1995 yılında yılda 2.8 milyon turist ağırlayan Mısır’ı 2004 yılında 8 milyon kişi ziyaret etmiş.
7 milyar dolar bırakmış.
‘Firavunların Ülkesi’ ekonomisinin belini doğrultmak için daha çok turist ağırlamak zorunda.
Dolayısıyla hızla altyapısını modernleştirmesi ya da tamamlaması gerekiyor.
Atatürk Havalimanı’nın inşaatı ve işletmesiyle artık marka haline gelen TAV, Mısır’ın bu turizm vizyonunun artık tam göbeğinde.
Zira, Mısırlı ortağı Holding Company ile birlikte inşaatına başlayacağı yeni dış hatlar terminalı 11 milyon turist ağırlayacak kapasitede.
Önceki gün Kahire’deki temel atma töreninde konuşan Holding Company’nin CEO’su Ahmet Şefik, ülkesinin alt yapısını modernleştirmek için neler yapılacağını anlatıyor.
Kızıldeniz kıyısındaki turistik Şarm-el Şeyh’in alt yapısından, Kahire havalimanındaki kontrol kulesine kadar modernleştirilecek şeylerin listesi uzun.
Mısır’ın bunun için uluslararası şirketlerin işbirliğine, Dünya Bankası’nın desteğine ihtiyacı var.
Zaten TAV’ın inşaatına başladığı dış hatlar terminalinin yüzde 70’ini Dünya Bankası finanse ediyor.
Dünya Bankası’nın TAV ile Mısırlı ortağının kazandığı 342 milyon dolarlık ihalede de başka önemli bir rolü var esasında.
TAV’ın CEO’su Sani Şener anlatıyor.
Yaklaşık 1 yıl önce açılan ihalede TAV ile Mısırlı ortağı birinci geliyor.
Ne var ki, Mısır Hükümeti, ihalede birinciyi ve ikinci gelen Bin Ladin/Turner ortaklığını eleyip havalimanı inşaatını Fransız Bouygues Şirketi’nin başını çektiği konsorsiyumuna vermeye karar veriyor.
TAV bunun üzerine Dünya Bankası’na başvuruyor.
Sani Şener ‘Dünya Bankası ve özellikle bankada çalışan Türkler seferber oldu. Araya bizim hükümet de girdi ve hak ettiğimiz ihaleyi alabildik’ diyor.
Neticede TAV şimdi Afrika’da.
Ankara’nın 2005 yılı ekonomik açılımları için ilan etmiş olduğu ‘Afrika Yılı’na en güçlü damgayı da atmış oluyor böylelikle.
Turizm sektörü bıçak sırtında
MISIR geleceğini turizme bağlamış ama turizm sektörü bombalar ve intihar saldırıları yüzünden kelimenin tam anlamıyla bıçak sırtında.
Geçtiğimiz ekim ayında Sina Yarımadası’nda 30 kişi, nisan ayı başlarında Kahire’nin ünlü çarşısı Han El Halil’de üç kişi saldırılarda ölmüş.
Bunların çoğu turist.
Bizim ziyaretimizden bir hafta önce de Kahire Müzesi dolaylarında dört turist intihar saldırısında yaralanmış.
Bu yüzden Piramitler gezisi, müze ziyareti yoğun güvenlik önlemleri altında.
Beşinci kez iktidar koltuğu için seçimlere hazırlanan Mısır Devlet Başkanı Hüsnü Mübarek’i bir yanda aşırı dinci kesimin, diğer yanda reformları hızlandırmasını isteyen muhalefetin baskısı altında.
Yoksulluk ise diz boyu.
Kahire Büyükelçimiz Korkmaz Haktanır, temel atma töreni sırasındaki sohbette kişi başı milli gelirin bin dolar civarında olduğunu söylüyor.
Okur yazar olmayanların oranı yüzde 27 gibi.
Kadınlarda bu oran yüzde 36’ya kadar fırlıyor.
Ancak herkes Mısır’da sağlıklı istatistiki bilgiler olmadığı konusunda hemfikir.
