Paylaş
ÜÇÜNCÜ PİKE HAZIRLIKLI OLUN
BİLİM Kurulu üyesi ve İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları Anabilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Serap Şimşek Yavuz, 1 yıllık süreçte hem verdiği bilgiler hem de alandaki başarısıyla öne çıkan isimlerden biri. Prof. Dr. Yavuz’u 1 yılın kısa bir değerlendirmesi için aradım, şöyle diyor: “Evet, 1. yıl doldu ama maalesef daha iyi bir yerde değiliz. Varyantların da etkisi ile vaka sayıları yeniden artmaya başladı ki buna daha açılmanın etkisi yansımış değil. 1 hafta sonra onu da göreceğiz. O nedenle 3. pike hazırlıklı olmalıyız! Şu an bir gevşeme pek akıllıca olmaz. Önlemlere aynen devam.”
TEDBİRLERE DEVAM EDİLMELİ
“Kalabalıklara pek girmemeye gayret edin. Kapalı ortamlardan kaçınmaya çalışın. Girdiniz mi? Havalandırmaya dikkat edin! Kapalı ortamda asla maskesiz durmayın, mümkün mertebe az zaman harcayıp açık alana çıkın. Sosyalleşmemeye çalışın. Hijyeni ve mesafeyi koruyun. 1 yıldır durum hep mi aynı? Evet, geçen yıldan bu yana davranış modellerimizde pek bir değişiklik yok anlayacağınız. Umutlu muyum? Hem de çok. Geçen yıldan bugüne birçok farklı aşı bulundu. Tüm varyantlar çok yakından takip ediliyor. Aşıların içeriğinin değiştirilmesi gerekirse diye önlemler alınıyor. Antiviral neredeyse bulunmak üzere. Ümit veren çalışmalar var. Sabırlı ve akılcı davranmayı öneriyorum.”
YOLUN SONU GÖRÜNÜYOR
1 yıldır en iyi öğrendiğimiz şey aslında sabırlı olmak. ‘Bugünler de geçer’ deyip duruyoruz da iş gün hesabı yapmaya gelince zaman adeta duruyor. O ümitle ‘Ne zaman biter pandemi?’ diye soruyorum. Prof. Dr. Yavuz “Herkes aynı soruyu soruyor, ben bile kendi kendime soruyorum. Ne zaman bitecek? Keşke net tarih verebilsek. Ama tahminimi söyleyeyim: 2021 yılı sonu itibariyle biraz daha rahat olacağımızı öngörüyorum, tabii çok büyük bir sürpriz olmazsa. Mutant virüsler şu an elimizdeki aşılardan kaçacak olsa bile yıl sonuna kadar daha farklı pek çok aşı çıkacak. 2022 başı daha iyi olacak diye ön görüyorum” diyor.
BİR SORU BİR CEVAP
SAĞLIK ÇALIŞANLARININ HAKKI ÖDENMEZ
Soru: 1 yıllık süreçte çocuklarınızdan, ailenizden uzak kaldınız, hastalandınız. 131’i hekim olmak üzere toplam 337 sağlık çalışanı hayatını kaybetti. Bu bir soru değil aslında... En büyük alkış sizlere...
Cevap: “Teşekkür ederiz. Meslek gereği cephenin en önündeyiz. Fazlaca hırpalandık, çok yorulduk ama mücadeleye devam etmek zorundayız. Yalnız bu sadece bizim çabamızla olmaz! Herkes üzerine düşeni yapmalı. Yeni normali kabullenmeli. Kaybettiğimiz tüm arkadaşlarımız için çok üzgünüm. Bundan sonra kayıp yaşamayacağımızı ummak istiyorum.”
ÇOĞU ŞEY ESKİYE DÖNMEYECEK
TÜRKİYE Solunum Araştırmaları Derneği Enfeksiyon Grubu Başkanı Doç. Dr. Berna Kömürcüoğlu, 11 Mart 2020’den bu yana ülkemizde 2.8 milyon vakanın tespit edildiğini, hayatını kaybedenlerin sayısının 30 bine yaklaştığını ve sayının artmaya da devam ettiğini söylüyor. Doç. Dr. Kömürcüoğlu, “Türkiye 2 milyon 807 bin 387 ile dünyada 192 ülke arasında en çok vaka görülen 9’uncu ülke. Hastalığa bağlı ölümlerde ise 18’inci sıradayız. Doğal iyi mutasyon oluşana kadar, ki henüz oluşmadı, aşılama ile toplumsal bağışıklığı arttırmaya çalışmak, aşı geliştirme çalışmalarına devam etmek, bölgesel olarak hastalık sıklığının arttığı bölgelerde kısıtlamaları arttırmak en olası çözümler gibi görünüyor. Kısıtlamaların gevşetilmesiyle artan sosyalleşme, vaka sayılarında ciddi artışlara sebep olabilir” diyerek ‘yeni dalga’ riskine karşı uyarıyor, şöyle devam ediyor:
ÖNGÖRÜDE BULUNMAK GÜÇ
“‘Daha kaç yıl sürer?’ diye soruyorlar. Maalesef öngöremiyoruz. Önceki salgınlara bakıyoruz. SARS/MERS belli bir alanda kendini sınırladı, öldürücülüğü daha fazla olmasına rağmen çok yayılmadı. 1920’lerdeki İspanyol gribi; o daha öldürücüymüş ama dünya bu kadar global olmadığı için Avrupa’da sınırlı kalmış. Toplumsal bağışıklıkla kaybolup gitmiş. Şu an öylesine büyük bir dünyada yaşıyoruz ki Çin’den çıkan virüsün gitmediği ülke yok. O nedenle, ya çok etkili bir ilaç bulunacak -ki henüz ortada böyle bir çalışma yok- ya da çok etkili bir aşı! Aşı konusunda çalışmalar var ama onda da mutasyonlar maalesef can sıkıcı! Anlayacağınız tünelin ucu görünüyor ama gidilecek yol biraz sancılı. Keşke bir sabah kalksak ve bitmiş olsa. Ancak toplumsal bağışıklık seviyesine ulaşmadan bitecek gibi değil. O nedenle, yeni normale göre davranmayı düstur edinmeliyiz. Çoğu şey eskiye dönmeyecek gibi!”
BİR SORU BİR CEVAP
İNSAN İLİŞKİLERİMİZ DEĞİŞTİ
Soru: 1 yıllık süreçte hayatımızda en çok ne değişti?
Cevap: “Şüphesiz insan ilişkilerimiz değişti. Biz kültür olarak daha dokunan, kucaklayan, öpüşen, kapıya geleni çevirmeyen, misafirperverliğimizle ünlü bir milletiz. Bu süreçte kişiler içe kapandı. En fazla çekirdek ailesi ile görüşür oldu. Hekim olarak da böyle. Gelen hastalarımızın mutlaka bir omzuna dokunur, tokalaşır, destek olmaya çalışırdık. Maskesiz, mesafesiz hareket edemez olduk. ‘Acaba hasta olur muyum?’ diye korkarak yaşamaya başladık. Yüz yüze sosyalleşme sıfırlandı. Kafeler, restoranlar kapandı. Hayatımıza ‘online’ kavramlar girdi. İş, okul eve taşındı. En sevdiklerimizi bile kamera aracılığıyla görebildik aylarca. Bambaşka hayatlar yaşamaya başladık. Daha ne olsun!”
Paylaş