Paylaş
Yani büyük balık küçük balığı hep yutar mı?
Hayır yutmaz.
Bunun kanıtı ACNielsen’ın 2008 marka raporunda, Türkiye’de 7 yıldan beri “en iyi bilinen PC markası” sıfatını kimseye kaptırmayan Casper.
Rapora baktığınızda Casper yüzde 29.2 açık arayla birinci sırada.
Arkasından yüzde 7 ile HP, yüzde 5.9 ile Toshiba geliyor.
İpsos’un “en sevilen bilgisayar markaları” araştırmasında Casper bu kez yüzde 32 ile yine birinci sırada.
İşte bu yüzden Casper’ın kurucu ortakları Altan Aras Fakılı ile Yalçın Yıldırım haklı olarak “Dünyadaki trendi tersine çevirdik. Büyük balığın daima küçük balığı yutmayacağını gösterdik” diyorlar.
Casper’in serüveni 1991 yılında, Yıldız Teknik’ten yeni mezun üç arkadaşın ortaklığıyla başlıyor.
Ali İhsan Daşkın’ın genç yaşta aralarından ayrılmalarıyla şirket bugün iki ortakla devam ediyor.
SİLOPİ, CİZRE VE IĞDIR
Neden Casper adı?
“Yabancı bir ismi çağrıştırsın, 2 heceli olsun ve kulağa hoş gelsin istedik” diyor Yalçın Yıldırım.
Peki büyük balık, küçük balığı yutar trendini tersine çevirmek için neler yapılmış?
“Türkiye’de bilgisayarda en geniş bayi ağını kurduk. Güneydoğu’da, Doğu’da nüfusu 10 bin olan ilçelerde bile bayimiz var. Aklınıza neresi gelirse.. Silopi, Cizre,
Ardahan, Iğdır, Uzunköprü. Hepsinde Casper markasını bulursunuz.”
1200’ün üzerinde bayi anlamında bu yapılanma.
Türkiye’de bilgisayar sektörü küresel krizden etkilenmiş.
İlk üç ay kaydedilen küçülme yüzde 25 ile 20 arasında.
Casper ise ilk 6 ayda yüzde 30 büyümüş.
AGRESİF REKLAM KAMPANYASI
“Çünkü” diyor Fakılı, “Tüm sektörlerde şirketler reklamı kıstı. Küçülme eğilimine girdi. Biz şirket olarak aksine daha agresif bir reklam kampanyası başlattık.”
Casper cirosunun yüzde 6’sını reklam harcamalarına ayırıyor.
Bu arada 2009 yılı için ciro hedefi 270 milyon dolar.
Ocak, şubat aylarında tüm televizyon kanallarında reklam süresini en fazla kullanan şirket.
Agresif dedikleri bu olsa gerek.
“Reklama ağırlık verdik çünkü krizin derin olmayacağını düşündük. Nitekim satışlara bakınca haklı olduğumuzu gördük” diyor Yıldırım.
Casper, Anadolu yakasında ziyaret ettiğim yeni binasında üretiyor bilgisayarları.
Üretme kapasitesi 1 milyon ancak bugün ürettiği bilgisayar adedi 350 bin.
2010 yılında hedef bu sayının 500 bine, Casper’ın 20’nci kuruluş yılı olan 2011’de ise 700 bine ulaşması.
Tam kapasiteye yani 1 milyona ulaşma hedefi 2013 yılı.
O yıl Türkiye’de 7 ila 8 milyon adet bilgisayar satılacağı hesaplanıyor.
Şimdilik 2.7 milyondayız.
Rizeli, Teksaslı ve Antepli bir ekip oluşturursa
CASPER ortaklarından Altan Aras Fakılı Gaziantepli.
Yalçın Yıldırım Rizeli.
Şirketin CEO’su Charlotte Lamprecht ise Teksaslı.
Karşımda Gaziantepli, Rizeli ve Teksaslı oluşan müthiş bir ekip var.
Fakılı “Farklı düşünce yapısına sahip iki kişiydik. Charlotte Hanım’ın aramıza katılmasıyla üç olduk” diyor.
Antepli olarak kendisini “uzun vadeli düşünen biri” olarak tanımlıyor.
Yalçın Yıldırım Karadenizli olarak daha tez canlı ve saha adamı.
Nitekim satış kanallarının geliştirilmesinden o sorumlu.
Charlotte Lamprecht ekibe bu yılın Ocak ayında katılmış.
Eşiyle, kızını Kaliforniya’da bırakıp İstanbul’a gelmiş.
Haftada üç gün, ikişer saat türkçe dersi alıyor.
ABD’de bilgisayar sektöründe 24 yıl çalışmış.
Casper’da CEO’luk görevini üstlenmeden önce ise dünya devi İntel’de marka ve pazarlamadan sorumlu müdür.
Hayatı sürekli seyahat ederek geçmiş.
“PC’nin doğumunu biliyorum. PC pazarı bir çok ülkede doyma noktasında. Türkiye’de ise gelişme sürecinde. Buna tanıklık etmek mesleğim açısından heyecan verici” diyor.
Türkiye’deki bilgisayar sektörünü son derece dinamik buluyor.
Fakılı ve Yıldırım’a “neden Amerikalı bir CEO” sorusunu yöneltiyorum.
Yanıt çok açık.
“Bilgisayar teknolojisi ve sektörü dünyada son derece hızlı gelişiyor. Şirketin dünyayı iyi izleyen, global bir bakış açısına sahip olmasını istedik. Biz profesyonel yönetici değiliz.Firmadaki gençlerin önünü açmak için doğru bir rol model seçtiğimize inanıyoruz”.
Charlotte Lamprecht Türkiye’de en fazla neden etkilenmiş?
“Birlikte çalıştığım gençler öğrenmeye çok hevesli. Beni can kulağıyla dinleyip, bildiklerimi kapmak istiyorlar. Ben henüz türkçeyi sökemedim ama ekibim ingilizcesini çok geliştirdi” diyor.
Paylaş