AB'nin kapısı Türkiye'ye açık

Görünen o ki futbol ve Pamukbank olayı bugünkü Avrupa Birliği Sevilla Zirvesi'ni iyice arka plana itti.

Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer ile Dışişleri Bakanı İsmail Cem'in katılacağı toplantıda, tam üyelik müzakereleri için bir tarih verilmesi umut ediliyordu.

Tarih başka bir bahara kaldı.

AB Dönem Başkanı İspanya'nın AB işlerinden sorumlu Bakanı Ramon de Miguel, Mesut Yılmaz'a ‘‘önce ev ödevinizi tamamlayın’’ dedi.

Çünkü Türkiye'nin Sevilla'ya idam ve ana dil eğitimiyle ilgili somut kararlarla gelmesi bekleniyordu.

Olmadı.

İşte tam zirve öncesi dün, Fransa'nın Ankara'daki Ticari Ataşesi Pierre Mourlevat'yı, Türk Fransız Ticaret Derneği tarafından Feriye Lokantası'nda düzenlenen öğle yemeğinde dinleme fırsatını bulduk.

Mourlevat, Türkiye ile AB arasındaki dikenli meselelere değiniyor.

Yemeğe katılan, çoğu Fransız işadamlarına, üyeliğe adaylık yolunda, esasında bir yol gösterici durumunda olması gereken Gümrük Birliği'nin bazı kesimlerde neden rahatsızlık yarattığını anlatıyor.

Türkiye'nin haklı olduğu noktaları tek, tek sayıyor.

Davetlilere bir de Fransız Ekonomi ve Sanayi Bakanlığı'nın aday ülkelerle ilgili hazırlamış olduğu raporun, Türkiye özel sayısını dağıtıyor.

Raporda ilginç tespitler var.

Mesela, Türkiye'de 8 milyonluk orta sınıfın Avrupa'nın orta sınıfıyla aynı yaşam düzeyinde olduğu bunlardan biri. www.dree.org/elargissement adresinden fransızca olarak temin edilebilecek raporun girişinde ise şöyle bir cümle dikkatimi çekiyor: ‘‘AB ile Gümrük Birliği anlaşmasını imzalayan tek ülke olan Türkiye büyük bir olasılıkla birliğe en son üye olacak ülke...’’

Yani Avrupa, raporlarına not düşerek günün birinde, öyle ya da böyle Türkiye'nin üyeliğini kabul etmiş görünüyor.

Türkiye İhracatçılar Meclisi'nin yayın organı TurkishTime'ın haziran sayısın demeç veren AB Komisyonu Ticaret Komiseri Pascal Lamy de üyeliğe yeşil ışık yakanlardan. Bakın ne diyor:

‘‘AB'nin Türkiye'ye kapısı açıktır. Ancak Türkiye’nin toplumu ve politik kurumlarıyla AB'nin ana çizgisine entegrasyonun temel bir görev olduğunu garanti etmesi gerekiyor.’’

Sizi istemeyen biriyle evlenemezsiniz

YİNE Turkishtime'ta bu kez Türkiye'deki AB karşıtlarının ekmeğine tereyağ sürecek bir görüş var.

Görüşün sahibi dünyanın en ünlü iktisatçı ve fütürologlarından Profesör Lester Thurow.

Ata Yatırım'ın danışmanı olarak son zamanlarda Türkiye'deki gelişmeleri yakından izleyen Lester Thurow, kendisini MİT Üniversitesi'nde ziyaret eden Aygül Özkaragöz'e şöyle diyor:

‘‘Bir Avrupalı gibi konuşsanız da, Avrupalılar sizi hiçbir zaman aralarına alamayacak. Türkiye Avrupalılara ‘‘Bize yapmamız gereken onbeş şeyi ve bizi değerlendireceğiniz kriterleri söyleyin.. Sizce ölüm cezası ne zaman uygulanmamış olur, bunun anlamı nedir’’ demeli.

O zaman göreceksiniz ki size birşey söylemeyecekler.

Sizi istemeyen biriyle evlenemezsiniz...’’

Peki ‘‘Kapitalizmin Geleceği’’ kitabının yazarı Lester Thurow, Türkiye için ne öneriyor?

‘‘Türkiye mevcut kalkınma stratejisini değiştirmek zorundadır’’ diyor.

Profesör Thurow, kalkınmaya örnek olarak Çin, İrlanda modellerini gösteriyor.

Türkiye için en önemlisinin rekabet avantajlarını teşhis etmenin olduğunu söylüyor.

İkinci önemli nokta Türkiye'nin kendisine hedef belirlemesi: Kişi başına gelirini, Avrupa'nın en fakir ülkesi Portekiz seviyesine mi, yoksa Almanya'nın seviyesine mi çıkarmak istiyor.

Profesör Thurow'un söyledikleri iyi güzel de, starateji, hedef belirleme gibi işleri kimler yapacak?

Yüzen Obelisk'ten Dice Kayek'e

BORUSAN Oto'nun İstinye'deki show room modern bir mimari harikası.

Mimari projesinde Profesör Metin Hepgüler'in de katkısı olduğu binanın hemen girişinde ‘‘teknoart’’ felsefesini temsil eden dev bir heykel var.

Heykel, su üzerinde serbestçe hareket edebilen bir kürenin üstüne yerleştirilmiş bir prizma.

Dinamik, yaşayan bir heykel.

Su ve rüzgarla hareket ediyor.

Heykeltraş Karl Schlamminger yapıtına ''Yüzen Obelisk'' adını takmış.

‘‘Yüzen Obelisk’’i geçtikten sonra girdiğiniz bina ise cam ile metalin benzersiz bir birleşimi.

Show Room'un açıldığı gece, çatı katında izlediğimiz Dice Kayek defilesi bu modern mimariyle bütünleşen bir estetikte.

İlk kez Türkiye'de defile düzenleyen Dice Kayek'in çizgileri show room'un çizgileri gibi yalın ve modern.

Siyahın hakim olduğu kıyafetleri sunan yirmi mankenden 15'i Fransız, beşi Türk.

Bu arada defileyle ilgili o gece kulağıma çalınan küçük bir dedikoduyu aktarıyorum. Ünlü manken Eva Herzigova'nin defileye çağrılması planlanıyormuş ancak Dice Kayek Modaevi ‘‘Bizim kreasyonları gölgede bırakır’’ gerekçesiyle karşı çıkınca Eva'nın gelmesi suya düşmüş.
Yazarın Tüm Yazıları