Paylaş
MÜNASEBETSİZ BİR TAVIR
Önce o fotoğrafın ve tweet’in sahibi siyasetçi, akademisyen Ufuk Uras’ı aradım. ‘Vallahi ne bileyim ben, alışık değilim modern kafelere. Daha çok Sait Faik kahvehanelerine alışık olduğum için bu yazı bana münasebetsiz geldi sanki işgalciymişim gibi... O nedenle fotoğrafını çektim, böyle bir şey de ilk kez Nişantaşı’nda gördüm’ diyerek giriyor söze.
‘Bir benzerini Yeniköy’de ben yaşadım’ diyerek araya giriyorum. Geçtiğimiz aydı sanırım. İtalyan bir arkadaşımızı Boğaz’ı gezdirmeye çıkarmıştık. Doyamadı. ‘Şu ünlü ve tarihi mekânda kahve ısmarlayalım’ dedik. Kapıdaki görevli, ‘Şu an en yoğun saatlerimiz, kahve için oturamazsınız’ dedi. Bunlar yaşandığında saat 15.00’ti ve ‘En iyisi brunch alın’ denilerek kişi başı 500 liralık menüye yönlendirildik. İnsan bir garip oluyor haliyle. Uras, ‘Benimki de o hesap’ diyor, şöyle devam ediyor: “Kapitalizmin münasebetsizliklerine alışığız ama ‘Şu kadarlık sipariş vereceksin, şu kadar oturma hakkın’ var gibi bir durum fazlaca münasebetsiz. Ölçüyü kaçırmamak lazım sanki. Bu arada olay eleştiriden çıktı, sosyal medya lincine dönüştü. O nedenle tweet’i sildim.”
MÜŞTERİ DEĞİL, MİSAFİRİMİZSİNİZ
Cihangir’de kedileri ve entelektüelleri ile tarih yazan bir kafe olan Kaktüs’ün işletmecisi Tahir Bulca tartışmayı ilk kez benden duymuş, “Olur mu yahu öyle şey? Adam 2 saat oturmuş, ‘Kalk, başkası otursun’ mu diyeceğiz? Bir bardak çay da içse oturacak istediği kadar. ‘Niye çok oturuyorsun?’ diye sorma hakkımız yok. Bütçesi o kadar yetişmiştir, o kadar içmiştir. Olmaz öyle şey” diyor.
Peki ya kafenin masrafları nasıl çıkacak? Bulca diyor ki: “Elektrik faturasını düşünerek açmadık biz bu kafeyi. Tamam, iş yapmak da önemli! Ama vallahi biz gelene müşteri değil, misafir gözüyle bakıyoruz. Evlerinde hissetsinler istiyoruz. E, bak! 30 yıldır tüm zorluklara rağmen bu kafe ayakta. Bir gün iyi kazanırsın, bir gün kötü. Ekonomik zorluklar geçicidir.”
BU YAZI KİMSEYE ‘HOŞ GELMİŞ’ HİSSİ VERMEZ
Nişantaşı'nın tam göbeğinde sandalyelerin yüzünün sokağa baktığı, iş toplantılarınızı yapabileceğiniz bir mekân Gizia. İşletmecisi Recep Sivriburun, “Böyle bir kısıtlama olmaz, olmamalı. İnsanları belirli bir kısıtlama ile ağırlayamazsınız. Bu tip durumlar genellikle yazlık mekânlar ya da kısa dönem çalışan yerlerde yaşanır. Kısa zamanda para kazanıp gitmek kaygısı içindedir işletmeci. Kirası, elektriği, suyu... Masrafı da çoktur. Ama Nişantaşı öyle mi? 12 ay iş yapan, Türkiye’nin en ünlü açık hava AVM’sidir. Sokak kültürü var burada. Alırsın kahveni, oturursun, gelene geçene bakarsın, kitabını okursun. Ünlü Fransız kafeleri gibi. İnsan öyle bir yazı ile karşılaşınca kendini ‘Hoş gelmiş’ hissetmez” diyor.
TİCARİ AHLAK KALMADI
Funda Kaya Bektaş hem eski bir arkadaşım hem de İzmir’in en işlek caddelerinden Alsancak’ta Blast Kafe’nin işletmecisi.
Müşteri için masaya böyle bir not bırakılabilir mi? Bektaş diyor ki: “Burası bir kafe. Kafe ne demek? Alacaksın kahveni, ister ders çalışacaksın ister iş yapacaksın ister aylak aylak bakacaksın. Ve dahası ister 1 saat istersen 8 saat oturacaksın. Kafenin mantığı bu. Bak mesela ‘self servis’ bir yere gidiyorsun. Geliyorlar, ‘Bir şey içer misiniz efendim?’ Bu olmaz. İnsan kendini bir baskı altında, kötü hissediyor. Burada yan yana 5-6 kafe var. Bende kahve 15 lira diyelim, yanda 18, karşıda 28 lira. Anlayacağın ticari ahlak kalmadı. Benim kafe özelinde söyleyeyim, insanlar hiç kahve almadan da oturabilirler. Zaten hepimiz yeni sosyalleşmeye başladık. Şimdi buraya bir ‘Ama’ bırakayım, gerisini de sen tamamla. Normalde bin beş yüz lira gelen elektrik faturası bugün dört bin lira geldi. Bunu nasıl yöneteceğiz? İnan onu biz de bilmiyoruz.”
BİZİM FATURALARI KİM ÖDEYECEK
Pangaltı’da sıklıkla uğradığım kafeye gidiyorum. İşletmecisi asla adını vermemi istemiyor ama şöyle söylüyor: “Doğru, haklısın. Bu yazı olmamış. Ama kafe-restoran adabı diye de yazılı olmayan görgü kuralları var. Eskiden bunu söylemeye gerek kalmazdı. Müşteri belli bir zaman sonra ayıp olmasın diye bir şey daha söylerdi. Şimdi gelen işi bitene kadar kalkmıyor. Evde fatura çok gelmesin diye tüm işini bir kahve söyleyip burada hallediyor. Biz ne yapacağız? Günün sonunda buranın da kendine göre faturası, masrafı, kirası var. Biz de eve ekmek götürmek zorundayız.”
YERİNDE GÖRELİM DEDİK
Nişantaşı'ndaki kafeyle ilgili haber sosyal medyada o kadar hızlı yayıldı ki, İstihbarat Servisi’nden muhabir arkadaşımız önceki gün, 21.00 sıralarında kafeye gitti ama “Az sonra kapatıyoruz” cevabıyla karşılaştı. Masalardaki 30 lira üstü sipariş ve 30 dakika kuralını anlatan yazılar kaldırılmıştı. İki kuralı da akşam test edemeyince başka bir arkadaşımız dün saat 10.00’da yeniden kafeye gitti. 26 liralık bir kahve sipariş edip yaklaşık 1 saat oturdu. Bu süre içinde ne başka bir sipariş için gelen oldu ne de kalk diyen. Haber Global ekibinin konuştuğu kafe işletmecisi, “Bir kahve ile 6 saat oturanlar oluyor. Kibarca hatırlatma ihtiyacı hissettik yoksa elimizde bir kronometre yok! Kimseyi takip ettiğimiz de yok! Unutuldu ise bu adap hatırlatalım istedik” diyor.
Paylaş