BENITA Ferrero-Waldner Avrupa Komisyonu’nun Dış İlişkiler ve Komşuluk Politikaları komiseri.
Ferrero-Waldner’i, önceki gün Akdeniz-Avrupa işbirliğini sürdüren EuroMed’in İstanbul’daki Bakanlar Konferansı’nda dinledim.
Eski Avusturya Dışişleri Bakanı olan Benita Ferrero-Waldner, başarılı bir politikacı.
"Kadının Toplumdaki Rolünün Güçlendirilmesi" konferansındaki sunumundan sonra birkaç gazeteciyle kendisiyle bir süre sohbet ettik.
Peşinen söylemem gerekir ki, Ferrero-Waldner, Türkiye’nin AB üyeliğine kesinlikle sıcak bakmayanlardan.
Zaten sohbet önerisini de "sadece kadın meselesi" koşuluyla kabul ediyor.
Türkiye’nin üyeliğine dışişleri bakanlığı döneminde karşı çıkmış.
İlerleme Raporu’nun yayınlandığı günlerde "Türkiye üstüne düşeni yapmadı" diye de bir açıklama yapmış.
Dolayısıyla Türkiye’yi sormuyoruz.
Kadın sorunu üzerinde odaklanıyoruz.
Dünkü Hürriyet’te de okudunuz.
Ferrero-Waldner, "aile içi şiddetin" Avrupa’nın da sorunu olduğu söylüyor.
Genellikle üzeri örtbas edilen, konuşulmayan bir sorun.
Bugünlerde İstanbul’da gösterilen Almodovar’ın "Dönüş" filmi de bu sorunun tamamiyle tabu sayılan yanını, "ensest"i konu alıyor örneğin.
Her neyse, Ferrero-Waldner’e dönersek, kadının nasıl güçlenmesi gerektiğini anlatıyor.
Anahtar sözcük "eğitim".
Kadının ekonomik bağımsızlığını kazanması.
"Avrupa’da da kadın sorunlarında alınacak yol uzun. Aile içi şiddetten tutun ücret uçurumuna kadar" diyor.
Özel sektörde erkek ile kadın arasındaki ücret uçurumu yüzde 20 ile 25 arasında dediğine göre.
Ücret eşitsizliğini önleyecek yasalar var ama uygulanmıyor.
"Avrupa’da da kadının zirveye tırmanması çok zor" diyor.
Kendisinden örnek veriyor.
Avusturya başkanlık seçimlerine adaylığını koymuş.
Yüzde 3 gibi küçük bir farkla kaybetmiş.
Bugün çok net bir şekilde "Erkekler başkan olmama izin vermedi" diyor.
Peki ya kadın kotası?
Türkiye’de kadının parlamentoda yüzde 4.4 temsil edilmesine rağmen AKP Hükümeti’nin karşı çıktığı kadın kotası?
Benita Ferrero-Waldner "Kadının kendi bileğinin gücüyle bir yerlere ulaşmasını isterdim ama kota bazı ülkelerde şart" diyor.
İstanbul’da verilmiş bu mesaj anlamlı değil mi?
Kadının durumunu iyileştirmeye yönelik adımlar atıldığını söyleyen kadın ve aileden sorumlu bakan Nimet Çubukçu "kota mesajını" ciddiye alır mı dersiniz?
International Herald Tribune Gazetesi’den İstanbul’da "lüks tüketim" konferansı
BİR süre önce İnternational Herald Tribune Gazetesi’ndeki ilan dikkatimi çekiyor.
Neredeyse yarım sayfa ilan, gazetenin İstanbul’da düzenleyeceği "2006 Moda ve Lüks Tüketim Konferansı"yla ilgili.
Biraz araştırınca 7-8 Aralık tarihlerindeki konferansla ilgili ilginç ayrıntılar karşıma çıktı.
İlki altı yıl önce Paris’in ünlü George V Oteli’nde yapılan konferansı düzenleyen kişi Herald Tribune Gazetesi’nin ünlü moda editörü Suzy Menkes.
İstanbul’da Ritz-Carlton Oteli’nde yapılacak konferansın sponsorları arasında Harvey Nichols’uİstanbul’a getiren Unitim Holding de var.
Peki bu konferans nedeniyle kimler gelecek İstanbul’a?
Suzy Menkes beraberinde gazetenin üst düzey yöneticileriyle geliyor.
Ki bunların arasında ünlü sanat editörü Süren Melikian da var.
Listedeki diğer isimlerden bazıları şöyle:
Ermenegildo Zegna, Rıfat Özbek, Hüseyin Çağlayan, Massimo Ferretti.
Konferansın açılış konuşmasını ise Fransız PPR Grubunun CEO’su François-Henri Pinault yapıyor.
Pinault ailesi Fransa’nın en varlıklı ailelerinden.
Portföyünde, Printemp, Redoute, Fnac, Le Point Dergisi, müzayede evi Christie’s, Gucci’nin yüzde 60’ı var.
Baba François Pinault dünyanın önde gelen modern sanat koleksiyoncularından.
En son sanat koleksiyonu için Venedik’te Agnelli ailesine ait Grassi Sarayı’nı almış.
PPR’ı (Pinault, Printemp, Redoute’un baş harfleri) İstanbul’a gelecek olan 40 yaşlarındaki oğluna devrettikten sonra baba Pinault kerdisini tamamıyla koleksiyonuna adamış durumda.
Herald Tribune gazetesinin bu konferansı 2010 kültür başkentliğine hazırlanan İstanbul için kaçırılmaz bir fırsat.