Biyoyakıt 300 bin aileye geçim kapısı olabilir

TÜSİAD’ın dün sabahki "Enerjide Arz Güvenliği" Konferansı’ndan önce sabah kahvaltısında bir grup gazeteci Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Hilmi Güler ile biraraya geliyoruz.

Kahvaltıda OECD bünyesindeki Uluslararası Enerji Ajansı Baş Ekonomisti Fatih Birol ile TÜSİAD Enerji Çalışma Grubu Başkanı Ahmet Cemal Dördüncü var.

Öğrencilik yıllarını İstanbul’da geçirmiş olan Birol yıllar sonra TÜSİAD’ın davetlisi olarak burada.

Güler ve Birol’a hem global hem Türkiye’nin enerji politikaları üzerine sorulacak tonlarca soru var. En son konu elektrik zammı örneğin.

Güler elektrik zammının fazla olduğu görüşüne karşı çıkıyor.

Hesaplarına göre, eski yıllarda asgari ücretlinin maaşının yüzde 20’si elektriğe giderken, şimdi zamlarla yüzde 8’i gidiyor.

"Avrupa’nın en ucuzu kaldık" diyor.

Peki global enerji konusunda da en sıcak konular neler?

Birol sayıyor. Petrol fiyatı, Çin, Hindistan gibi aktörlerin sahneye girmeleri.

Bu yıl Davos’ta Almanya Şansölyesi Merkel’in yöneteceği enerji oturumunda petrol fiyatının 200 dolara dayanma olasılığı tartışılacakmış.

Çin ve Hindistan tüm hesapları altüst etmiş durumda.

Fatih Birol, "kömür" örneğini veriyor.

2005 yılı sonu Avrupa’ya gelen kömürün tonu 40 dolar iken şu anda 140 dolar.

Bu tamamiyle Çin yüzünden. Ekonomisi giderek büyüyen Çin’in enerji ihtiyacı da buna koşut büyüyor.

Önümüzdeki yıllarda daha da büyüyecek.

Çin Afrika’daki bazı kaynakları kapatmış durumda.

Türkiye’ye dönersek...

2008 EN-VER YILI

Hilmi Güler
’in üzerinde önemle durduğu birkaç konu var.

Kamuoyuna kısaca En-Ver diye tanıtılan "Enerji Verimliliği" Projesi.

Hesap ortada.

Türkiye OECD ülkelerinin 2 katı, Japonya’nın ise 4 katı enerji kullanıyor.

Bırakın evdeki tüketiciyi, pahalılıktan şikayet eden sanayici de enerjiyi verimli kullanamıyor.

2008 yılı En-Ver yılı olacakmış.

Amaç Türk halkına enerjiyi doğru kullanmayı öğretmek.

Öncelikli hedef öğrenciler yani çocuklar.

Güler, "Yüzde 30 oranında bir enerji verimliliği sağlansa bu 2.5 Atatürk Barajı anlamına gelir" diyor.

Diğer önemli konu enerji kaynaklarını çeşitlendirmek.

Türkiye’nin ihtiyacı doğal gaz, su ve kömürden sağlanıyor.

Güler’e göre bu "dengesiz" bir durum.

Bakanlığın önünde şimdi "yenilenebilir enerji" ve "nükleer enerji" opsiyonları var.

Rüzgarla bir çıkış yapan "yenilenebilir enerji"nin gündeminde "biyoyakıtlar" ve "jeotermal" var.

"Biyoyakıtlar", hem bitkisel atıklardan, hem de mısır, şeker kamışı, şekerpancarı gibi ürünlerden elde ediliyor.

Brezilya bu konuda bir numara.

Hilmi Güler
’in dediğine göre, Türkiye’de boş alanlarda şeker pancarı gibi ürünler ekerek hem "biyoyakıt" elde etmek, hem 300 bin aileye istihdam sağlamak mümkün.

Enerji Bakanlığı bu konuda hem Tarım, hem Maliye bakanlıklarıyla çalışmalar yürütüyormuş.

İstikbal göklerde değil derinlerde

JEOTERMAL’e gelirsek, Hilmi Güler, Atatürk’ün "İstikbal göklerde" sözüne atıfta bulunarak "Artık istikbal derinlerde" diyor.

Jeotermal rezervlerinde Avrupa’da birinci, dünyada ise 7’inci sıradayız.

Bu yüzden Enerji Bakanlığı, rüzgar kampanyası gibi 2008 yılında bir "jeotermal kampanyası"na hazırlanıyor.

Türkiye’nin "Jeotermal Haritası" çıkartılacak.

Güler, bir süre önce sondaj makineleri üreten 19 firmayla görüşmüş.

"Jeotermal rezervleri için 2 bin, 3 bin metre derinliğe inebiliriz" diyor.

Türkiye’de jeotermal kaynaktan ısıtılan seralar Güler’i çok etkilemiş.

Bir de İzlanda’yı "çok cici bir örnek" diye veriyor.

İzlanda hem jeotermal rezervlerinden yararlanıyor, hem hidrojen arabalar kullanıyor.

Hidrojen meselesinde ise İstanbul’da bir hidrojen merkezinin kurulmakta olduğunu dikkat çeken Bakan Güler, "Hidrojende sessiz ve derinden gidiyoruz" diyor.

Fatih Birol üç yıl önce En-Ver’e dikkat çekmişti

DAVOS sayesinde Uluslararası Enerji Ajansı’nın baş ekonomisti Fatih Birol ile tanışıklığım üç yıl öncesine dayanıyor.

Birol ile ilk söyleşimiz 2005 yılı ocak ayında.

Sonraki iki yıl da sohbet imkanımız oldu.

Dönüp eski yazılarıma baktım.

İlk konuşmamızda, yani 2005 yılında Türkiye açısından üzerinde önemle durduğu iki şey vardı:

"Enerji Verimliliği" ve "Yenilenebilir Enerji"...

Daha sonraki konuşmalarımızda Birol, Türkiye’nin enerji kaynaklarını çeşitlendirmesi gerektiğine dikkat çekiyordu.

Dün sabah Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Hilmi Güler ile kahvaltılı sohbette dikkatimi çekti.

Fatih Birol ile bu peşpeşe üç yıl konuştuğumuz şeyler nihayet enerji gündemimizin ilk sıralarında.

Üç yıl öncesine gidersek, ilk buluşmamızda merak edip "Ankara sizin bilgi ve deneyiminizden yararlanıyor mu?" diye sormuştum.

Birol biraz buruk "Japonya Hükümeti bile benden daha fazla yararlanıyor" cevabını vermişti.

Ama şimdi görüyorum ki durum değişmiş.

Başta Enerji Bakanlığı Fatih Birol’un Ankara ile iyi bir diyaloğu var.

Birol’u İstanbul’da dinlemek güzeldi.
Yazarın Tüm Yazıları