Paylaş
KAOSUN SORUMLUSU AVRUPA’DIR
POLİS Akademisi öğretim üyesi Prof. Dr. Mehmet Şahin, göç konusunda Türkiye’nin yapmış olduğu açıklamanın bir tercih değil zorunluluk olduğunu söylüyor. Şahin, “Türkiye uzun süredir sorunun tek başına taşınacak boyutta olmadığını anlatmaya çalışıyor. Ancak Avrupa kendi sorumluluğunu almadı. 2016 yılında, Ahmet Davutoğlu döneminde imzalanan mutabakat da dahil verilen sözler tutulmadı. Türkiye de bu noktada ‘Bu artık sadece benim meselem değil. Bu yükü madem paylaşmadınız, madem verilen sözleri tutmadınız, o halde ben de artık kendi sorumluluklarımı yapmıyorum’ dedi. Gevşek kapı uygulamasını böyle okumak lazım” diyor. İdlib’deki sivillerin üzerine Esad rejimi unsurları tarafından kontrolsüzce varil bombaları atıldığını hatırlatan Şahin “Bugüne kadar 4 milyon Suriyeliye ev sahipliği yaptık ancak bu yeni baskı ile ortaya çıkacak göçü taşıyacak durumda değiliz” diyor.
TÜRKİYE’NİN ÖNEMİNİ ANLAYACAKLAR
Şahin, Suriye’de sivillerin teröristler kadar dahi korunmadığını söylüyor ve şöyle devam ediyor: “Bu noktada Türkiye hem teröristlerle mücadele etti, hem sivillere ev sahipliği yaptı. Ama artık yetti. Türkiye, özellikle uçuşa yasak bölge ilan edilmesi noktasında AB’den destek bekliyor.” Şahin, Türkiye’nin bugüne kadar durumu sözle anlatamadığını, bu kez tavrıyla durumu ortaya koyduğunu anlatıyor. “Avrupa’daki liderler, Türkiye’nin Suriye konusunda, özellikle mülteciler özelinde sorunların ne kadar ağır olduğunu umarım bu kez anlarlar. Zira göç Avrupa için kâbustur, siyasetin dilini değiştirir. Aşırı sağcıların söylemlerinin zemin bulmasını ve toplum yapısının değişmesini sağlar. Avrupalılar bunu zaten son seçimlerde gördü. Bu nedenle, Avrupa tedirgin olacağı büyük resimle karşı karşıya. Avrupa, kendi toplumsal güvenliği açısından Türkiye’nin ne kadar önemli olduğunu artık anlamak zorunda” diyor.
TÜRKİYE UZUN SÜREDİR ANLATIYOR
GAZETECİ Ceyhun Bozkurt, Ortadoğu’da Irak’ın Kuveyt’i işgaliyle başlayan ve yaklaşık 30-40 yıldır süren bir kaosun olduğunu söylüyor. Sorumlusu olarak da Batılı ülkeleri işaret ediyor. Bir de parantez açıyor: “Türkiye, Suriye meselesi de dahil, tüm bu kaoslardan sorumlu olmadığı halde insani, mali ve güvenlik açısından sorumlu tutuldu. Büyük sıkıntılar çekti. Tüm yük Türkiye’nin omuzlarına kaldı. Özellikle son 1-2 yıldır bu durum artık bizim içimizde de önemli bir sorun haline geldi.” Bozkurt’a göre Türkiye’nin düzensiz göçmenlere uyguladığı kontrolleri gevşetmesi işte bu yüzden. Örnekliyor: “Türkiye bu hamlesiyle aslında ‘Bu kaosun sorumlusu ben değilim ve artık bunu kaldıracak durumda da değilim. Mademki kaosun siyasi çözümü noktasında Türkiye’nin önerilerini dinlemiyorsunuz, ben de bu yükü tek başıma çekemem’ diyor. Bu noktada Türkiye’nin tepkisini haklı buluyorum. Hele ki İdlib’den yaşanacak olası göç ciddi bir tazyik oluşturacak. Türkiye’nin yeni bir göç dalgasını daha tek başına kaldırması mümkün değildir.”
