Geçtiğimiz hafta, Cumartesi günü çok ani bir kararla, 2 saat içinde gidiş dönüş biletlerimi de organize ederek Amerika’ya uçtum.
Nasıl giderim, ne yaparım derken kendimi Istanbul-New York uçağında buldum! Ve aynı gün Amerika saatine göre 15:00 sularında New York havasını çekiyordum içime derin derin! Gidiş sebebim bir iş görüşmesiydi ama iki gün süren toplantılardan fırsat buldukça şehrin güzelliğine, ışıl ışıl yeni yıl süslemelerine ve insanların inanılmaz bir hızla günü nasıl değerlendirdiklerine bir kez daha şahit oldum. Frank Sinatra’nın söylediği gibi, bu şehir hiç uyumuyor! Christmas öncesi size o caddeleri, sokakları anlatamam. Her yer cıvıl cıvıl... Insanlarda bir çoşku, sokaklar kalabalık. Herkes sevdiklerine, yakınlarına hediye alma peşinde! Aslında bu sene ekonomik krizin de etkisiyle süslemeler daha öncekilere göre biraz sönük olsa da yine de tüm şehir ışıl ışıldı. New York’un enerjisi hiç bitmeyecek galiba. Ne yazık ki yalnızca iki gün kalabildim ama ne yapıp edip, Bergdorf Goodman’a uğradım tabii. Size hemen bir New York dedikodusu vereyim, müthiş bir Tom Ford çılgınlığı var insanlarda. O gün kısa uğradım ama Tom Ford’un yeni parfümü Jasmin Rouge için kurulan standın önünde neredeyse kuyruk vardı diyebilirim! Bu arada bazı markalar, ilkbahar yaz koleksiyonlarını çıkarmışlardı bile. Şimdiden belli ki sarı yeni sezonun en moda rengi olacak. Benim uçağa bindiğim 21 Aralık gunü Macy’s mağazası gece hiç kapanmadan satışlarına devam edecekti. Düşünsenize gece saat 03:00’da alışveriş yapıyorsunuz. Alışveriş çılgınlığının iyice arttığı Amerika’da çok akıllı ve bir o kadar da eğlenceli bir fikir tabii! Perşembe öğleden sonra geç bir saatte Ankara’daydım. Aynı gün akşam MAG Dergisi’nin düzenlediği yılbaşı davetine katılmayı çok istiyordum. Hatta uçakta, kaçta inerim, nasıl giderim diye planlar bile yapmıştım ama ne yazık ki, uçakta ayaklarım davul gibi şiştiği için hiçbir ayakkabıya giremedim. Bir de üzerine kadınlarda uzun elbise, erkeklerde smokin zorunluluğu olan bu davete, aktarmalar ile 15 saat süren yolculuk sonrasında bakımsız,özensiz gitmek olmazdı. Sonradan dostlarımdan duydum ki çok eğlenceli bir davet olmuş... Sevgili Beril-Can Çavuşoğlu kardesler ve Alper Kendirli’nin ellerine sağlık!
Tony Bennet ve müthiş düetleri...
Tam döneceğim gün, nefis bir CD aldım New York’tan: Tony Bennet Duets II. Tony Bennet’in 17 harika ses ile birlikte seslendirdiği bu albümde kimler yok ki... Andres Bocelli, John Mayer... Düetleri zaten çok severim. Ayrı bir keyiftir dinlemesi... Bu albümde de, hem gençlik yıllarıma gittim hem de bu şarkıları tekrar hatırlayrak heyecanlandım. Albümde en çok, bu sene kaybettiğimiz Amy Winehouse ile Body and Soul, Mariah Carey ile When Do the Bells Ring for Me şarkılarını sevdim. Kısacası, dönüş yolculuğum da ayrı bir keyif oldu. Uzun uçak yolculuğum minik bir müzik ziyafetine döndü.
Yeni yıl için hediye zamanı
Bugün öğlene dogru alışverişe çıkıp sevdiklerime minik hediyeler almayı planlıyorum. Bir arkadasım ben Amerika’dayken bana bir eldiven yollmış, bayıldım. Ama eldivenden çok içine konduğu bez hediye torbasına. BOBO marka rengarenk farklı desenlerdeki hediye torbalari Karum Durance ve Kenedy caddesindeki gift&gourmet mağazalarında satılıyormuş. Fiyatları da çok makulmuş. Düşündüm de hediyenin maddi değerinden çok nasil sunulduğu pek çoğumuz için çok daha önemli. Bu bez hediye torbaları içine konan bir kitaba, CDye, minicik bir kurabiyeye değer ve sıcaklık katacak cinsten...