Meselá 2005 Dünya Yıllığı’na baktığınızda okur yazarlık oranı yüzde 57.7 görünüyor.
Saskatchewan’da mercimek fabrikası kuran Mersinli
DÜNYANIN en zor telaffuz edilen eyaletlerden biri Kanada’da:
Saskatchewan ya da türkçe okunuşuyla ‘saskeçvan’.
Isının ocak ayında sıfırın altında 50 dereceye düştüğü Kanada’nın bu eyaletinde, Akdeniz’in en parlak güneşine sahip bir Mersinli’nin ne işi olabilir?
Dün sabah Kanada-Türk İş Konseyi’nin toplantısında dinlediğimişadamı Hüseyin Arslan’ın Mersin’den Kanada’ya uzanan hikayesi oldukça ilginç.
Mersin’de beş bakliyat ve bir sigara fabrikasının sahibi olan Hüseyin Arslan, 2001 yılında malum kriz yüzünden yeni ufuklara yelken açacak.
Nereye gidecek?
Mercimek ithalatı yaptığı Saskatchewan tanıdığı bir yer.
1 milyon kişinin yaşadığı Kanada’nın orta kesimindeki bu eyalet ülkenin neredeyse tarım ambarı.
Üstelik Türkiye’den aldığı tohumlarla mercimek üretimi yapıyor.
Ürettiğini de ihraç ediyor.
Hüseyin Arslan, eyaletin başkenti Regina’da mercimek işleyen yani mercimek kıran bir fabrika kurmak için kolları sıvıyor.
Ancak Kanadalı yetkililer getirdiği fabrika binası projesi için 4 milyon dolar fiyat biçiyor.
İnanılmaz yüksek bir rakam.
Nedeni anlaşılıyor.
Meğer Saskatchewan’ın toprağı iklim değişikliği nedeniyle her yıl 10 santimetre yükselip alçaldığı için Arslan’ın sunduğu beton bina projesi yüksek teknoloji gerektiriyor.
40 ÜLKEYE İHRACAT
Mersinli işadamı bunun üzerine çelik bir konstrüksiyon projesi öneriyor.
Neticede fabrika inşaatı dahil Kanada’da 7 milyon kanada doları yani yaklaşık 5,5 milyon ABD doları tutarında bir yatırım yapıyor.
Fabrikasında şu anda 150 bin ton mercimek işleniyor.
12’si Türk olmak üzere 100’den fazla işçisi var.
Kanada’nın bu noktasından dünyada 40 ülkeye yaptığı ihracatla ‘Saskcan Pulse’ Şirketi’nin cirosu 60 milyon dolar.
Arslan’a Kanada’dan en fazla ihracat yaptıkları ülkeyi soruyorum.
‘Bangladeş’ diyor.
Haritada Kanada’ya bakarsanız resmen dünyanın öbür ucu.
Ama dünya yuvarlak.
‘Saskcan Pulse’ Şirketi, eyaletin Ticaret Odası tarafından 2004 yılında ‘yılın ihracatçı firması’ seçilmiş.
Hüseyin Arslan’ın Kanada serüvenini anlatırken, Kanadalı yetkililerin yabancı yatırımcıya nasıl değer verdiğini özellikle vurguluyor.
Fabrikasını kurmak isterken, yerel yöneticilerin bizzat ilgilendiklerini, fabrikaya yer göstermek için yarıştıklarını söylüyor.
‘Satın almamı istedikleri bir fabrikayı temiz göstermek için bizzat belediye meclis üyelerinin yerleri sildiklerini gözlerimle gördüm’ diyor.
Emlak vergisi indirimi için belediye başkanıyla pazarlığa oturduğunu anlatıyor.
Kanada’nın kişi başı milli geliri neredeyse 30 bin dolar.
Ama yine de yabancı yatırımcı ‘tavlamak’ için hükümetiyle, yerel yöneticisiyle sefeber olmuş durumda.
Sizce bu hikayeden çıkartacağımız bir ders yok mu?