AVRUPA GÖÇÜ KALDIRAMAZ
Türkiye’nin ‘açık kapı’ politikası uygulayabileceği konusunda Avrupa’yı 1-2 yıldır uyardığını hatırlatan Bozkurt, “Alman Şansölye Merkel ile Sayın Cumhurbaşkanı arasındaki tüm temaslarda bu konu hep gündemdeydi. Ancak Türkiye buna rağmen Avrupa’dan olumlu bir adım görmedi. Konu ‘mecburen’ bu noktaya getirildi” diyor. Bunun Avrupa açısından çok ciddi bir uyarı olduğunu belirten Bozkurt, Yunanistan’ın da bu kadar mülteciyi tutamayacağı görüşünde. Bozkurt “Zira, kendi içlerinde çok ciddi ekonomik sıkıntıları var. Kamp yerleştirmeleri ve mültecilere karşı Atina’da ciddi protestolar devam ediyor. Siyaseten de sıkıntıya girecekleri için onlar da bırakırlar. Peki AB’nin diğer ülkeleri bu göç dalgasını karşılayabilir mi? Sanmam. Yorgun bir AB var. İngiltere’nin ayrılması, ekonomik problemler derken AB böyle bir mülteci yükünü kaldıramaz.
ENDİŞELİYİZ
Mültecilerle Dayanışma Derneği’nden Pırıl Erçoban: “Sınırlardan yasal olarak çıkış, sınır kapılarından geçerli pasaport ve gerekiyorsa vize ile mümkündür. Bunun dışındakiler düzensiz geçiş anlamına gelir ki bunu da yasalar, ihlal olarak kabul ediyor. Ayrıca, her ülkenin hem kendisi hem komşuları ve mülteciler dahil geçiş yapanlar açısından yükümlülükleri insan hakları ve insan onurunu gözeterek sınır yönetimini düzenlemektir. ‘Mültecileri tutabilecek durumda değiliz’ açıklamasının ‘Türkiye sınırları açtı, Avrupa’ya geçiş serbest’ şeklinde algılandığını izliyoruz ve bu durum bizi endişelendiriyor. Kara ve deniz sınırlarına doğru yola çıkan insanlar için bir dizi risk mevcut. Öncelikle birikmelerin olduğu sınır hatlarında gerilimlerin çıkması mümkün. Diyelim ki düzensiz olarak Türkiye’den çıktılar, sınırına ulaştıkları ülkelerdeki sınır güçlerince engellenmeye çalışılacağını ve bu esnada şiddet kullanılması riskini unutmamak gerekiyor.”
AVRUPA MÜDAHİL OLMAK İSTEMEYEBİLİR
TÜRK-Alman Üniversitesi Göç ve Uyum Araştırmaları Merkezi Müdürü Prof. Dr. Murat Erdoğan: “Türkiye’nin son 5 senedir göç meselesi nedeniyle, yükün adilce paylaşılmadığı hususunda Avrupa ile alakalı sıkıntıları ve haklı olarak pek çok şikâyeti var. Buna rağmen yine de Avrupa Birliği, Suriye ve mülteciler meselesinde Türkiye’ye destek veren tek birlik. Avrupa bunu elbette ki kendi huzuru adına yapıyor. Türkiye’ye destek olmazsa mültecilerin onlara gideceğinin ve bir açmaza gireceklerinin farkındalar. ‘Para verelim, bu işi çözelim’ düşüncesiyle yaklaştılar. 2016’da bir anlaşma yapıldı. İş bu şekilde bir mantığa oturtuldu. Ancak bu yeni olaydan sonra Türkiye, Suriye konusunda Avrupa’yı Rusya karşısında yanına almaya çalışıyor. Ancak bana göre, ‘Kapıları açarız’ sözü Avrupa’dan alınmak istenen desteği daha da zorlaştırabilir. Avrupa, Türkiye’nin daha kontrol edilemez hale geldiğini düşünebilir, bunu bir tehdit olarak algılayıp başka türlü reaksiyon verebilir. Buna dikkat etmekte fayda görüyorum. Zira Avrupa’da hiçbir ülke Suriye’de olup bitene müdahil olmak istemeyebilir. Her ülkenin kendi planı var. Çok iyi düşünülmeli.”
Paylaş