Benetton’a İstanbul’da gayrimenkul bulunamadı

GEÇEN hafta Benetton’un 40. yıldönümü nedeniyle Paris’te patron Luciano Benetton ile buluştuk.

Benetton’un dizginlerini oğlu Alexandro’ya bırakan Luciano Benetton’un ilk sözü "Global bir şirket olacağımızı 40 yıl önce tahmin edemezdik" oluyor.

Luciano Benetton gençliğinde bitpazarından giyinirmiş.

Parka düşkünüymüş.

Parkasıyla öylesine özdeşleşmiş ki yemek yediği lokantalarda "yine asker geldi" diye şaka yapılırmış.

Giyimine bu kadar özensiz birinin moda dünyasındaki başarısını merak ettik haliyle.

"Yeni teknolojilere açık olmak, gençleri yakından izlemek, dünyadaki gelişmeleri iyi yorumlamak" gibi cevaplar aldık.

"Benetton şimdi ekonomik büyüme potansiyelin olduğu her yerde" diyor Luciano Benetton.

Ekonomik kriz sırasında Rusya’da olduklarını ve bugün bunun meyvesini aldıklarını sözlerine ekliyor.

Hindistan, Çin ve İran.

İran, Benetton Grubu’nun en çok yakından izlediği pazar.

2006 yılında Tahran’da iki mağaza açılmış.

Hatta Benetton Tahran’da eski bir binayı alıp oraya yerleşmiş.

Grubun gayrimenkule nasıl yatırım yaptığını Benetton Türkiye Genel Müdürü Zeynep Selgur’dan da dinlemek fırsatı bulduk.

Girdiği ülkede gayrimenkul sahibi olmak Luciano Benetton’un merakı.

Daha doğrusu bir yatırım aracı.

Örneğin, Paris Opera Meydanı’ndaki ünlü Cafe de la Paix’nin binası Benetton’a ait.

Benetton’un dünyanın en önemli merkezlerinde binaları var.

İstanbul’da yok.

Zeynep Selgur, bir süreden beri Benetton’a bina aradıklarını ancak henüz istedikleri gibi bir yer bulamadıklarını söylüyor.

Güzelim tarihi binalarımızı yerle bir ettiğimizden geriye kalanlar olağanüstü pahalı.

Bu arada Selgur’dan bir şey daha öğrendik.

Benetton Grubu’nun cirosunun sadece yüzde 35’i giyim sektöründen.

İtalya’da otoyolların üzerindeki "Auto Grill" lokanta zincirlerinin de sahibi olan Benetton ulaşımdan enerjiye çok geniş bir yelpazede faaliyet gösteriyor.

Halen İtalya’nın en zengin ikinci ailesi.

Gerçekten Luciano Benetton parkayla dolaştığı günlerde bugünü tahmin edemezdi.

OECD’nin İstanbul raporu yolda

EKONOMİK Kalkınma ve İşbirliği Örgütü OECD’nin Genel Sekreteri Jose Angel Gurria bugün ve yarın Türkiye’de.

Gurria’nın bugün hem SPK’da, hem İstanbul Belediyesi’nde Başkanı Kadir Topbaş ile randevusu var.

Yarın ise Ankara’da Türkiye raporunu açıklayacak.

OECD’nin İstanbul ile ilgili çalışması 2005 yılının şubat ayında başlamış.

İstanbul Belediyesi, TÜİK (Türkiye İstatistik Kurumu) ve TÜSİAD tarafından da desteklenen "İstanbul Raporu" 2007 yılın ilk aylarında yayınlanacak.

OECD, daha önce Helsinki, Atina, Melbourne, Kopenhag, Viyana, Montreal, Mexico City, Seul, Stockholm gibi şehirler için rapor hazırlamış.

Mesela Atina’ya Olimpiyat öncesi hazırlanan raporun şehrin alt yapısını tamamlamasına yardımcı olmuş.

Peki OECD’nin İstanbul raporunda neler olacak?

Kayıtdışı ekonomi, sağlıksız altyapı ve gecekondulaşma, deprem tehlikesi, ulaşım.

Kısaca İstanbul’un yakasını kurtaramadığı tüm sorunlar ve çözüm önerileri OECD’nin raporunda yer alacak.

BM ve OECD standartlarına göre "mega şehir" olan İstanbul’un hali elbette ki hepimizi üzüyor.

İçinden çıkılmaz trafiğiyle, işsiz ordusuyla, yüzde 70’ı gecekonduda yaşayan halkıyla, çarpık yapılaşmasıyla güzelim İstanbul’umuz hak ettiği yerde değil.

OECD’nin raporu sorunlarımıza çare bulmasını umut ediyorum.
Yazarın Tüm Yazıları