Paylaş
Daha çevreci, daha şeffaf, daha güvenilir, insan haklarına daha saygılı olmak için çaba harcıyorlar.
Bu yeni trendin farkına varmak için Amsterdam’daki “Küresel Raporlama Girişimi” Konferansı’na birkaç saatliğine için olsa da uğramak yeterli.
Konferans yukarıda sadece bir kaçını saydığım konularla ilgili gönüllü olarak hesap veren veren şirket temsilcileriyle, danışmanlarla dolu.
Şükür ki, az sayıda olsalar da, dünyanın bugünkü gidişine “dur” demek isteyen,kaynaklarının tüketilmesine karşı çıkan insanlar var.
“Küresel Raporlama Girişimi” Konferansı’na katılan Doğuş Otomotiv ekibiyle Amsterdam’dayız.
Doğuş Otomotiv,aynen Doğuş Holding gibi BM’nin “Küresel İlkeler Sözleşmesi”ne imza atmış.
PERFORMANSINI RAPORLAYACAK
Şimdi eylül ayında “Küresel Raporlama Girişimi”ne rapor sunma hazırlığında.
Yani az kaynak kullanmaktan tutun müşteri memnuniyetine kadar 100’den fazla alanda performansının dökümünü yapacak.
Bizde henüz pek bilinmeyen bir kavram olan Kurumsal Sosyal Sorumluluğu (KSS) ne gerektiriyorsa yerine getirecek.
Aclan Acar “Sürdürülebilirlik kavramı dünya gündeminde birinci madde. Yani dünyanın kaynaklarını en iyi şekilde kullanmak zorundayız” diyor.
Şöyle ilginç bir örnek veriyor:
“Ortalama biir Amerikalının ortalama tüketimini dünyadaki tüm insanlar yapsa yeryüzü kaynaklarının 7,5 katı gerekir”.
İşin özeti şu:
Dünyanın gidişatından sadece bireyler değil şirketler de aynı derecede sorumlu.
Peki Doğuş Otomotiv, üretim yapmadığı halde bu sorumluluğu nasıl paylaşıyor?
MALİYETLERİ DÜŞÜRDÜK
Birinci aşamada maliyetler düşürülüyor zira daha az maliyet daha az kaynak kullanımı anlamında.
Aclan Acar “2008- 2009 yılları arasında işletme giderlerinde 40 milyon lira yani yüzde 26 oranında azalma sağlandı” diyor.
Doğuş Otomotiv’in merkezini Maslak’taki “dik binadan” Gebze’deki “yatay binaya” taşınması birçok alanda tasarrufu beraberinde getirmiş
Çalışma saatleri trafik hesaba katılarak öne çekilmiş.
Şirket “karbon ayak izi” konusunda daha titiz bir tutum içersine girmiş.
“Uçak seyahatlerine daha fazla dikkat ediyoruz. Mümkünse yabancı ortaklarımızla “video konferans” ortamında görüşüyoruz” diye anlatıyor Acar.
Microsotf’un 3 bin dolarlık video sistemi bu işi hallediyormuş.
Doğuş Otomotiv, sattığı 700 binin üzerindeki aracın bakım ve onarımında, bayilerin eğitilmesinde bu yeni “yaşam tarzı” ne gerektiriyorsa yapıyor.
Demek ki, sadece bireyler değil şirketler de “yaşam tarzları”nı değiştirebilirlermiş.
Her şey daha yaşanabilir bir dünya için.
Lüferin neden azaldığını King bizden iyi biliyor
MERVYN King “Küresel Raporlama Girişimi”nin fikir babası ve başkanı.
Kurumsal yönetimin duayeni.
Türkiye’de “Dünyanın Geçici Bekçileri” kitabıyla tanınıyor.
“Hiçbirimiz dünyanın sahibi değiliz. Buranın bekçileriyiz ve geçiciyiz” felsefesini benimsiyor.
Amsterdam’da, Aclan Acar ile birlikte onunla yaptığımız sohbette “Dünyanın kaybedecek bir saniyesi bile yok. Yıllarca doğal sermayemizi yedik. Kaynaklarını sınırsız harcamaya dur demenin vakti geldi geçti” diyor.
Dünya nüfusu 6.5 milyar ve 2045yılına dek 3 milyar daha eklenecek.
Bu nüfusa hangi temiz su kaynağı, hangi deniz, hangi tarım alanı dayanabilir?
Mervyn King “Bugün soru şu: Bireyler olarak ne yapacağız? Şirket yöneticileri, siyasiler, devletler ne yapacak” diyor.
Bazı şirketlerden örnek veriyor.
Google sadece kendi havalandırma sistemi için dev bir güneş santrali inşa etmiş.
Procter and Gamble Şirketi de bir rüzg^ar santralinin yapımına girişmiş.
Danimarka ise örnek devletlerden biri.
Ülkenin önde gelen şirketlerine “Küresel Raporlama Girişimi”ne kurumsal sorumluluklarıyla ilgili rapor sunmayı mecburi kılmış.
King “Yaşam tarzlarımızı, düşünce tarzımızı değiştirmek zorundayız yoksa yeryüzü elden gidecek” diyor.
“ İnanmıyorsanız Karadeniz’i google’layın. Denizin yüzeyindeki
Karadeniz’den Marmara’ya gelen lüferin neden azaldığını King bizden iyi biliyor.
Yoksa Çin ve Hindistan işçi haklarında bizden ileri mi?
BU “Kurumsal Sosyal Sorumluluk” meselesinin insan haklarıyla bağlantısı Türkiye’de pek konuşulmuyor ama dünyada pek çok ülke bu konuda epeyi yol almış.
Amsterdam’daki konferansta elime geçen BM İnsan Hakları Konseyi’nin raporunda gözüme çarptı.
Çin kendi kamu kuruluşlarına işçi haklarıyla ilgili raporlama yapmalarını tavsiye etmiş.
Hindistan Hükümeti, işçi haklarının korunması, insan haklarına saygı gösterilmesi için şirketlere yol göstermeyi üstlenmiş.
İsveç ve Hollanda aynı şekilde kamu kuruluşlarından bir insan hakları politikası talep ediyor.
Bunlar bizim Türkiye’de pek bilmediğimiz konular.
Ama bakın King ile sohbette ne diyor?
“Bazı devletlerden şik^ayet edildiğini duyuyorum. Kimse şik^ayet etmesin, herkes hak ettiği devletler tarafından yönetiliyor”.
Türkiye’nin yenilikçi yaklaşımı
KÜRESEL İlkeler Sözleşmesi’nin Türkiye’deki temsilcisi ARGE Danışmanlık Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Yılmaz Argüden.
Argüden, 170 ülkede üye sayısı 8 bini bulan Küresel İlkeler Sözleşmesi’ne yeni üye için Türkiye’nin yenilikçi bir yol izlediğini belirtiyor.
Sözleşmeye “sektörel” bazda üye kazandırılıyor.
Örneğin Doğuş Otomotiv ile birlikte Küresel İlkeler Sözleşmesi’ne Ford ve Renault da imza atmış sözleşmeye.
Geçen hafta ise 33 ilaç şirketi sözleşmeyi imzalamış.
Argüden “Tüm dünyada 10 yılda 84 şirket sözleşmeye imza atarken Türkiye’de bir kerede 33 şirket sözleşmeyi imzaladı” diyor.
Argüden bu yıl 24-25 Haziran tarihlerinde New York’ta Küresel İlkeler Sözleşmesi’nin 10. yılı konferansında Türkiye’nin bu yenilikçi yaklaşımın anlatacak.
Paylaş