Paylaş
ZENGİNLİK SANILDIĞI KADAR GÜZEL OLMAYABİLİR
Klinik psikolog Prof. Dr. Ebru Şalcıoğlu’na arka arkaya iki soru sordum. Bir, ‘Para ile saadet olur mu?’ İki, ‘Parasız saadet olur mu?’ Her ikisine de yanıtı aynıydı. ‘Olmaz.’ Peki neden? Prof. Dr. Şalcıoğlu, “Çünkü para hiç şüphesiz hayatımızı sürdürebilmek, ihtiyaçları karşılayabilmek, belirli bir konfor içerisinde yaşamak, daha da önemlisi hayatta kalmamızı sağlamak adına önemli bir araç. Ama mutluluğun anahtarı mı? Orası muamma. Yoksulluk bir mutsuzluk etkenidir ve o etkeni ortadan kaldırmanın ön şartı da paradır. Ancak para salt mutlu olmak için yetmeyebilir. Yani bu şu demek oluyor; size hizmet edilmesi, evleriniz, arabalarınız ve hatta hizmetçilerinizin olması, onların ev temizlemekten alışverişe, çocuk bakımına kadar her istediğinizi yapması elbette sizi mutlu edebilir. Ama bu kolaylık hayatınızın daha anlamlı olacağı anlamına da gelmiyor. Güç, para, zenginlik, şan, şöhret hayatımıza anlam katabilecek birçok değerden bizi uzaklaştırabilir. Mesela aile, dostluk, arkadaşlık, yardımlaşma gibi değerleri unutabilecek ya da yok sayacak pozisyona gelebiliriz. Para toplum ile bağlantısı olan bir birey olmanızın önüne geçebilir ki bu koşullar altında paranız olsa da başkalarının parasız ve mutsuz olduğu bir yerde mutlu olmanız ne kadar mümkün?” diye soruyor.
BİR ŞEYLERE ÖZLEM DUYMAK GEREK
ÜNLÜ sanatçı Hülya Avşar, Candaş Tolga Işık’ın sunduğu programa konuk oldu. Merak edilen soruları yanıtlarken söz döndü dolandı Ayvalık’ta ada aldığı dedikodularına geldi. Avşar bir ada ile ilgilendiğini ama almadığını söylerken Işık’a döndü ve “Mutlu olur musun bu kadar zengin olmaktan?” diye sordu. Sonra da kendi yanıtladı: “Bir insanın başına gelebilecek en kötü şey zenginlik. Her şeyi alabilmek... Hayatta her şeye şüpheli yaklaşırsın. Sevgilin ‘seni seviyorum’ dese inanamazsın. Gerçekten âşık olduğu için mi seninle yoksa? Bir şeylere özlem duymak gerek bu hayatta.”
KAÇINILMAZ DÖNGÜ
Dış dünyada mutluluk arayışına çıktığımız her an aslında bir fare kapanına da girmiş olmuyor muyuz? Sahip olduklarımızın, diyelim ki para ya da makam, daha fazlasını elde ettiğimiz zaman, önce mutlu hissediyoruz ama sonrasında fazlasını istemeye başlıyor, bunun için de yakıp yıkmaktan çekinmiyoruz. Ya da duruma hemencecik alışıyoruz ve önceden ‘şans’ diye nitelediğimiz her şey bir anda ‘yetersiz’ gelmeye başlıyor. Ve bu kez de aynı hazzı yakalamak için yine daha fazlasının peşine düşüyoruz. Bu durumu ‘kaçınılmaz döngü’ olarak niteleyen Prof. Dr. Şalcıoğlu, şöyle devam ediyor: “Amerika’da piyango milyarderleri ile kaza sonucu engelli kalanlar üzerinde, olaydan 1 yıl sonra, ‘Hangisinin daha mutlu olduğu’ üzerine bir araştırma yapılmış. Ve sonuç aynı çıkmış. Yani, demem şu ki insanlar genellikle kendilerini neyin mutlu edeceği hususunda yanılırlar. Yanılsama para ve güvenlik geldiğinde mutlu olacağımızı sanmamız ile başlar. Zenginlik anlık çözümler, keyifler, mutluluklar getirse de bu mutluluk uzun vadede gerçek olmayabilir. Önemli olan paranızın ne kadar olduğu değil onunla olan ilişkinizdir.”
PANDEMİNİN ÖĞRETTİKLERİ
“Her ne kadar ‘param olsa daha mutlu olurum’ diyenler başı çekse de geleceğe dönük bu beklenti gerçekleştiğinde (diyelim bugün zengin olduk) pek de öyle mutlu olmadığınızı görebilirsiniz. Mutluluğu beklemek, o durum gerçekleştiğinde, mutlu hissetmenin garantisi değil yani. İnsanlar dostlukları, arkadaşlıkları, hayata kattıkları ile hatırlanmak, bilinmek isterler çünkü. Ayrıca, son 1 yıldır pandemi ile çoğumuz zaten bu gerçekle yüzleşmedik mi? Öngörülemeyen bir salgın ve beraberinde değişen hayatlar... Sağlığın ne kadar önemli olduğunu fark ettik. Paranın sevdiklerinize dokunmaktan, yanında olmaktan, sarılmaktan kıymetli olmadığını anladık. Güç ve paranın işe yaramadığını hissettik çünkü ortada satın alınabilecek bir aşı bile yoktu. Sosyalleşmenin, insan olabilmenin, yardımlaşmanın kıymetini bildik. Birçok insan kocaman evlerini, büyükşehirlerdeki ‘dörtdörtlük’ yaşamlarını bırakıp daha sakin yerlere taşınmadı mı? Kocaman binalar bomboş kaldı. Önemli olan mutlu olmayı bilmek.”
SİZ OLDUĞUNUZ İÇİN Mİ SEVİYOR
Uzman Psikolog Nigâr Çiçek mutluluk tanımının herkese göre değişebileceğinin altını çizerken, paranın yadsınamaz bir kaynak olduğu gerçeğini de elbette görmezden gelmiyor. ‘Ama’ diyerek parantez açıyor; ‘Para tek başına bir anlam ifade edebilir mi?’ Çiçek, “Günün sonunda para metadır. Bitebilir. Hadi bitmediğini varsayalım... Hep bir daha fazlası vardır. Belli noktadan sonra hırs, ihtiras gibi duyguları besler, kişiyi de metalaştırabilir. Evler, arabalar, yatlar, uçaklar, ayakkabılar... Yetmez... Hep bir fazlası olsun istenir. Oysa insan gerçek doyuma bunlarla değil; sevgi, şefkat, inanç, saygı, sadakat gibi duygularla varır. Hülya Avşar’ın dediğine katılmamak ne mümkün? İlişki içerisine para girdiği zaman kişinin sizinle neden dostluk ettiği ile alakalı şüpheye düşebilirsiniz. ‘Siz olduğunuz için mi yoksa ona sağladığınız imkânlar için mi sizi seviyor?’ Ki bu haklı bir şüphedir. İlişkilerinin ömrü ve seyrini para, güç ve şöhrete bağlayanların ilişkileri koşula bağlı demektir ve bitmeye mahkumdur” diyor.
Paylaş