NE haftaydı ama! Geçen hafta, fırtına gibi derler ya, aynen öyle geçti benim için. Bir-iki günlük İstanbul seyahati, resmi toplantılar,davetler, açılışlar derken, ne siz sorun, ne ben söyleyeyim geçen haftaki koşuşturmamı.
Bu yoğunluk içinde geçen pazar akşamı öyle bir konsere gittim ki, etkisi hala üzerimde. İnönü Vakfı ve Anadolu Çağdaş Eğitim Vakfı işbirliği ile Swissotel’de burslu öğrenciler yararına düzenlenen “3 Soprano Konseri”nden bahsediyorum. Her zaman olduğu gibi Garanti Bankası üzerine düşeni yapıp, sponsor olmuş geceye.
Sopranolardan Hacı Arif Bey
Birbirinden şık ve güzel 3 genç hanımdan My Fair Lady’den tutun da, Hacı Arif Bey’in Nihavend’ine kadar bildiğimiz, sevdiğimiz müzikleri dinlemek ne kadar keyifliydi anlatamam. Gecenin ev sahibeleri, İnönü Vakfı Başkanı çok kıymetli Özden Toker Hanımefendi’nin bütün asaleti ile konuklarıyla tek tek sohbet etmesi, ANAÇEV Genel Başkanı, sivil toplumculuğun öncüsü Sayın Ayla Hatırlı Hanımefendi’nin burslu öğrenci sayısını artırmak adına hayata geçirmek istediği yeni projelerden bahsetmesi, benim için geceyi daha da anlamlı kıldı. Bu arada gecenin bütün konukları da çok özeldi tabii. Cumhurbaşkanlığı eski Genel Sekreteri Kemal Nehrozoğlu ve zarif eşleri, Türkiye’deki görevini bu ayın sonunda tamamlayacak olan İtalya Büyükelçisi Carlo Marsili ve eşi Selva Marsili, Nusret Cömert, Hikmet Sami Türk ve eşi Fatoş Hanım ve Özden Hanım’ın küçük kızı Nurperi Özden... Hepsiyle tek tek sohbet etme fırsatını da buldum bu konser sayesinde. Özden Hanım’ın büyük kızı Sevgili Gülsün Bilgehan’ı aradı gözlerim. Eşi Mustafa Bey’den öğrendim ki, bir gün önceki CHP Kurultayı’nın ardından toplantıdan toplantıya koşturuyormuş, gelememiş konsere.
Kaliteli zaman
“3 Soprano Konseri”nde rahmetli Ahmet Taner Kışlalı’nın güzel eşi Nilüfer Kışlalı da gecenin konukları arasındaydı. Nilüfer Kışlalı Bilkent Otel Sanitas SPA&Wellness’ın yöneticisi oldu. İstanbul’da Çırağan Palace Kempinski’nin de içinde yıllardır hanımların bir numarası olan bu SPA, Ankaralıların da yeni gözdesi olacağa benziyor. Ben bir kere gitme fırsatı buldum ve çok özenli bir hizmet aldım. Vakit bulun da, özel bakımlardan Asya masajlarına, güzellik terapilerinden spora kadar, kendinize kaliteli bir zaman ayırın. Hiç vaktimiz olmuyor diyoruz ama biraz da biz bu vakti yaratmıyoruz sanki.
Hayat iksiri
Swissotel’deki konserden çıktıktan sonra methini çok duyduğum Amrita SPA&Wellness Center’a da bir göz attım. Amrita’nın kelime anlamı ‘hayat iksiri’ymiş. Hepimizin bu hayat iksirine ihtiyacı var! 3000 metrekare, kocaman bir yer! Ve tabii içinde ne isterseniz var. Kapalı yüzme havuzu, fitness salonu, Türk Hamamı... Deniz kristalli cila ve çikolatalı vücut bakımı çok ilgimi çekti. Bilen bilir, çikolataya da hiç dayanamam! Hemen denemek lazım. Her iki Spa da biz Ankaralıları huzurlu bir yolculuğa çıkarmak için doğru adresler.
