürdürecek mi?

En büyük soru bu.

Hizbullah da masaya yatırıldı. Bizim Hizbullah ile hiç alákası olmayan bu örgüt kimilerine göre terörist, kimilerine göre direnişçi.

Üzerinde anlaşılan nokta ise şu: İsrail Ordusu'na darbe indirmeyi başardığı için Hizbullah'a Arap Dünyası ‘‘Arapların onurunu kurtaran güç’’ gözüyle bakıyor.

Kıyamet işte bundan kopuyor. Olayın üzerinden kaç gün geçti Beyrut, Baalbek'te öğrenciler hala sokaklarda.

Buraya kadar iyi. Jospin ve Hizbullah'ı anladık. Peki deprem neyin nesi diyeceksiniz?

Yerel yönetişim (yerel yönetime hem devletin, hem de sivil toplum kuruluşlarının katılımı) semineri için Jospin krizinin patlak verdiği sırada Beyrut'ta bulunan akademisyen bir arkadaşım anlattı. Toplantı Beyrut'ta Fransız elçiliğinin olduğu bölgedeymiş. Öfkeli öğrenciler Jospin'i protesto ettikleri sırada bulundukları binada bazı sesler duyar gibi olmuşlar, hatta kapı açılır gibi olmuş. Arkadaşım ‘‘Eyvah Hizbullah’’ diye aklından geçirirken, yanındaki Filistinli katılımcı kaygılı bir ifadeyle ‘‘Galiba İsrailliler bastı’’ demiş.. Koç Üniversitesi'nden başka bir Türk akademisyen ise ‘‘Deprem, deprem’’ diye yerinden fırlamış.

IMF'ye kadın başkan

İMF'nin başına kim geçecek diye Almanya ile ABD arasında sürtüşme devam ederken, geçen ay istifa eden eski başkan Michel Camdessus ‘‘Başkan kadın olsun’’ diye kestirip attı.

Camdessus'un ‘‘1 milyona sivri biber almayın enflasyon düşsün’’ diye kadınlardan medet uman Merkez Bankası Başkanı Gazi Erçel'den fena halde etkilendiğini sanıyorum. ‘‘13 yıldan bari ilk kez özgür bir adam gibi fikirlerimi ifade ediyorum ve artık IMF'nin başına bir kadın getirilmesini öneriyorum. Bu IMF için hayırlı olacaktır’’ diyor Sayın Camdessus. Eski IMF Başkan’nın neden örgütün başında neden kadın görmek istediği pek açık değil. Ancak, eski başkan, uyguladığı reçetelerle zaman zaman tepkilere yol açan IMF'de bir kadının imajının ortalığı yatıştırabileceğini düşünüyor olabilir.

Bir damla zenci kanı

ABD'de siyahlara karşı nasıl önyargılı ve haksız davranıldığını gördük son günlerde.

41 kurşunla bir siyahı öldüren dört beyaz polisin suçsuz bulunmalarından hemen sonra New York'ta yine bir siyah polis tarafından vuruldu. Suçluluğu tam kanıtlanmamış bir siyah ise büyük bir olasılıkla bu çarşamba günü Teksas'ta idam edilecek.

Papa'nın, Chirac ve Jospin'in, Odell Barnes'ın affı için yazdıkları mektuplar Teksas Valisi başkan adayı Bush'u kararından vazgeçirmemiş.

Amerikalı ünlü pop sanatçısı Mariah Carey geçenlerde Avrupa'da turnedeydi.

Le Monde Gazetesi'nde oldukça hoş bir röportajı vardı. CD'lerinin satış rekoru kırmasından önce ABD'de melezliğinden ötürü nasıl sıkıntı çektiğini anlatıyordu açık yüreklilikle.

‘‘Avrupa farklı. Daha liberal görüşlere sahip. ABD'de bir damla siyah kanına sahip olsanız dahi size zenci gözüyle bakarlar’’ diyordu annesi İrlandalı, babası Afrika-Amerikalı Mariah Carey.

130 bin CD'yle neredeyse Beatles'ların rekoruna koşan Mariah Carey böyle diyorsa gerisini siz düşünün.

Yazarın Tüm Yazıları