Alman turist mi yoksa Rus turist mi?

Türk turizmcilerin haklı olarak “Türkiye’nin petrolü” olarak tanımladıkları turizmin nabzını Berlin’de yoklayacağız.

Türkiye standı bu yıl hayli renkli.

Kültür ve Turizm Bakanlığı Tanıtma Genel Müdürü Cumhur Güven Taşbaşı stand gezintisinde bizlere eşlik ediyor.

Bu yıl “Türkiye’nin Şarapları” platformu da Berlin’de görücüye çıkmış.

Almanlar iyi bildiğimiz şarap markalarının dizili olduğu standın önünde tadım için bekliyor.

Yine fuara ilk kez katılmış olan “Simit Sarayı”nın önünde kuyruk luşmuş.

Fırından yeni çıkmış simitler, poğaçalar havada kapışılıyor.

Türk kahvesi,�kuru yemişler de öyle.

Taşbaşı “2000 yılında katıldığımız fuarı hatırlıyorum. O dönemde Bodrum kaymakamıydım.Oturacak yerimiz bile yoktu. Şimdi 3 bin 200 metrekarelik bir alana yayıldık” diyor.

Türkiye’nin bu yıl fuara harcadığı para geçen yılki ile aynı: 2,5 milyon euro.

Berlin caddelerinde,�havaalanından itibaren geçen yıl gibi Türkiye tanıtım reklamlarından geçmiyor.

Geçen yılı 28 milyon turistle kapatan Türkiye’nin 2011 beklentisi bu sayının 30 milyonu aşması.

Kültür ve Turizm Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Özgür Özaslan’ın verilerine göre 2010 yılında Türkiye’ye gelen turistler arasında 4 milyon 380 bin ile rekor Almanlarda.

İspanya’ya giden Alman turist sayısı ise tam 12 milyon.

Türkiye’ye dönersek Özaslan’a göre, Almanların rekorunu Ruslar zorluyor.

Geçen yıl 3 milyon 100 bin olan Rus turist sayısı bu yıl 4 milyonu geçebilir.

Özaslan, geçenlerde Putin’in sağ kolu İgor Seçin’in de katıldığı bir toplantıda bunun gündeme geldiğini ve Seçin’in “Türkiye ile Rusya arasındaki ilişkilerde ana eksen turizm” dediğini aktarıyor.

Berlin’in yolunu tutarken bakanlık yetkililerin ve turizmcilerin azıcık keyfini kaçıracak bir raporu da yanıma alıyorum.

Dünya Ekonomik Forumu’nun “2011 Seyahat ve Turizm Rekabet Raporu”.

DEF bu raporun Türkiye bölümünü Sabancı Üniversitesi’nin desteğiyle hazırlıyor.

Turizm Rekabet Raporu’nda Türkiye’nin dünyadaki yeri 139 ülke arasında 50. sırada.

Geçen yıla göre altı sıra önde.

Avrupa’da ise 29. sırada.

Oysa Dünya Turizm Örgütü’nün verilerine göre Türkiye turizmde 7. sırada geliyor.

DEF’in söz konusu  raporu “sürdürülebilir turizmin” ipuçlarını veriyor.

Diğer ülkelerle kıyaslayarak rekabette zayıf olduğumuz noktaları ortaya koyuyor.

Türkiye’de güvenlik, sağlık, hijyen,ulaşım alt yapısı ve çevre sorunlarına dikkat çekiyor.

“Ülkenin doğal kaynaklarını korumak için daha fazla gayret sarf edilmelidir” diyor.

Tabii Unesco’nun “Dünya Kültür Mirası” ilan ettiği 17 alanı da vurguluyor.

DEF’in web sitesinde ulaşabileceğiniz bu rapor Türkiye’nin turizmde daha sağlam adımlar atmasına destek olacak önemli bilimsel bir çalışma.

Kimsenin keyfi kaçmasın.

Eksiklerimizi tamamlamak bizi bu sektörde daha güçlü kılar.

Sfenksimiz geliyor

KÜLTÜR ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay bu kez Boğazköy Sfenksi’yle ilgili umutlu.

Berlin’de konuşma fırsatını bulduğum Günay’a, 1912 yılında Hattuşa kazılarında ortaya çıkartılıp nedense şimdi Bergama Müzesi’nde sergilenen ünlü sfenksi sordum.

