Yazı kitaplar için ayırdım

BU yaz ne yaptın diye sorsanız, cevabım şu olurdu; bol bol kitap okudum! Evet, uzun zamandır ayıramadığım kadar çok vakti bu yaz kitaplara ayırabildim sonunda... Kısa kısa da olsa tatillerde hem bedenen hem de kitaplarım sayesinde ruhen dinlendim nihayet!

Aynaya ne zaman baktınız?

Ne zamandır Aykut Oğut’un isimsiz kitabını kitabevlerinde görüyordum. Mutlaka rastlamışsınızdır, kapağında yalnızca bir ayna var... Ne değişik ve ne yaratıcı bir fikir diyordum kendi kendime... Geçen hafta aldım ve inanır mısınız bir solukta okudum. Aslen tiyatrocu Aykut Oğut’u “Evrenden torpilim var” kitabı ile tanıdım ve anlatım dilini çok sevdim. Bu kitabında da aynı şey oldu, aldım, elimden bırakamadan okudum ve kısa sürede de bitirdim! Aykut Oğut diyor ki:
“Siz neyseniz, düşünceniz neyse, olumlu ya da olumsuz evren onu ayna gibi size geri yansıtır! Karşıyım dediğiniz şey hep sizin başınıza gelir... Kanserle savaş dernekleri kanseri çağırır, onun için bu tip yerleri sağlıklı yaşam merkezlerine dönüştürmek gerekir. Sigarayı bırakma taktikleri, sağlıklı nefes alma tekniklerine dönüşmedikçe, kilo sorunumdan nasıl kurtulurum, ideal kiloma nasıl ulaşırım fikrine dönüşmedikçe, bu sorunlar devam edecektir...”
Aslında kitap diyor ki:
“Vizyonunuzda çözüm yerine sorun varsa, siz o sorundan hiçbir zaman kurtulamazsınız.”
Son dönemde popüler olan pozitif düşünceye dair ilginç saptamaları var Aykut Oğut’un... Ben çok etkilendim. Yalnızca kendimizi aynada görmemiz yeterli olmuyor, iç dünyamıza da ayna tutmak gerekiyor bazen. Bence kendimizi tanımamız, kendimizle yüzleşmemiz için bu kitap iyi bir fırsat.

Sizin Nazım’ınız hangisi?

Bugün pazar
Bugün beni ilk defa güneşe çıkardılar.
Ve ben ömrümde ilk defa gökyüzünün bu kadar benden uzak,
Bu kadar mavi,
Bu kadar geniş olduğuna şaşarak kımıldamadan durdum.....
Bahtiyarım.
İşte bu dizelerin sahibi Nazım Hikmet...
Bugün sağ görüşlü ya da sol görüşlü olsun farketmez, 7’den 70’e herkesin kabul ettiği bir gerçek var ki, o da Nazım Hikmet’in Türk hatta dünya şiirinin en önemli isimlerinden biri olduğu!
Ortaokul ve lise yıllarımda, korkarak sıranın altında, gizli gizli okuduğum, şiirleri ile beni çok etkileyen Nazım’ı aslında tanımadığımı bu kitapla anladım. Hıfzı Topuz’un “Hava Kurşun Gibi Ağır” romanından bahsediyorum.
Yaz başında aldım kitabı. Yeni okuyabildim. Çok da iyi etmişim, yoğun iş temposu sırasında okusaymışım, tadını alamazmışım belki de. Nazım’ı, komünistliği, cezaevi anıları ile biliriz hepimiz. Tabii benim gibi romantikler için de büyük etkisi vardır Piraye’ye yazdığı aşk dolu mektuplarının. Çok severim Nazım Hikmet’i, bazı şiirlerini ezbere bilirim. Hatta dost-arkadaş ortamlarında büyük bir gurur ile okurum, eğer zamanı ve yeri gelmişse.
Meğer hepsi boşmuş! Gerçek Nazım’ı bu kitabı okuyunca tanıdım. 1920’lerde genç bir şair olan Nazım’ın Kurtuluş Savaşı’nda orduya katılmak, Mustafa Kemal’in yanında yer almak için Anadolu’ya gemi ile kaçış hikayesini yeni öğrendim. Kitapta beni en etkileyen olaylardan biri de şöyle; Mustafa Kemal, Nazım’ın şiirlerini duyduktan sonra kendisini tanımak ister. Geceyarısı emir subayı, Nazım’ın evine gider ve Nazım’ı uyandırarak, Cumhurbaşkanı’nın huzuruna davet eder. Nazım önce şaşırır ama tepkisi sert olur:
“Reis-i Cumhur hazretlerine selam söyleyin. Ben Denizkızı Eftalya değilim” der. Atatürk’ün tepkisi ise “Aferin çocuğa, şair dediğin böyle olur” şeklindedir.
Hangimiz bu hikayelerden haberdardık ki? Işte bu yüzden bu kitap benim kütüphanemdeki en iyiler arasında yerini aldı. İstanbul’un işgali ile başlayan Cumhuriyet’in ilk yılları ve yaşam koşullarını anlamak ve büyük şair ile yeniden tanışmak için mutlaka bu kitabı okuyun.
Yazarın Tüm Yazıları