Paylaş
Sönmez, Cenevre’de geçirdiği 3 yıldan sonra tekrar Silikon Vadi’ye dönüyor.
DEF’in burada kuracağı “4. Sanayi Devrimi Merkezi”nin başına geçiyor.
Davos’un son günü yine Sönmez ile buluştuk.
Söze girer girmez “4.Sanayi Devrimi’nde her şey çok hızlı gelişiyor. Geçen yıl bilim kurgu olan teknolojiler bu yıl gerçek hayatta endüstriyi etkileyen teknolojiler oldu” diyor.
Yapay Zekâ örneğini veriyor.
“Bu kavram baş döndürücü bir hızla gelişti. Bir yılda sağlık, bankacılık sektörlerinde kullanılır hale geldi. Google Yapay Zekâ kullanarak enerji tüketimini yüzde 30 azaltmayı başardı” diye konuşuyor.
Yapay Zekâ’nın geçtiğimiz aylarda Çinlilerin ünlü Go oyununda dünya şampiyonunu 5 kez yendiğini hatırlatarak “Artık insan zekâsının önüne geçti” diyor Sönmez.
Kanserden trafiğe pek çok soruna çözüm geliştirebilecek Yapay Zekâ’nın önemini henüz siyasiler kavrayamıyormuş.
DEF’in San Francisco’da açacağı 70 kişilik merkezin öncelikli 3 amacı var.
İş dünyası, sivil toplum örgütleri, üniversitelerle iş birliğiyle toplumların bu yeni teknolojilere adapte olmalarını sağlamak.
Devrimin olumsuz etkilerini en aza indirmek.
Siyasilere bunun önemini anlatmak
Sönmez, “Hükümetler nezdinde yeni teknolojilerin yasal düzenlemelerini de çalışacağız. Eğitim amaçlı projeler hazırlayacağız. Zira 4.Sanayi Devrimi’ne hazır eleman yok” diyor.
DEF ile bu konuda çalışacak 27 üniversitesi arasında Türk üniversitesinin olmadığını öğrendim.
Sönmez, önde gelen bir üniversitemize teklif götürmüş ancak olumsuz yanıt almış.
Halbuki söz konusu üniversite öneriyi kabul etseydi 4.Sanayi Devrimi’ni kenarından köşesinden daha hızlı yakalamak fırsatımız olurdu.
Geçmiş olsun.
AKDİŞ ÇİFTİ YAPAY DERİNİN ÖNCÜLERİNDEN
DAVOS’ta değerli iki bilim insanımızın yaşadığını daha önce de yazmıştım.
Cezmi Akdiş, Davos’taki İsviçre Alerji ve Astım Araştırma Enstitüsü’nün direktörü, Zürih Üniversitesi’nde ordinaryüs profesör ve İsviçre Bilim Akademisi Senato üyesi.
Eşi Mübeccel Akdiş ise en çok atıfta bulunulan bilim kadınlarımız arasında.
Halen, Stanford Üniversitesi’nden aldığı destekle hastalığa karşı direncin nasıl kırıldığını araştırıyor.
Akdiş çifti 22 yıldan beri enstitüde bağışıklık bilimi üzerine araştırma yapıyor.
Cezmi Akdiş, buluşmamızda diyor ki:
“Bu yeni devrimin hızını, büyüklüğünü algılamak oldukça güç. Ancak ülkelerin, kurumların bu hızlı teknolojik gelişmeye adapte olmaktan başka çareleri yok”.
Başında olduğu enstitünün yeni teknolojilere nasıl adapte olduğunu sordum.
Başlangıcından beri 4.Sanayi Devrimi’nin parçası olduklarını belirten Akdiş, anlatıyor:
“Bizim enstitü biyoloteknolojideki buluşlarıyla birçok alanda öncülük etti. Örneğin 1999 yılında ilk kez fonksiyonel, üç boyutlu yapay deri ürettik. Bunun üzerinde hastalıklar geliştirdik ve bu modeli hastanelerde yanıklarda kullanılan yapay derinin geliştirilmesinin yolunu açtı”.
1996 yılında geliştirdikleri insan hücrelerinde tolerans modelleri ise kanser, organ nakli, alerji, astım gibi hastalıkların mekanizmasının anlaşılmasında ve yeni ilaçlar geliştirilmesinde rol oynamış.
Halen 30’un üzerinde “büyük veri”ye (big data) dayanan araştırma projesinin yürütüldüğü enstitü, büyük veri analizinde ve biyoinformatik (biyolojik bilginin bilgisayar yardımıyla incelenmesi ve işlenmesi) alanında ileri bir seviyede.
“Büyük veri” projelerinin özellikle bireysel tıp alanına odaklandığını belirten Akdiş, yapay zekâ sayesinde tıpta önemli gelişmelerin eşiğinde olduğumuza inanıyor.
Paylaş