Paylaş
MY Fair Lady filmini hatırlarsınız. Lengüistik profesörü Henry Higgins, Londra'nın puslu sokaklarında dolanırken günün birinde çiçekçi kız Eliza Doolittle ile karşılaşır.
Higgins yanındaki dostu Albay Pickering ile hemen oracıkta bir iddiaya girer: Çiçekçi kız Eliza altı aylık sıkı bir dil ve görgü eğitiminden sonra bir ‘‘lady’’ye dönüşebilir.
Teksas Valisi George W. Bush Jr.'ın 2000 yılı başkanlık seçimlerine nasıl hazırlandığını okuyunca nedense aklıma My Fair Lady geldi.
Baş rolde Audrey Hepburn'un olduğu filmde, Profesör Higgins bir ‘‘lady’’ imal etmeyi başarıyordu. Amerikalılar ise okuduklarıma bakılırsa, basbayağı bir başkan imal edebiliyorlar.
ABD eski başkanlarından George Bush'un oğlu ve cumhuriyetçi bir hanedanın varisi olan George W. kendisini okul günlerinden tanıyanların ifadesine göre öylesine parlak biri değil.
Meziyetlerinden en önemlisi karşılaştığı herkesin yüzünü ve adını anında hatırlaması. En büyük açığı ise Teksas sınırlarından ötesini pek tanımaması.
50 yaşlarındaki George W. halen ABD'nin önde gelen politikacıları, işadamları ve öğretim görevlilileri tarafından eğitiliyor.
Austin'deki Valilik Konağı'nın koyu mavi yemek odasında ya da kendi evinin güneşli limonluğunda iç politikadan ekonomiye ‘‘hızlandırılmış kurslar’’ veriliyor. Bunlar kendi konularında uzman beş, altı kişinin katılımıyla en az üç saat sürüyor.
Diyelim ki George W.'ye sağlık politikasıyla ilgili bilgi veriliyor.
Girizgáh 6 dakika.
25 dakika finans sistemine ayrılıyor. 30 dakika sağlık politikasının felsefi boyutu tartışılıyor. 50 dakika sağlık sigortasının yararları, 50 dakika ise sağlık sigortası olmayanların durumları ele alınıyor. 20 dakika herşey baştan gözden geçiriliyor.
Dikkatle eğitmenlerini dinleyen George W. arada sırada kafasını kurcalayan sorular soruyor. George W.'yi dış ve askeri politika konularında aydınlatan Stanford Üniversitesi Dekanı Condoleezza Rice'a bakılırsa, başkan adayı ‘‘Nato'nun genişlemesi ne anlama geliyor’’ ''Geleceğin ordusu neye benzeyecek'' diye gayet yerinde ve anlamlı sorular yöneltiyormuş.
Valilik Konağı'nın sık sık ziyaret edenlerden Stanford Üniversitesi ekonomi profesörlerinden John B.Taylor'a göre, George W'nin takıntısı ‘‘istihdam yaratma’’ meselesi. Durup, durup ‘‘Daha yüksek maaşlı iş alanları nasıl yaratılabilir’’ sorusunu ortaya atıyormuş. Ronald Reagan gibi alçak gönüllü. Kendisinden daha zeki ve daha donanımlı kişilerle konuşmaktan asla gocunmuyormuş.
George W. ABD'nin başkanlarını nasıl imal ettiğinin küçük bir örneği.
Yalnız madalyonun bir diğer yüzü var.
Thomas E. Cronin'in derlediği ‘‘Amerikan Başkanlık Sistemini Yaratmak’’ adındaki kitapta ‘‘Amerikan başkanlığının kendine has, gerekli ancak potensiyel olarak tehlikeli bir kurum olduğu’’ belirtiliyor. Ancak bu kurumun ana hatları, Amerikan Anayasası'nın oluşturulduğu 1787 yılında belirlenmiş. Başkanlık kurumu, anayasa gibi ulusun kollektif deneyimlerinden ve bilgeliğinden yola çıkılarak ortaya çıkartılmış. Yani sistem öylesine güçlü ki, fazla bir donanımı olmayan bir başkanı dahi rahatlıkla kaldırabiliyor.
Paylaş