Paylaş
Ama ünlüler için denizin, güneşin tadını çıkartmak hiç de kolay değil. Çok büyük bir dert var başlarında. “Selülitlerinin görüntülenmesi...” Sen git Türkiye’nin en popüler, en kalabalık “Gelin, beni çekin!” koylarında güneşlen, denize gir, sonra seni görüntülesinler. Ne büyük haksızlık... Vücudunun her yanına havuç yağı sürüp saatlerce güneşlendikten sonra “Eyvah! neden yandım ben” demek gibi bir şey bu... O kadar bakir koylarımız, sakin kıyılarımız varken, illa magazin havuzuna girenler kendileri istiyorlar görüntülenmeyi besbelli... Türkbükü’ne giden, Aya Yorgi koyunda denize girenin fotoğrafı çekilecek başka yolu yok. Gülben Ergen’in görüntüleri haftalarca ne kadar konuşuldu biliyorsunuz. Hülya Avşar’ın bikinili fotoğraf misillemesi de keza...
Şimdi de denizden yatına binerken görüntülemeye kalkmışlar Hülya’yı. O da kaptandan şortunu alıp giymiş, öyle çıkmış denizden, bir de nanik yapmış üstelik... İşte en çok hoşuma giden de bu. Gazeteciler onunla uğraşıyor, o da gazetecilerle uğraşıyor ve de çok eğleniyor... Kedinin fareyle oynadığı gibi. Her şeyin muzurca keyfini çıkarıyor, bravo valla...
İşte bu kendine güvenen birinin yapabileceği bir şey sadece. Herkesin kendini sağlıklı ve güzel bulduğu kiloda yaşaması gerekiyor. Hülya da gayet farkında ne kadar güzel olduğunun, gerisi palavra. Zaten dünyanın sıfır beden sevdası da değişiyor yavaş yavaş. Bir araştırmaya göre kadınların kendi beden ölçülerindeki kıyafetleri başkalarının üzerinde gördükten sonra alma olasılıkları iki kat artıyormuş. Yani büyük beden mankene de fazlasıyla ihtiyaç duyuluyor. Türkiye XL manken ihtiyacını başka ülkelerden karşılıyormuş. Yok artık, buna da asla izin vermeyiz! Haydi uzun boylu “balık etli” kızlar! Meydanı boş bırakmayın... Aslında şaka bir yana bu habere en çok sevinenlerden birisi de benim!
NİLÜFER’İN DÖNÜŞÜ
Yıllarca hep aynı kalan, asla yaşlanmayan, olağanüstü sese sahip Nilüfer’in hayatının en zor, en meşakkatli zamanları geride kaldı. Ne kadar önemli bir şey insanın hayatına vefalı, candan dostlar, hayat arkadaşları sokabilmesi. Nilüfer bunu çok iyi başarmış. Eski hayat arkadaşı Reha Muhtar’ın köşesine yazdığı “Kızımın annesine ihtiyacı var” sözleri çok anlamlıydı. Birlikte oldukları dönemde Ayşe Nazlı’yı evlat edinen, sonraki süreçte ayrılmalarına rağmen Ayşe Nazlı’nın babası olmaya devam eden Muhtar, hayata farklı pencereden bakan biri. Dostlarının ve Latif Demirci’nin de kendisine hastalığı süresince ne kadar destek olduğu ortada. Yakınlarının desteği ömrüne ömür kattı sanatçının ve üstesinden geldi kanserin. Bu hastalıkta moralin ne kadar önemli olduğunu da bir kere daha gösterdi.
Geçenlerde Ankara’da sahneye çıkıp hasret giderdi sevenleriyle. Eylül’de yine izleyeceğiz Nilüfer’i Ankirock Fest 2012’de. Geçmiş olsun Nilüfer, Eylül’de yine bekliyoruz seni...
DOYA DOYA LİMONATA
Buz gibi naneli zencefilli taptaze bir limonata ne kadar güzel gider bu sıcakta, ama doğalı olacak. Tek sorun içine normal şeker koysan çok kalorili, tatlandırıcılı olunca da doğallığını yitiriyor. Biz bu hafta Tarabya plajında açtığımız şubenin hazırlıklarıyla uğraşırken buna çok güzel bir çözüm bulduk. Beş limonun suyuna bir bardak aktarlardan aldığımız hurma suyu ekledik. Çok lezzetli oldu. Bu arada en sağlıklı limonatayı da yapmış olduk. Bence siz de deneyin...
Paylaş