ZAMAN su gibi. Akıp gidiyor, tutamıyorsunuz resmen! Günler haftalar neyse, artık aylarda ışık hızıyla geçiyor ve bir mevsimden diğerine koşar adım ilerliyoruz. Haftaya okullar açılıyor! Hay allahım, daha yeni yaz geldi telaşına girmemiş miydik biz?
20 Eylül’de 2010-2011 öğretim yılı resmen başlıyor. Bazı okullar da bu pazartesi açılacak. Ali bir hafta daha yaramazlığa devam edecek ama, Oğul pazartesi günü, sabah 07:00’de kalkıp okulun yolunu tutacak. Hemen arkasından da ödev yetiştirme telaşı, sınav heyecanı... İşten güçten bunalınca, ah nerede o okul günleri diyorum. Bana okul yıllarına dönme şansı verseler, valla hiç düşünmem, direk liseye dönmek isterim. O zamanlardaki arkadaşlıklar, dostluklar unutulur mu? Duvarın üzerine oturup bıkmadan usanmadan saatlerce konuşmalar... Okuldan kaçıp kaçıp sinemaya gitmeler... 5-6 kişi toplanıp ders çalışmalar... Hepsi çok güzeldi.
Liseli gençlerin moda muhabbeti
Bir de bakıyorum şimdiki gençler bizim gibi değil! Konuştukları şeylerden giydiklerine kadar bambaşkalar! Marka nedir pek bilmezdik. Bizim için en büyük lüks baklava desenli Burlington marka çoraplardan almaktı. Lacivert-gri olanı pek meşhurdu. Dizimize kadar çeker, okulun en havalı kızı olduğumuzu zannederdik. Tabii yeri gelmişken, Timberland, Lumberjack ve Sebago ayakkabıları da unutmamak lazım. Lacivert sebago, ama mutlaka beyaz bağcıklı olacak! Ama şimdi her şey var. Gençlerin hepsinde bilgisayar, internet ellerinin altında... Bir de okul modası var tabii! Kızlara bakıyorum da, benim arkadaşlarımda öyle elbiseler, çantalar yok. Düşününce, anne olmak çok büyük keyif ama erkek annesi olmakla, kız annesi olmanın da farkı var. Kızlarda çeşitlilik bol. Elbisesinden botuna, kolyesinden saç tokasına... Say say bitmez.
Kurala uygun ama “trendy”
Hemen size geçen gün yaşadığım bir olayı anlatayım! Arkadaşlarımla yemek yiyorum, yan masada iki kız. Nasıl şekerler görseniz. Bıcır bıcır konuşuyorlar. Duyduklarımdan anladığım kadarı ile lise sondalar. Yani okulun en büyükleri! Bu yıl okulda ne moda olacak onlardan bahsediyorlar! Efendim hemen aktarıyorum, bu yıl Converse giymek out, babet giymek in! Babet giydiklerinde kendileri daha şık hissediyorlarmış! Bu kış da UGG’ların yün örgülü olanları pek revaçtaymış! Hayır bir de, okul uniformasını da modaya uyduruyorlar. Diyelim ki, ekoseli diz boyu etek, beyaz gömlek ve lacivert yelek giymek mecburiyetindeler. Ne yapıp edip bu zorunluluğu da kendi zevklerine göre şekillendiriyorlar. Etekler bir anda mini oluyor, Zara’dan, Mango’dan lacivert ama mutlaka kenarında köşesinde bir numarası olan yelek alıyorlar, Koton’dan da kolları kalın manşetli beyaz bir gömlek! Buyrun size trendy ama okulun belirlediği kuralların dışına çıkmayan bir kıyafet!
Kolej modacıya da ilham oluyor
Eskiden böyle şeyler yoktu tabii, ben de bizim oğlanlardan öğreniyorum. Moda da online oldu. Internetten ne moda, trend nedir hem takip ediyorlar hem de sipariş veriyorlar. Bu aralar bütün gençler trendyol.com, markafoni.com, limango.com, gilt.com gibi sitelerin başından ayrılmıyor. E bu aralar gençlerin favorisi “Küçük Sırlar” dizisinde de görüyoruz liseli kızların giydiklerini, taktıklarını! Bu arada, kolej modası deyip geçmeyin, modacılara da ilham kaynağı oluyor. Geçen sene Fergie’nin konserinde giydiklerini hatırlayanlar olacaktır. Ekose etek, baklavalı çorap! Tabii bu kadar bakıma ve kılık kıyafete harcanan para da cabası. Aileler, çocukları kimselerden geri kalmasın diye ellerinden geleni yapıyorlar. Peki gençler ne yapıyor? Biraz da olsa takdir ediyorlar mı acaba ailelerini? Ben yine de bu işin dozunun kaçtığını düşünüyorum. Tazecik gençlerin daha sade, yaşına daha uygun giyinmeleri gerektiğini düşünüyorum. Haksız mıyım ama?
Uh ah dev adam 12 Dev Adam!
ALİ tutturdu, anne gidelim, anne gidelim! Hayır ben de gitmeyi çok istiyorum ama bunca koşturmaca arasında, akşamları eve gidip dinlenmek, biraz da kendime vakit ayırmak istiyorum. Dedim “Gamze yürü, 12 Dev Adam seni bekliyor!” Ana oğul girdik Ankara Arena’dan içeri... Yeri gelmişken, Ankara’nın yeni spor salonu tek kelime ile muhteşem olmuş! Avrupa standartlarında harika bir salon! Kapasitesi 13 bin kişiymiş ve sanırım o gün 10 bin kişi, Türkiye A Milli Erkek Basketbol takımımızı desteklemek için oradaydı. Her yerde bayraklar, flamalar! Daha maç başlamadan herkese kırmızı-beyaz tshirt ve şapkalar dağıtıldı. Hep bir ağızdan “On iki dev adam” şarkısı eşliğinde milliler sahne aldı. Sahne aldı diyorum çünkü bana göre tam bir şovdu! Bizimkiler tarihi bir fark yaratarak C Grubu’ndaki son maçını, 87-40 kazandı ve grup birincisi olarak 2. tura yükseldi. Çarşamba akşamı da Slovenler’i ezip geçen 12 muhteşem adam, bu akşam yarı finalde Sırbistan’ın karşısına çıkıyor! 21.30’da hepimizin yüreği onlarla atacak. Haydi devler, size inancımız sonsuz. Bir kez daha göğsümüzü kabartın, adımızı dünyada bir kez daha yankılatın! Haftaya görüşünceye kadar sağlıcakla, afiyetle kalın!