Paylaş
Greenpeace niye köprüde?
Boğaziçi Köprüsü'nün üzerinde Akkuyu nükleer santraline karşı eylem düzenleyen çevreci Greenpeace örgütüyle Türk okurunun tanışması 1985 yılına kadar uzanır.
O yıl Yeni Zelanda'nın Auckland limanında Greenpeace'e ait Rainbow Warrior gemisi batırılmış, çevreci bir militan ölmüştü. Uluslararası skandale yolaçan olay Türk gazeteleri dahil tüm dünya basınını günlerce meşgul etmişti.
Yeni Zelanda polisi olayda iki Fransız ajanın parmağı olduğunu ortaya çıkartmıştı. Zaten birkaç gün sonra da Fransız başbakanlığı gemiyi batırma talimatını verdiğini itiraf etmişti. Niyeti, Güney Pasifik'teki nükleer denemelerine karşı çıkan çevreci örgüte haddini bildirmekti.
Rainbow Warrior'ın batırılması işe yaramadı.
Kamuoyu tepkisi üzerine 15 yıl sonra olsa da Fransa nükleer denemelerden vazgeçti.
Greenpeace'in Boğaziçi Köprüsü üzerindeki eylemine dönersek, Enerji Bakanı Cumhur Ersümer, örgütün petrol ve gaz şirketlerinin ‘‘adamları’’ olduklarını öne sürdü ve ekledi ‘‘Akkuyu santralini kimse durdurumaz’’. Bazı köşe yazarları da Enerji Bakanı'nın görüşlerini desteklediler.
Amatör bir çevreci olarak izlediğim Greenpeace, bildiğim kadarıyla büyük petrol şirketleriyle sürekli didişir.
1995 yılında, en büyük petrol şirketlerinden Shell Kuzey Denizi'ne eski bir petrol tankını gömmeye kalkıştığında Greenpeace, denizdeki yaşama tehdit diye dünyayı ayağa kaldırmıştı. Shell'in geri adım atmaya niyeti yoktu. Ama ne oldu? Avrupa'daki Shell benzin istasyonlarına boykot başladı. Sadece Almanya'da Shell'ın satışları yüzde 30 oranında düştü. Shell yelkenleri suya indirdi ve Kuzey Denizi'ndeki projesinden vazgeçti.
Greenpeace şimdi BM Amoco ile mahkemelik. Bu kez mesele Alaska kıyılarında petrol aranması. Greenpeace, yaşamları Kuzey Buz Denizi'nin doğal kaynaklarına bağlı olan İnupiat eskimolarıyla birlikte mahkemeye başvurdu.
Çevre örgütünün gözü, kulağı her yerde. Ekvator'da özel tropikal bitkilerinin yetiştiği ormanların karides çiftliğine dönüştürülmesinden, Lübnan kıyılarına kimyasal dökülmesine kadar çevreye tehdit oluşturan herşey örgütü harekete geçirir. Yani Greenpeace'in Akkuyu nükleer santral projesine karşı çıkması da normal. Köprü eylemi Türk kamuoyunun dikkatini çekmek için. Kaldı ki, Akkuyu projesi, santral için seçilen yer fay hattına yakın olduğu için tehlikeli. Ayrıca hepimiz biliyoruz gelişmiş ülkeler Çernobil felaketinden sonra nükleer enerjiden vazgeçme eğilimindeler. Japonya'da Tokaimura'da olanlar ortada. Fransız Liberation Gazetesi, 18 Ekim tarihli, ‘‘Nükleer Korkular’’ başlığını taşıyan yazısında, nükleer silahlara ilaveten şimdi nükleer enerjinin de büyük korku yarattığını yazıyor.
Dünyanın geleceği için birşeyler yapamıyorsak bile hiç olmazsa bu işe gönül verenlere gölge etmeyelim.
Yunanlı gazetecilerle3 gün
Basın Konseyi'nin daveti üzerine geçtiğimiz hafta İstanbul'e gelen Yunanlı gazetecilerle üç gün geçirdik. Memleket meseleleri bir yana iki halkın birbirine ne kadar yakın olduğunu bir kez daha keşfettik. Eksusia Gazetesi'nin Genel Yayın Yönetmeni Nikos Georgiadis kendisini ‘‘Kapadokyalıyım’’ diye tanıtıyor. Babaannesi Kayseriliymiş. Pastırmanın iyisinden anlıyor ve İstanbul'a her geldiğinde Mısır Çarşısına uğrayıp baharatlarını satın alıyor. Nikos Georgiadis ile balık isimlerini tartışıyoruz. Çipura, barbun ve lüferin sandığım gibi rumca sözcükler olmadığını öğreniyorum. Flash Radyosu'nun yönetmeni Panos Koliopanos tam bir kebap sevdalısı. O da daha önce İstanbul'a gelip gitmiş. ‘‘Türkiye ve Yunanistan, Batı Avrupalı üreticilere karşı ekonomik işbirliği yapmalı ve Balkan pazarına birlikte girmeli’’ diyor. Günlük ekonomik gazetesi Naftemboriki'nin diplomasi muhabiri Karina Lampsa'nın ise tespiti ilginç: Türkiye'ye karşı atıp tutan Yunanlılar hiç Türkiye'yi ziyaret etmemiş olanlar.
Bir yıl önce Bir yıl sonra
Yolsuzlukla suçlanan İsrail'in eski başbakanı Benjamin Netanyahu 50. doğum gününü polis soruşturmasında geçirdi.
Oysa tam bir yıl önce politik kariyerinin zirvesindeydi ve ABD Başkanı Bill Clinton ve Filistin Başkanı Yaser Arafat ile Maryland'daydı. Ortadoğu barış sürecinin yeniden canlandırılması için yapılan üçlü görüşmeler sırasında Bibi'nin 49. doğum gününün şerefine kadehler kaldırılmıştı. Shakespeare'in, en dramatik kahramanlarından bir tanesi olan III Richard şöyle der oyunun bir yerinde: ‘‘Unuttuğunuz takdirde hatırlatmama izin verin: Neydiniz, ne oldunuz. Ben neydim, ne oldum’’
Kanser öpücükle geçer mi?
İngilizlerin büyük bir çoğunlukla en bildik kanser türleri konusunda dahi cahil oldukları ortaya çıktı. Kanser Araştırma Kampanyası'nın yaptığı araştırmaya göre, İngiliz erkeklerin yarısı, kadınların ise yüzde 30'u kanserin öpüşerek ya da klozetten geçtiğine inanıyor. Araştırmayı gerçekleştiren Profesör Gordon McVie ‘‘Yeni milenyumun eşiğinde birçoğumuz hálá Ortaçağ karanlıklarındayız’’ dedi.
Paylaş