Gelin hamamları
Ama Spa’ların pabucunu dama atacak bir moda başladı ki sormayın. Hamam! Evet, bildiğimiz Türk Hamamı.Türk Hamamı eski itibarını yeniden kazanıyor! Hamamların bazıları bu bahsettiğim SPA’larda bulunuyor;kimileri ise bildiğimiz geleneksel eski hamamlar. Ama hepsinde doğallık var tabii. Peeling de öyle, buhar da öyle. Hamamlar tekrar popüleritesine kavuşunca gelin hamamlarının da sayısı arttı. Eskiden moda olan bekarlığa veda partileri yerini kına gecelerine bıraktı. Hatta İstanbul’da Sevgili İzzet Çapa’nın Al Jamal’da düzenlediği modern kına geceleri çok rağbet görüyor. Şimdi de hanımlar, hamamlara kutu kutu börek, zeytinyağlı dolmalar taşıyor, göbekler atıp şarkılar söyleyerek gelin hamamının tam anlamıyla hakkını veriyorlar! Rahmetli babaannem anlatırdı, eskiden anneler oğullarına hamamdan kız beğenirlermiş. Eş dost akrabanın düğünü öncesi yapılan gelin hamamına gelen kızlar, baştan aşağı süzülür, oğulları için hangisi ideal orada karar verilirmiş. E tabii makyaj yok, vücut kusurlarını örten kıyafetler yok. Hamam kız bakmak için en mantıklı yer! Bayılıyorum şu eski adetlere...
“Hamam bohçası”
Önümüz yaz, düğün mevsimi açılıyor. Bana şimdiden davetiyeler gelmeye başladı bile. Bu yaz bol bol hamam sefası yapacağız gibi gözüküyor. Şimdi diyeceksiniz ki, hamam güzel fikir ama nasıl hazırlanacağız? Bunun peştamali var, tası var. Evet, haklısınız. Size hemen bir ipucu, Ankaralıların yakından tanıdığı Türkiye’nin en önemli tekstilcilerinden Kamil Özçoban yine orijinal bir fikri hayata geçirmiş ve Park Bravo mağazalarında özel üretim hamam malzemeleri satmaya başlamış. Bana bir arkadaşım getirdi. Bayıldım! Tül bir kese, içinde eski usül arap sabunu, kese, minik bir havlu. Bu moda sadece aksesuarla da sınırlı değil. İdil Tarzi de geleneksel Osmanlı motiflerini modernize ederek günümüze uyarladığı ‘HAMAM’ markası ile eski ile yeniyi harmanlayanlardan! Peştemallerin hem ipeklileri var, hem de ham kotondan olanları, hepsi de birbirinden albenili. Moda da yavaş yavaş yüzünü geleneksele çeviriyor baksanıza!
Platform topuk üstüne mini şort
MİNİ şortlardan, platform topuklardan Ankara’ya da lazım! Moda demişken, bu aralar dikkatimi en çok yeni moda kısa şortlar çekiyor. Şimdi o şortlar için Eda Taşpınar’ınkiler gibi sütun bacak şart diye düşünürdüm hep! Ama baktım da, İstanbul’da kimsenin öyle bir derdi yok. Yakıştırmayı da biliyorlar. Platform topuklar yine revaçta. Ankara hanımlarının ağır duruşunu çok seviyorum ama bakıyorum da, İstanbul’daki özgüvenin Ankara’daki karşılığı ağır başlılık! Ankara’da da görsek artık şu mini şortları, platform topukları.Bizim mekanlara da bakıyorum, İstanbul profili başka, Ankara profili başka. Ama hepsi de menüden aynı şeyi sipariş ediyor.
Tahıllı salata mevsimi
Nerede yaşarsa yaşasın, ne giyerse giysin, bu sezon kadınlar yalnızca salata ile besleniyor. Hepsinin ortak seçimi de diyetisyenlerin ve beslenme koçlarının son gözdesi buğday ve mercimek salataları! Haydi bakalım, herkese yaz öncesi diyetlerinde başarılar diliyorum. Sevgili diyetisyenim Füsun Hanım’a da bu köşeden selam ve sevgiler!! Son iki haftadır gelemiyorum ama merak etmeyin “Tahıllı Salata”mı yiyorum. Siz de kendinize iyi bakın, önümüzdeki hafta görüşünceye dek, sevgiyle, afiyetle kalın.