Paylaş
HEM TECRÜBELİ HEM UYGUN FİYATLIYIZ
Türkiye saç ekiminde neden bu kadar popüler? İlk sorum bu. Medikal Estetik uzmanı Dr. Cem Çıtlak, ‘Çünkü diğer Avrupa ülkeleri ile kıyaslanınca hem daha deneyimli hem de çok daha ucuzuz da ondan’ diyerek yanıt veriyor soruma, şöyle de devam ediyor: “Saç ekimi dediğiniz olay saç kökünün bir yerden alınıp bir başka bölgeye nakledilmesidir. Amerika’da bir greftin (saç kökü dokusu) ekimi 6-7 dolar. Bir saç ekiminde ortalama 3500-5000 arası greft nakli yapıldığını düşünürsek maliyet 30-35 bin dolara çıkıyor. Türkiye’de ise rakam aşağı yukarı -merdiven altı olmayan- en iyi kliniklerde 20 bin-40 bin lira arasında.”
HER ŞEY PARA DEĞİL
“Yalnız burada bir parantez açayım. Her şey para değil. Bizim doktorlarımız iş yoğunluğu sebebiyle bu konuda hayli tecrübeli, ki yıllar içinde kendilerini ispatladılar. Türkiye’yi tercih etmelerinin bir nedeni de bu. Halı-kilim işlemek gibi... El emeği çok fazla. Türkiye’nin saç ekim kalitesi gerçekten çok yüksek! Bunun altından başarı ile kalkan tecrübeli ekiplere sahibiz. Mesela, İsveç’te sıradan bir klinikte bu işlem 5 bin Euro diyelim. Siz tecrübe artı uçak, beş yıldızlı otelde konaklama da dahil 3 bin Euro deyince cazip hale geliyor. ‘Hem tatil de yaparım’ mantığı ile tercih ediyorlar. Bir de mesela İngiltere’de belli bir grefte kadar ekime izin var. Bir seferde 1500-2000 greft üzerine çıkamıyorsunuz. Bu da işin haftalarca sürmesi demek. Türkiye’de ise kısıtlama yok. Örneğin beş bin greft, iki seansta ekiliyor.”
TAKSİCİ, MÜŞTERİMİZİ ÇALDI
KONUYU araştırırken sadece doktor değil bazı uzmanların bu işi yaptıklarına, bazılarının ise 3-5 bin lira gibi rakamlara yaptıklarına da denk geldim. Dr. Çıtlak diyor ki: ‘Maalesef doğru! Saç ekim cennetiyiz ama aman saç ekim çöplüğü olmayalım.’ Ne demek bu? Şöyle özetliyor: “Sanırım geçtiğimiz yıldı. İsveç’ten bir hastamız geldi. Havalimanından taksiye biniyor. Taksici ile sohbet ediyorlar. Sonra taksici, ‘Benim arkadaşım bu işi bin liraya yapıyor’ diyerek, müşterimizi çalıyor ve merdiven altı tabir ettiğimiz bir yere götürüyor. Burada hastanın kaçması inan ki hiç sorun değil. Ama yurtdışından gelen her hastanın sorumluluğu hekime ait ve saç ekimi riskli bir iş. Sonuçta kanamalı, enfeksiyona açık bir işlem. Ya hastanın başına bir şey gelse? Saç ekiminde en önemli kriter kişinin enfeksiyon kapmaması. Hastaya saç ekimi yapıyorsunuz, 3 gün sokağa çıkmaması lazım, dimdik bir pozisyonda oturması lazım. Bir bakıyorsun Nişantaşı’na alışverişe çıkmış. Bu olmaz. Ayrıca kan testi yapmadan, Hepatit- AIDS testleri- PCR test ve COVID-19 aşısı bilgisi almadan, kronik bir başka rahatsızlık var mı bakmadan hastayı karşımıza dahi almıyoruz biz. Ancak tüm bunların aksini yapan var mı? Var.”
BELLİ BİR STANDART YAKALANIRSA DAHA İLERİ GİDERİZ
Meme kanseri geçmişimden ötürü yakından tanıdığım ve ameliyatımı başarılı şekilde gerçekleştiren Plastik Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi uzmanı, Doç. Dr. Erdem Güven’i arıyorum. Bir dönem saç ekimi ile uğraştığını bildiğim için fikrini almak istedim. Eskiden daha çok Arap yarımadasından, son 5 yıldır ise daha çok Amerika ve İtalya, İngiltere, Fransa, Almanya gibi batı Avrupa ülkelerinden gelmeye başladıklarını söylüyor. 2021’de sağlık turizminden ülkeye 2.1 milyar dolarlık girdi sağlanmış. Bunun 1 milyar doları ise saç ekiminden. Doç. Dr. Güven, “Çünkü Türkiye bu konuda çok ileri. Dünyanın çok yerinden daha ileri teknikler uygulanıyor. İsviçre saati nasıl çok değerli, Türkiye de bu konuda o kadar değerli işte. Ancak bu değeri daha ileri taşımak istiyorsak ülke olarak belli bir standardizasyonumuz olmak zorunda. Maalesef bu işi yapan ruhsatsız müesseseler var. Denetlenmeyen ve merdiven altı tabir edilen bu yerlerde gerek ekim sırasında gerek sonrasında komplikasyon-ölümler yaşanabiliyor. Oysa saç ekimi basite indirgenemeyecek kadar önemli bir işlem. O nedenle de devletin tüm saç ekim merkezlerini denetim altında tutması, gelenlere Sağlık Bakanlığı güvencesi verilmesi ve dahası belli bir standart oluşturulması lazım” diyor.
REPÜTASYON ÖNEMLİ
Böyle bir standart oturttuğumuz noktada başka ülkelerden de hastaların ‘gözü kapalı’ gelmeye başlayacağını belirten Doç. Dr. Güven, “Dünyanın hiçbir yerinde bizim kadar tecrübeli başka ülke yok. Ancak biz ‘Saç ekimi işte’ deyip geçiyoruz. Maalesef bu, iş biraz değersizleştiriliyor. Oysa kendimden örnek vereyim: Ben ciddi mikro-cerrahi, plastik cerrahi ameliyatlarını başarı ile yapabilen bir hekimim. Biraz değersizleştirme gördüğüm için bu işi bıraktım. Yani anlayacağın bu iş daha değerli hale getirilir, işin başında eğitimli, uzman hekimler olur ve ayrıca gerekli tedbirler alınıp sağlık turizmi özelinde dünya çağında kampanya-tanıtım-reklam yapılırsa inan bana şu an olduğumuz noktadan daha ileri taşıyabiliriz durumu. İlgi on katına çıkar! Dolayısıyla Türkiye’nin bundan elde edeceği gelir de yıllık 1 milyar dolardan 10 milyar dolarlara kadar çıkabilir” diyerek Türkiye’de bu konuda daha büyük bir potansiyel olduğuna vurgu yapıyor.
Paylaş