Dokumayın Adalarımıza (II)

MARMARA Denizi’ndeki mücevherlerimiz sevgili Adalarımız sahipsiz.

Bu hafta içinde gördüklerim, yaşadıklarımdan sonra buna artık iyice inandım.

Haberin Devamı

Hikâye biraz karışık, lafı uzatmadan anlatmaya çalışacağım.
İDO, yaz kış Adalar’da oturanları oldukça zor durumda bırakan bir kararla normal vapur seferlerini azaltarak yerine bazı noktalardan motor seferlerini arttırdı.
İDO özelleştirildikten sonra büyük bir olasılıkla sayıları artacak bu motor seferleri için tüm adalara ilave iskeleler yapılıyor.
Ben bu durumu, “İDO özelleştirmeden sonra kendi alternatifini yaratma peşinde” diye yorumluyorum.
Her neyse, Büyükada, Heybeliada ve Burgazada’daki “motor iskeleleri” tamamlanmış durumda. Sıra Kınalada iskelesinde.
Geçen pazar günü Kınalıada’ya gittiğimde iskelenin yapımına henüz başlanmıştı.
Bu yeni “motor iskelesi”nin konumu şöyle:
Kınalada’nın daracık sahil şeridinde önce bir normal sefer yapan vapur iskelesi var.
Hemen yanıbaşında İDO’nun iskelesi.
Daha sonra “Balıkçılık Kooperatifi”nin iskelesi ve şimdi Kınalıada’nın 50 yıllık lokantası Mimoza’nın dibine yapılan yeni bir “motor iskelesi”.
1 kilometrelik bir şeride yan yana tam dört tane iskele.
KINALIADA’NIN ÖLÜM FERMANI
Geçen pazar günü Mimoza’da açık havada yemek yerken dehşetle izlediğim iskele inşaatı nedeniyle hemen telefona sarılıp Adalar Belediye Başkanı Dr. Mustafa Farsakoğlu’nu aradım.
Bu son iskelenin Kınalıada’nın “ölüm fermanı” olacağını söyledim.
Bir parantez açmak gerekirse Kınalıada, bedava plajları nedeniyle birkaç yıldan beri büyük sorunlarla boğuşuyor.
Kendini bilmez kalabalıkların çöpleri, tacizleri derken ada halkı özellikle cumartesi ve pazarları evlerinden çıkmaya korkuyor.
Evlerinin bahçelerine “izinsiz” girenlerden, tuvaletlerini kullanma taleplerinden bıkan ada halkı gerçekten çaresiz.
Gündüz Vassaf, bunu bir yazısında pek güzel anlatmıştı (Radikal. 28.6.2009).
Neticede, bilmem hangi rant peşinde olanların Kınalıada’ya dördüncü bir iskeleyi kondurmaları adanın yaz günlerinde daha büyük bir istilaya uğramasına yol açacak.
50 yıllık Mimoza’nın da tarihe karışmasını.
TOPBAŞ VE PAKSOY HABERDAR
Farsakoğlu, kendisini arayıp durumu ilettiğimde üç günlüğüne inşaatı durduracağını ve durumu inceleyeceğini söyledi.
Ne yazık ki, dediğini yapmadı.
Tesadüf eseri, bir gün sonra Oral Çalışlar ve bendeniz İBB Başkanı Kadir Topbaş ile birlikte bir akşam yemeği yedik.
Başka bir yılan hikâyesine dönmüş olan “Adalar Müzesi”ni konuşacaktık.
Müze işine girmeden bilgisayarımdaki Kınalıada iskele fotograflarını Topbaş’a gösterdim.
Topbaş, “mimar duyarlılığıyla” bir kilometrelik bir şeride dört iskelenin gereksiz olduğunu, “motor seferlerinin” diğer iskelelere yanaşabileceğini söyledi.
Anında İDO Başkanı Ahmet Paksoy’u arayıp bir çözüm üretilmesini istedi.
“İDO iskelesi ya da Balıkçılık Kooperatifi’nin iskelesi kullanılabilir” dedi.
Nafile.
Farsakoğlu, Topbaş ve Paksoy, yani konunun bir numaralı ilgilileri bu tuhaf durumdan haberdar oldukları halde “motor iskelesi” tamamlanmak üzere.
İNŞAAT İZNİ YOK
Yalnız işin esas ilginç tarafı şu:
Bu “motor iskelesi” kaçak.
Mimoza’nın sahibi İshak Güveli aylardan beri araştırıyor. İskelenin projesi, inşaat izni, ruhsatı yok.
Adalar Belediye Başkanlığı, İBB, Çevre Bakanlığı, Bayındırlık ve İskân Bakanlığı, İstanbul Liman Başkanlığı, İstanbul Valiliği, Adalar Kaymakamlığı derken başvurduğu merci kalmamış.
Yapılmakta olan iskelenin inşaat ruhsatı yok sadece İBB tarafından motor seferlerini düzenleyen şirkete kiralandığına dair bir kontrat var.
Adalar sit alanı olduğu için İstanbul 5. Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu da devreye girmiş.
Koruma Kurulu, Güveli’nin başvurusu üzerine inşaatın hemen durdurulması yolunda karar almış.
12 Mart 2010 tarihli karar elimin altında.
Ne acıklı ki, kimse inşaatı durduramıyor.
Ne Topbaş, ne Farsakoğlu ne de Koruma Kurulu.
Sahipsiz demem bundan.
Demek ki, her önüne gelen Adalar’ın kıyılarına istediğini inşa edebilecek.
Birkaç yıl önce “Dokunmayın Adalarımıza” başlıklı yazımda Adalara uzanan bazı “hoyrat ellerden” söz etmiştim.
Üzüntüyle görüyorum ki, Farsakoğlu’nun gücü bu “hoyrat elleri” durdurmaya yetmemiş.

Haberin Devamı

‘Çakma Adalılar’ sessiz

Haberin Devamı

BİR çift lafım da “Çakma Adalılara”.
Aralarında gazeteci, akademisyen, yazar, avukatların olduğu bazı ünlü isimlerin son dört, beş yıldan beri Adalar’a yerleştiklerini, yaz aylarını orada geçirdiklerini biliyorum.
Bu hoyratlıklara onlar ses çıkartmayacaksa kim çıkartacak?
Çocuklarımız günün birinde onlara “Adaları koruyamadınız” diye hesap sorarlarsa ne cevap verecekler?

Yazarın Tüm Yazıları