AB dünyaya açılmak mı kapanmak mı

BERLİN’de önceki gün AB’nin 50’nci yıldönümü kutlandı.

Türkiye’nin davetli olmadığı tören sonrası okunan Berlin Deklarasyonu’na Fransızların baskısıyla "genişleme" sözcüğü girmemiş.

Berlin töreninden hemen sonra Fransız Televizyonu’na çıkan İçişleri Bakanı Sarkozy üstüne basa basa "Türkiye’yi Avrupa Birliği’nde istemiyorum" diyor.

Fransa istemiyor, Almanya da öyle.

İtalya Başbakanı Prodi en aklı başında sözleri söylüyor: "Avrupa’nın gelişmesi ülke sayısıyla ya da ülke boyutuyla ilgili değil. Motivasyon ve tarihle ilgili."

Ünlü İrlandalı şarkıcı Bono’nun da 50’nci yıldönümüyle ilgili söyleyecek bir çift sözü var:

"İrlanda AB’ye girmeden önce Atlantik’te kaybolmuş bir kaya parçasıydı. Bugün Avrupa’nın en dinamik ülkesi. Bundan sonra Avrupa’yı inşa etmek dünyaya açılmaktır."

Avrupa içine Türkiye’yi almadan asla dilediği çapta bir global oyuncu olamayacak.

Bono bunu görüyor.

Merkel ve Sarkozy görmüyor.

Hintlilerin içtiği temiz suya İstanbul’dan onay

5’inci Dünya Su Forumu 22 Mart 2009’da İstanbul’da.

Dünya Su Konseyi tarafından her üç yılda bir yapılan su forumunun sonuncusu Meksika’daydı.

İstanbul’daki su forumunu hazırlayan DSİ (Devlet Su İşleri) forum deneyimlerinden yararlanmak amacıyla Meksikalı yetkilileri Türkiye’ye davet etmiş.

Geçenlerde Meksika Ulusal Su Komisyonu Başkanı Jose Luis Luege ile sohbet imkanı bulduk.

Meksika’da 2006 yılının mart ayında düzenlenen su forumuna 27 bin kişi katılmış,

İstanbul’a 15 bin ila 20 bin arasında bir katılım bekleniyor.

Luege "Türkiye’nin su açısından zengin bir ülke olduğunu düşünüyoruz" diyor.

Kar depolayan yüksek dağlar, akarsular açısından zengin olduğumuza göre Luege haklı.

Ama diğer yanda sürekli "susuzluk" çeken bir ülke değil miyiz?

Özellikle de bu yaz "susuz günler" tehdidiyle karşı karşıya değil miyiz?

Bu işte bir tuhaflık yok mu?

Hem zenginiz, hem yoksul.

Yaman çelişki.

Suyun yüzde 75’inin kullanıldığı tarımda bilinçsiz tüketim "varlık içinde yokluk" çekmemizin temel nedenlerinden biri.

İşte bu noktada 2009 yılında İstanbul’da yapılacak Su Forumu bizim için iyi bir fırsat.

Luege’nin söylediğine göre, Meksika kendi düzenlediği forumdan iyi dersler çıkartmış.

Tarımda suyu daha verimli kullanmayı, akarsuların su kalitesini iyileştirmeyi öğrenmiş.

Türkiye’nin de düzenleyeceği forumdan çıkartacağı dersler olacaktır mutaka.

Yeter ki bu önemli foruma iyi hazırlanalım.

DSİ Başkanı Veysel Eroğlu’nun bu konuda hayli iddialı olduğunu okudum.

Eroğlu, "Çok iyi hazırlanıyoruz. Dünya Su Forumu bundan böyle İstanbul öncesi ve İstanbul sonrası diye anılacak" demiş.

Umarım öyle olur.

15 DAKİKADA BİR KİŞİ

"Susuzluk", "Demokles’in Kılıcı"
gibi başımızın üzerinde sallanırken geçenlerde Fransız Le Monde Gazetesi’nde suyla ilgili bir haberi okurken gözüme Marmara Üniversitesi ilişti.

Dünyada sağlıksız sudan her 15 dakikada bir kişi ölüyormuş.

Dolayısıyla şimdilerde suyu arıtma teknikleri hayli revaçta.

Su arıtmanın değişik yöntemleri var.

Bunlardan bir tanesi de güneş enerjisini kullanmak.

Bu yöntemi kullanmak için oldukça basit bir alet geliştiren Hollandalı Nedap Şirketi Marmara Üniversitesi’nden onay almış.

Üniversiteye göre Nedap Şirketi’nin aleti yüzde 99 oranında etkin.

Hollandalı şirketin geliştirdiği, bir Türk üniversitesinin değerlendirip, onayladığı alet yaklaşık bir buçuk yıldan beri Hindistan’da Panjkosi köyünde kullanılıyor.

Hintli köylüler mikroptan, bakteriden arındırılmış su içiyor.
Yazarın Tüm Yazıları