Paylaş
Yakınma nedeni, İSO’nun Türkiye’nin en büyük 500 sanayi kuruluşunu açıklamasıydı.
Baş’a göre, bir zamanlar sanayinin başkenti diye bilenen Adana’da İSO’nun listesine 11 şirketin girmiş olması düşündürücüydü.
Adana yine Baş’a göre “Türkiye’nin işsizlik şampiyonuydu”.
Peki ciddi ekonomik sorunları olan bir şehir, sanata yatırımla ilgilenir mi?
Elbette “ilgilenmez” diyeceksiniz.
Oysa durum pek öyle sandığınız gibi değil.
Bu yıl kasım ayı sonlarında İstanbul’da beşinci çağdaş sanat fuarına hazırlanan “Contemporary İstanbul” önceki gün Adana çıkarmasında beklemediği bir ilgiyle karşılaştı.
Daha önce de yazmıştım.
Direktörlüğünü Dr. Emin Mahir Balcıoğlu’nun yaptığı “Contemporary İstanbul”un önemli bir iddiası var.
SANATA YATIRIM NE KAZANDIRIR
Türkiye’nin her köşesini çağdaş sanatla tanıştırmak.
Yeni koleksiyonerler yaratmak.
“Anadolu Kaplanları” ve benzeri son dönem sermayelere çağdaş sanatta yol göstermek.
Balcıoğlu ve ekibi önceki gün Adana’daydı.
Adanalılar, sanat eleştirmeni Ali Akay, ekonomist Aylin Seçkin ve Sotheby’s Müzayede Evi Türkiye yöneticisi Oya Delahaye’ye “Sanata yatırım ne kazandırır?”, “Nasıl iyi koleksiyoner olunur” gibi sorularını yönlendirdiler.
Balcıoğlu’na göre, Adana’da sanata yatırım için iyi bir potansiyel var.
Aynı görüşü 1997 yılından beri Adana’da Görüntü Sanat Galerisi’yle hizmet veren mimar Yüksel Yıldırım da paylaşıyor.
Adana’nın profesyonel anlamda üç galerisinden birine sahip olan Yıldırım “Birkaç kuşak geriye gittiğinizde Adana’da resim sanatına ilgi fazlaydı. Sanıyorum şimdi yeni kuşak dedelerinin yolunda gitmeye hazır” diyor.
DENİZLİ, KAYSERİ, ANTEP
Dediğine göre, bugün Adana’da hem sanayi, hem tarım sektöründen hatırı sayılır 7-8 koleksiyoner var.
Bir ayakları İstanbul’da olan, Avrupa’yı da iyi tanıyan bu koleksiyonerlerin tercihi yerli sanatçılar.
Hem Balcıoğlu, hem Yıldırım’a göre, Adana’da önümüzdeki dönemde sanata daha çok yatırım yapılacağını göreceğiz.
Bu arada “çağdaş sanat buluşmalarına” önümüzdeki günlerde Bursa ve Ankara’da devam edecek olan “Contemporary İstanbul”un 2011 programında Denizli, Kayseri, Gaziantep gibi şehirler var.
Türkiye’ye ‘Kırsal Yaşamda Kadının Yaratıcılığı’ ödülü
HÜSNÜ Özyeğin Vakfı’nın Kırsal Kalkınma Programı Yöneticisi Nurcan Baysal’ı bu yaz
Bitlis’te tanıdım.
Özyeğin Vakfı’nın kırsal kalkınma projesini uyguladığı Kavar Havzası’nda yaşayanlara nasıl sahip çıktığını gördüm.
Baysal, boşaltılmış köylere “yeni bir yaşam” umuduyla geri dönen kadınların hayata tutunmalarını sağlamıştı.
Onların birer başarılı üreticiye, girişimciye dönüşmelerine destek olmuştu.
Aynı şekilde yörenin çocuklarına da kucak açmıştı.
Hayatlarında hiç bilmedikleri resim, müzik gibi şeylerle tanışmalarını sağlamıştı.
Bilkent Üniversitesi’nde halen uluslararası iktisat dalında doktorasını yapmakta olan genç kadın Türkiye’ye önemli bir ödül kazandırmış durumda.
Dünya Kadınları Zirvesi Vakfı’nın (WWSF) uluslararası “Kırsal Yaşamda Kadının Yaratıcılığı” ödülü bu yıl Baysal’ın.
Merkezi Cenova’da olan bu STK, “kırsalda uyguladığı program sayesinde bir yıl içersinde gözle görülür bir sonuç aldığı” için ödülü Baysal’a vermiş.
Kırsal kalkınmayla ilgili çalışmaları değerlendirilen bu önemli ödülü Türkiye’de ilk kez biri kazanıyor.
Allianoi için yanılmışım
YANILMIŞIM.
Ne Doğa Derneği Başkanı Güven Eken’in kendisini zincirlemesi, ne Ayşe Arman’ın yazıları ne de Tarkan’ın protestosu.
Hiçbiri işe yaramamış.
“Allianoi bundan sonra sulara gömülmez” derken fena yanılmışım.
Zira dün “acil, acil” diye Allinaoi kazı başkanı Dr. Ahmet Yaraş’tan gelen e-postaya göre, antik Roma kaplıcasını kuma gömme işlemi başlamış.
100’den fazla işçi Allianoi’yi ortadan kaldırmak için küreklerine sarılmış.
Allianoi’nin referandum biter bitmez kumun altında bırakılmaya başlanması sizce dikkat çekici değil mi?
Paylaş