GEÇEN hafta yine kısa bir New York seyahati yaptım. Havalimanından çıkar çıkmaz buz gibi bir New York karşıladı beni.
Havanın soğukluğunu size kelimelerle tarif etmeme imkan yok! Ankara’nın soğunu da çok iyi biliyorum ama Manhattan’ın ada olması ve nemi nedeniyle içinize işliyor soğuk. Ertesi gün oğlanları aradığımda öğrendim ki, Ankara kara teslim olmuş. Aliş hemen kendini sitedeki arkadaşları ile kar topu oynamak üzere bahçeye atmış. O anda Ankara’da olmayı çok istedim. Ben dönene kadar karın kalkmamasını diledim. Bayılıyorum karlı Ankara’ya... Neyse ki dönünce gördüm ki Ankara’ya hala o bildiğimiz beyaz kış manzarası hakim! Okulların da sömestr tatiline girmesi ile başta Seğmenler Parkı olmak üzere, her yerde kardan adamlar, caddelerde kaldırım kenarına yığılmış bembeyaz kar öbekleri ile geçireceğiz bu yarı yıl tatilini! Oğlanlarla tatilin ilk haftasında İstanbul’da olacağız. Ben New York’tayken İstanbul da kara teslim olmuş, bakalım önümüzdeki hafta nasıl bir hava bizi bekliyor. Son günlerde kış gecelerinde evdeki en büyük keyfimiz sahlep pişirmek oldu. Aktardan defalarca saf mı diyerek sorarak aldığım salep tozunu, süt, nişasta ve vanilyayla kaynatıp üzerine bir de bolca tarçın serpince içiniz öyle bir ısınıyor ki... Bir de güzel bir film varsa kış gecelerine en yakışan sahneyle karşı karşıyasınız. Sinema deyince... New York’a giderken uçakta bir dergide, Nuri Bilge Ceylan’ın Bir Zamanlar Anadolu’da filminin New York’ta bazı sinemalarda gösterime girdiğini okudum. New York’tayken de bozulan ipad’imi tamir ettirmek üzere caddelerde koştura koştura giderken bir sinemada bu filmi oynadığın görünce, içimden gişeye gidip, ‘Evet evet işte bizim yönetmenimiz’ diye bilet alanlarla sohbet etmek geldi içimden! Bu sene Cannes’da Altın Palmiye için yarışan film, Nuri Bilge Ceylan’a Uzak ve Üç Maymun zaferlerinden sonra Cannes’da Büyük Jüri Ödülü’nü de kazandırmıştı. Yün kazağa şaşırdım O da ayrı bir gurur vesilesiydi tabii ama bire bire New York’da sinema afişlerinde görmek de insanın tüylerini diken diken ediyor. Ama öte yandan da gazetelerde Sinema Yazarları Derneği’nin ödül töreninde Cemal Reşit Rey’e yün kazağı ile gelen Nuri Bilge Ceylan’ı görünce çok şaşırdım. Film, yönetmen, senaryo, yardımcı erkek oyuncu, görüntü yönetimi ve kurgu olmak üzere altı dalda ödül alan yapım, kelimenin tam anlamıyla gecenin galibi oldu. Ama ödül almaya t-shirt ve kazağı ile çıkan Nuri Bilge Ceylan biraz ayıp etti bence, sizce?
Gerçek bir zenne ile tanışmaya hazır mısınız?
BENİ heyecanlandıran bir diğer film de Zenne oldu. Eşcinsel olduğu için 15 Temmuz 2008’de vurularak öldürülen Ahmet Yıldız’ın öyküsünden esinlenerek yazılan hikayeden uyarlanan bu filme bayıldım. Yönetmenliğini Mehmet Yıldız’ın arkadaşları Caner Alper ve Mehmet Binay’ın üstlendiği film 13 Ocak’ta vizyona girdi. Film, seyrederken ayrı duygular, bittikten sonra ayrı duygular bırakıyor insanda... Ben filmden gözyaşları içinde çıktım. Birkaç gün de etkisinden kurtulamadım. Hem senaryo hem de görsel açıdan kaçırılmaması gereken bir film. Toplum baskısı, cinsiyet kargaşası... Hepimizin gidip, düşünüp, çağın ve insanlığın temel sorunları hakkında bir kez daha kendimizi sorgulamamız gerekiyor.