Geçtiğimiz yıldan beri Almanya ile sfenksin iadesiyle ilgili sıkı pazarlıkları sürdüren Günay bu son Berlin ziyaretinde de işin peşini bırakmamış.

Alman Kültür Bakanlığı ve Dışişleri Bakanlığı yetkilileriyle görüşmesinde 1917 yılında restorasyon için Almanya’ya gönderilmiş olup, bir daha yüzünü görmediğimiz ünlü sfenksi yine gündeme getirmiş.

Ertuğrul Günay “Önümüzdeki 18 Nisan tarihinde Alman ve Türk yetkililer İstanbul’da bir araya gelip sfenksi görüşecek. Sfenksin iadesiyle ilgili olumlu karar çıkacak” diyor.

Günay’ın buradaki temaslarında maya yatırdığı bir mesele daha var.

Almanların Türkiye’de sürdürdükleri “arkeolojik�kazılar”.

Türkiye’de yabancıların sürdürmekte olduğu�40 kazı arasında 12’si Almanların sorumluluğunda.

Bunların arasında Troya, Bergama, Göbeklitepe, Hattuşa gibi son derece önemli olanları var.

Ertuğrul Günay, Almanlardan arkeolojik kazılara daha büyük bütçe ayırmalarını, bunları hızlandırmalarını ve kazılarla ilgili yayınladıkları bilimsel raporları Türkçeye de çevirmelerini talep ediyor.

Aksi takdirde bazılarının kazı iznini iptal edeceğini iletiyor.

Anladığım kadarıyla zaten 2 kazı iznini de iptal etmiş durumda.

Irak’a günde 5 bin turist

BERLİN’deki turizm fuarında standları gezerken gözüm Türkiye standıyla aynı bölümde yer alan Irak standına takıldı.

Standın başında iki genç kız.

Biri başörtülü, diğeri değil.

Başörtülü olanı Amina  akıcı bir İngilizcesiyle daha atak davrandığı için sohbet onunla.

Kanada doğumlu ve birkaç yıl önce baba topraklarına Necef’e dönmüş.

Şimdi Al-Rafidain adındaki bir turizm ve seyahat şirketinde çalışıyor.

Irak’ı ziyaret eden turist sayısını merak ediyorum.

Genç kız, turizmin giderek büyüyen bir sektör olduğunu söylüyor ve “Irak’a günde 5 bin turist geliyor” diyor.

Bu rakamları neye göre telaffuz ettiğini bilmiyorum ama kabaca bir hesaba göre bu iki milyona yakın turist demek.

Peki Irak’ta nereleri geziyorlar ?

“Babil kalıntıları, Kuzey Irak, güneydeki dini merkezler” diyor Amina ve “Unutmayın Irak’ta 17 bin kadar arkeolojik kalıntı var” diye ekliyor.

Irak’ın en kıymetli hazinelerinden Babil’in İştar Kapısı’da da Bergama Müzesi’nde.

Amina’dan öğrendiğime göre, Iraklı yetkililer de kendilerine ait olanı Almanlardan geri almak derdine düşmüşler.

Boğaziçi Sfenks’ni biz 1974 yılından beri geri istiyoruz.

Aradan kaç yıl geçmiş…

Iraklılar umudunu yitirmesin derim.

Turizm sektörü TAPDK ile görüşüyor

YÜRÜRLÜĞE girdiğinden beri tartışılmakta olan TAPDK’nın içki yönetmeliği haliyle turizmcileri de yakından ilgilendiriyor.

Yönetmeliğin bugünkü haliyle basit bir örnek:

Turizmci otelinin barına gelen 24 yaşındaki yabancı turiste bira veremeyecek.

Bu arada Ankara ve Antalya’da polisin lokantalara baskını ya da sahilde bira içenlere tutumunu biliyoruz.

Ortada içki yönetmeliği ile ilgili farklı yorumlar ve inanılmaz bir kafa karışıklığı var.

Turizm mevsiminin açılmasına kısa bir süre kala yönetmelikteki bazı noktalara açığa kavuşturmak için Türkiye Otelciler Federasyonu (TÜROFED) Başkanı Ahmet Barut TAPDK yetkilileriyle sürekli temas halinde.

Hafta başında Ankara’da yine bu konuyu görüşen Barut “Yeni yönetmeliğin bugünkü haliyle uygulanması durumunda yaşanacak sıkıntıları TAPDK ile konuşuyoruz. Pozitif gelişmeler bekliyoruz” diyor.