ALMANYA'daki Türkler ekim ayında göçün 40. yılını kutladılar. Arşivde 40 yıl öncesinin fotograflarına göz atarken ilginç bir tanesi gözüme ilişiyor.
Bellerinden yukarısı çıplak Türk işçiler eğilerek yanyana dizilmiş, Alman bir doktor tarafından muayene ediliyor.
2. Dünya Savaşı görüntülerini hatırlatan kasvetli bir fotoğraftı.
Geçtiğimiz hafta sonu Essen'de 40 yılın bilançosunu kısaca özetleyen Türkiye Araştırmalar Merkezi (TAM) Direktörü Faruk Şen ne diyor?
‘‘Göçün 40. yılına rağmen memleketle bağlantılar güçlenerek sürüyor ama önceleri çok yoğun yaşanan o terkedilmişlik duygusu ve geri dönüş arzusu giderek zayıflıyor.’’
Evet, Almanya'daki Türk toplumu kalıcı.
TAM Direktör Yardımcısı Çiğdem Atkaya da‘‘Almanlar önceleri ne zaman dönüyorsun diye soruyorlardı, şimdi ne zaman Alman vatandaşlığına geçiyorsun diye soruyorlar’’diyor.
Şansölye Kohl döneminde tam 15 yıl boyunca ‘‘Biz bir göç ülkesi değiliz’’ diyen Almanya da nihayet yelkenleri suya indirmiş.
Göçün ilk yıllarında ‘‘nasılsa geri dönecekler’’ diye göçmenleri Almanca dil kursuna bile göndermeyen Almanya şimdi Türk toplumunu daha iyi entegre etmek için kolları sıvamış durumda. Almanya'nın tam bir U dönüşü yapmasında elbet halen iktidarda olan Sosyal Demokratların da payı büyük.
Peki Türklerin bugünkü durumu ne? Bu sorunun cevabı için iki anekdot aktarıyorum. Yorum sizin.
Türk göçmenlerin büyük bir yoğunlukta yaşadıkları Kuzey Ren Vestfalya Parlamento Başkanı Ulricht Schmidt, göçün 40. yıldönümü nedeniyle 29 Ekim günü meclis binasına Türk bayrağı çekmiş.
Almanya tarihinde bu bir ilk.
İkinci anekdot, Bonn'da sahibi Türk olan Opera Lokantası'yla ilgili.
Opera'nın sahibi Balaban yedi yıldan beri TAM ile birlikte Ramazan Bayramı'nda müthiş davetler düzenliyor.
Açık büfeye Türklerin yanısıra Almanlar da davet ediliyor.
Bu yıl Opera'daki geleneksel davete, bizim 25-30 kişilik gazeteci grubu da katılacaktı; ama lokantaya geldiğimizde hiç yer kalmadığı anlaşıldı.
Faruk Şen gülerek 'Nihayet Almanları kendimize benzettik' diyor. 'Türkler mutlaka yanlarında iki, üç kişiyle gelirler. Bu yıl Alman misafirlere ağırlık verdik. Baktık onlar da yanlarında üç, dört kişiyle gelmişler.'
Opera'dan ümidi kesince hemen yandaki Çin Lokantasına kapağı atıyoruz.
Opera'daki davette 'Dinler ve Kültürlerarası Diyalog' ile ilgili bir konuşma yapacak olan Kuzey Ren Vestfalya Eyaleti Başbakan Yardımcısı Michael Vesper bir süre sonra Şen ile birlikte Çin Lokantasına gelmesin mi?
Böylelikle, biz Türkler, Alman müşteriler ve Çinli garsonlar hep birlikte 'Kültürlerarası diyalog' konuşmasını dinliyoruz.
Berlusconi'nin belalısı Yargıç Kızıl İlda
‘‘MAFYA ile mücadele daha kolaydı’’... Bu sözlerin sahibi 53 yaşındaki İtalyan yargıç Marilda Boccassini. Yakınlarının ‘‘Kızıl İlda’’ diye çağırdıkları yargıç, Başbakan Berlusconi'nin peşinde. 1991 yılında iki hakime rüşvet vererek önemli bir davadan aklandığını iddia ediyor.
Ofisinde Mafya tarafından 1992 havaya uçurulan Savcı Falcone'nin fotoğrafı olan ‘‘Kızıl İlda’’Berlusconi'nin kirli çamaşırlarını ortaya dökmeye yeminli.
Yalnız bu arada 1993 yılından beri kendisini adım adım izleyen koruması İçişleri bakanlığı'nın emriyle görevinden alınmış.
Bu da Berlusconi'nin tehdidi...
Gökkuşağı Savaşçısı'nda sergi var
ÇEVRECİ Greenpeace Örgütü'nün gemisi ‘‘Rainbow Warrior’’ (Gökkuşağı Savaşçısı)İstanbul'da.
‘‘Rainbow Warrior’’ ile ilgili anılarım oldukça eski. Fransa'nın Pasifik'teki nükleer denemelerini protesto ettiği için yıllar önce Fransız gizli servis ajanları tarafından Yeni Zelanda'da batırılmış.
İstanbul'a gelen o batırılan gemi mi, yoksa aynı adı taşıyan başka bir gemi mi bilmiyorum.
‘‘Rainbow Warrior’’ İstanbul'a ‘‘petrol öldürür’’ mesajını vermek için gelmiş. Ataköy Marina'da demirli.
Gemideki petrol konulu sergi, bu hafta sonu gezilebilir.