Paylaş
AİLE, HEM VİCDANİ HEM KANUNİ ANLAMDA ÇOCUĞUNDAN SORUMLUDUR
PROF. Dr. Fatih Öncü, Türkiye Psikiyatri Derneği Başkan Yardımcısı. Uzun yıllardır Adli Tıp psikiyatrisi konusunda çalışıyor ve ayrıca Bakırköy ruh ve sinir Hastalıkları eğitim Araştırma hastanesi öğretim üyesi. Birkaç gündür sosyal medyada katil zanlısı Can Göktuğ Boz kadar ailesinin de yargılanması gerektiği konuşuluyor. Yasal olarak bu mümkün mü? Prof. Dr. Öncü’yü aradım hem bunu hem de katil zanlısı Boz’un avukat annesi Ayşe Nejla Yomralıoğlu’nun yaptığı “14 yaşından beri psikolojik tedavi görüyor. Verilen ilaçları düzenli kullandıramadık. Son 2-3 senedir tedaviyi reddediyor. Sıkıntıların arttığını, akıl sağlığının yerinde olmadığını ben de gözlemledim” savunmasını sordum. Prof. Dr. Öncü, “Kişilerden ziyade genel uygulama nasıl gel sana onu anlatayım” diyor ve şöyle devam ediyor:
‘AKIL SAĞLIĞI YERİNDE DEĞİL’ DEMEK YETMEZ
“KİŞİDE ciddi bir ruhsal hastalık belirtisi, garip tutum ve davranış (ki bu alkol ya da madde kullanan kişilerde de görülebilir. Alkol ya da madde etkisinde suç işleyenlerin ceza sorumluluğu tamdır) varsa aile çocuk ya da yakınlarını hastaneye götürmek, yatırmak ile sorumludur. Hastanın kendine zarar vermemesi ve toplum güvenliği açısından aile kişiyi hastaneye ulaştırmak için çaba harcamalıdır. Bu vicdani bir sorumluluk. ‘Sıkıntıların arttığını, akıl sağlığının yerinde olmadığını ben de gözlemledim’ demek yeterli değil. Elbette ki aileler bazen bazı garip tutum ve davranışların hastalık olup olmadığını, muayeneye götürmekte zorluk yaşanıyorsa nasıl bir yol takip edeceklerini bilemeyebilirler. O zaman da bir psikiyatristten yardım alabilirler.”
TCK’YA GÖRE SUÇ
“TÜRK Ceza Kanunu’nun 175. maddesi ‘Akıl hastası üzerindeki bakım, gözetim yükümlülüğünü-başkalarının hayatı, sağlığı veya malvarlığı bakımından tehlikeli olabilecek şekilde ihmal eden kişi- 6 aya kadar hapis veya adli para cezası ile cezalandırılır” der. Tabii bunun için ortada kesin bir tanı olmalı. Ancak unutulmamalı ki aileler ya da varisleri kişinin hareketlerinden kanuni olduğu kadar ahlaki anlamda da sorumludur.”
ZORLA HASTANEYE YATIRILABİLİRDİ
KATİL zanlısı Boz’un annesi, oğlunun son 2-3 yıldır tedaviyi reddettiğini söylemiş, babası Ali Boz ise katıldığı bir yayında, ‘Kelepçe takıp da elimde gezdiremem ki...” demişti. Kişi ya da kişiler tedavi için zorlanamaz mı? Prof. Dr. Öncü, 18 yaşından büyük yetişkinlerin kendi rızaları olmadan tedaviye zorlanmalarının uğraştırdığını ama istenirse bir yolu olduğunu belirterek, şöyle özetliyor: “Bazen kolluk kuvvetleri, ‘Bizim yetkimiz yok’ diyerek bir girişimde bulunmayabiliyor. Bu gibi durumlarda aile ilçe sağlık müdürlüğü, kaymakamlıklar ve valiliklere durumu bildirerek kolluk kuvvet talep edebilir. 112 acil aracılığı ile de kişilerin kolluk gücü eşliğinde hastaneye götürülmeleri sağlanabilir. Hiçbiri olmadı mı? En son çare savcılığa dilekçe verirsiniz mahkeme kararı ile tedavi almasını sağlarsınız.”
BİR SORU- BİR CEVAP
AİLELER UYANIK OLMALI
Soru: Aileler olarak çocuğumuzun ruhsal açıdan ciddi bir tedaviye ihtiyaç duyup duymadığını nasıl anlayacağız?
Cevap: Bu örnekte de olduğu gibi kişinin ekstrem alet, edevat biriktirmesi sıkıntılı bir durum. Ayrıca kişilerin duygu, davranış, konuşma ve düşüncelerinde ciddi değişiklik, muhakeme kusurları, absürt söylemleri olur. Uyku ve iştah düzenleri bozulur. Şüpheci ve alıngan olurlar. Tüm bu belirtiler de bir anda ortaya çıkmaz. Bu bir süreçtir. Aileler uyanık ve duyarlı olacak. İş, okul, sosyal yaşamı ihmal ettiği ya da silah biriktirdiği gibi ekstrem durumlarda kişiyi tedaviye ikna etmek için çaba harcayacak.
3 GÜN SONRA SERBEST Mİ KALACAK
KATİL zanlısı ‘Akli dengesi yerinde değil’ raporu alabilir mi? Alırsa cezaevine girmeyecek mi? Prof. Dr. Öncü, zanlının psikolojik/psikiyatrik bir rahatsızlığı olduğu, tedavi gördüğü iddialarının araştırılması için yargının konuyu bilirkişiye taşıyacağını belirterek, “Zanlı, Adli Tıp Gözlem İhtisas Kurulu ya da bir psikiyatri kliniğine gönderilir. Bu süre genelde 3 haftadır. Zanlı bu süreçte psikolojik ve laboratuvar testlerinden tutun uyku ve iştah düzenine kadar sıkı gözlem altında tutulur, bir değil defalarca farklı hekimlerce muayene edilir. 3 hafta sonunda sağlık kurulu bir rapor yazar. 3 seçenek vardır. Bir, ‘Cezai sorumluluğu tam’ denebilir ve zanlıya suça göre tam ceza verilir. İki, ‘Ceza sorumluluğu azalmış’ denilebilir. Bu, kişin bir rahatsızlığı olduğunu ama ileri düzeyde olmadığını gösterir, cezası 6’da bir oranında indirilir. Üç, ‘Ağır derecede akıl hastalığı var’ denilebilir. Yani ceza sorumluluğu yoktur. Ceza almaz ama dışarı da salınmaz. Kişi toplum açısından tehlikesi azalıncaya kadar (belirli bir süresi yok) tedavi altına alınır. Süre olmaması 3 gün sonra salınacak anlamına gelmez” diyor. Türkiye’de adli psikiyatri yatak sayısı konusunda sıkıntı olduğu ve toplumda ‘3 gün yatacak sonra serbest kalacak’ algısının da bu nedenle oluştuğunu belirten Prof. Dr. Öncü, “Dönem dönem böyle sıkıntılar oluyor. Ancak bu durum hiçbir zaman ciddi suçlar işleyenler için söz konusu olmadı” hatırlatması yapıyor.
Paylaş