Paylaş
ZAMAN VE MEKÂN KAVRAMI KALMIYOR
MICHAEL Page Türkiye Satış-Pazarlama müdürü, ‘Beyin avcısı’ Erman Kılınçoğlu hibrit ve evden çalışma modellerinin birbirine karıştırıldığını, beyaz yakalıların birçoğunun esnekten ziyade hibrit çalışma modelinden yana olduklarını belirtiyor. Nedir hibrit model? Kılınçoğlu, “Kısaca ‘yarı ev, yarı ofis’ çalışma düzeni diyebiliriz. Mesainin belirli süresi evde, belirli süresi ofiste çalışılarak geçirilmesi durumu. Böylece ofis kalabalığı hafifliyor. Belirli günlerde ofise gelen çalışan da hem ‘ofis’ işlerini halletmiş hem de sosyalleşmiş oluyor. Esnek çalışma modeli ise işin teknolojik alt yapı ile tamamen evden yürütülmesi demek ki bu durum ilk başlarda çalışanları memnun etse de bir süre sonra yalnızlaştırabilir, tükenmişlik krizine sürükleyebilir” diyor. Ne demek bu? Kılınçoğlu şöyle özetliyor:
YENİ ÇALIŞMA PRENSİPLERİ GEREK
“Normal çalışma prensiplerinde kahve molası, yemek arası, mesai gibi kavramlar var. Esnek çalışmada ise tüm bunlar iç içe geçmiş durumda. Evde tek başına yemek yiyen, tek başına kahve içen ve hatta belki de gün içerisinde, yoğunluktan, tüm bunları yapmayı unutur hale bile gelebilen beyaz yakalı günün sonunda yalnızlaşıyor, daha çok yoruluyor. Evden çalışma zaman ve mekân mefhumunu hem patronlar hem de çalışanlar açısından kolayca ortadan kaldırabiliyor. Patron ‘Nasıl olsa evdesin’ diyerek çalışanından günün en olmayacak saatinde ya da tatil günlerinde bile iş isteme, beyaz yakalı da ‘Zaten evdeyim, bütün işleri bitireyim de rahat edeyim’ mantığı yürütebiliyor. Bu tehlikeli! Çünkü özellikle de yeni nesil günün 12 saati, aralıksız çalışmak istemiyor. Çalışsa bile bu mantığın arkasında yaşamsal bir anlam arıyor. Geri kalan hayatının anlamını sorgulamaya başlıyor. O zaman da rahat etmek istediği, oyunu kendi kurallarına göre oynayabileceği yeni iş potansiyellerine kayıyor. İşte tükenmişlik burada başlıyor! Yeni neslin yeteneklerini kaçırmamak adına bizlere ama en çok şirketlere büyük görevler düşmekte. Şirketlerin bir an önce yeni kurallar, çalışma prensipleri edinmesi gerek.”
TERSİNE BEYİN GÖÇÜ
GLOBAL bir şirkette kurumsal ilişkiler müdürü olarak görev yapan Canan Keskin, pandemi ile hayatımıza giren ‘esnek çalışma’ modelinin dezavantajları kadar avantajları da olduğunu belirterek, “Daha uzun saatler çalışıyoruz. Tatilde olsak bile ‘İki dakika şu işi hallediversen’ gibi isteklerle karşılaşabiliyoruz ancak İstanbul’da olmak ve yaşamak gibi bir zorundalığın kalmış olmaması önemli bir avantaj. İş için İstanbul’a göçenlerdenim. Esnek çalışma ile doğup, büyüdüğüm İzmir’e geri döndüm. Böylelikle hem sevdiğim şehirde yaşıyor hem de sevdiğim işi yapıyorum. Trafik çilesi çekmiyorum. Sevdiklerim yanımda. Durumun en önemli artısı bu. İzmir ya da Ege sahilleri biz beyaz yakalılar için bir emeklilik hayali olmaktan çıkmış durumda” diyor.
TASARRUF DEĞİL YATIRIM
GLOBAL bir şirketin insan kaynakları müdürü Alper Cenkler, uzaktan çalışma modeli ile sabit giderler, servis, ofis giderleri gibi kalemlerden büyük tasarruf sağladıklarını ancak sürece ‘tasarruf’ değil, ‘yatırım’ gözüyle baktıklarını belirterek, “Yolda geçen zamanlar ortadan kalktı. Ofis alanı, personel servisi kapasitesi gibi ihtiyaçlar azaldı. Ancak bu tasarrufumuzun tamamı çalışanlarımıza hem mesai olarak hem de yeni yatırımlar aracılığıyla geri dönüyor. Ayrıca çalışanlarımızın hizmet üretimi için gerekli malzeme ve iş araçları da tarafımızdan karşılanıyor” diyor.
EMEK DENETİMİ DEVREDE
PREMİUM OSGB Firma Sahibi ve İş Güvenliği Uzmanı Nurbanu Yılmaz, esnek çalışmanın beyaz yakalılar açısından hem negatif hem de pozitif yönleri olduğunu söylüyor, şöyle sıralıyor: “Kişiler kendi iş yükleri ve verimlilik saatlerine göre zamanı kendileri ayarlıyor. Bu zaman esnekliği sayesinde çalışan, kendi işiymiş gibi, kontrolün kendinde olmasından mutluluk duyuyor ve motivasyonu artıyor. Ancak her insanın yıllar içerisinde alıştığı bir de düzen var ki bunu yıkmak kolay değil. Yeme-içme, kahve saati, sigara molası gibi alışkanlıkların bir anda kaybolması kişiyi hem yalnızlaştırıyor hem de dayanışma ve sosyalleşmeden yoksun bırakıyor. Ekip ruhu, takım çalışması zayıflıyor. Bir çalışma ortamı olmadığı için de ‘üretimden gelen güç’ gelişmiyor. Ekip ruhunu yaşatmak için kişilerin aynı gün ve saatte, toplantı saatleri 15 dakikayı geçmeyecek şekilde, mümkünse açık bir alanda, maske ve sosyal mesafe kurallarına uygu şekilde bir araya gelmelerini şiddetle öneririm.”
MANİPÜLASYONA AÇIK
“İş veren özelinde ise ‘zaman esnekliği’ bir süre sonra sorun haline gelebilir. ‘Özel alan, özel vakit’ gibi kavramlar manipülasyona açıktır. Geç saatlerde ya da geç saatlere kadar çalışandan destek almakta beis görülmeyebilir. Ayrıca, yöneticiler kontrolü kaybettiklerini düşünerek baskıcı bir tutum, tavır içerisine girebilirler ki bu da motivasyonu düşürür. Çalışanının bilgisayar başında yaptığı her işten emin ve memnun olmak isteyen yöneticilerin baskısı tartışmalar doğurabilir. Emek denetiminin devreye girmesi en tehli kelisidir. O nedenle esnek çalışma prensibi içerisine girecek şirketlerin eski kararlar değil yeni kararlar ile bir yolda yürümelerini tavsiye ederim.”
Paylaş