Paylaş
SORUNLAR AÇILMA İLE ÇÖZÜLEMEYECEK KADAR BÜYÜK
GEZİ İstanbul ve Agora 1890’ın sahibi, mimar Hakan Kıran yeme-içme sektörünün şüphesiz en büyük darbeyi alan sektörlerin başında olduğunu ancak normalleşme sürecinin esnaf lokantalarına, kafe, pastane, kahvaltıcılara ciddi anlamda bir nefes aldıracağını söylüyor ve “Gezi İstanbul’un kafe bölümünde hareketlilik 4 günde önemli bir noktaya ulaştı. Biz bakanlığın uymamızı istediği her türlü önlemi aldık. HES sorgulamasından masa aralıklarına, hijyen şartlarına kadar... Tepkiler, geri dönüşler çok olumlu. Adeta koşarak geliyorlar. Herkeste sosyalleşmeye aşırı bir özlem var” diyor.
DESTEK ŞART
Kıran, özellikle alkollü restoranlarda sıkıntının devam etmekte olduğunu belirterek, şöyle devam ediyor: “Agora 1890’ı biz bugün açacağız, akşam 19.00’a kadar bu hizmeti nasıl sıkıştıracağız? 19.00 normalde bize müşterilerimizin gelmeye başladığı bir saat. Bunu yaşayarak tecrübe edeceğiz. Personelimiz uzun bir aradan sonra yeniden çalışmaktan mutlu. Ama işletme sahipleri olarak bizim için her şey pek güllük gülistanlık değil! Kira, vergi, genel gider, ödemeler... Yaklaşık 1 yıldır kapalı olduğumuz dönemden sarkan yüklü borçlar var. Sorunlarımız sadece açılma ile giderilemeyecek kadar büyük. Devlet desteği şart! Kısa çalışma ödeneğinin en azından 2 yıl daha devam etmesi ya da çalışma desteği ödemesine de çevrilmesi, stopaj, vergi, SGK ödemelerinden muafiyet, geçmiş yaraları sarabilmek için çalışana da işverene de düşük faizli destek paketi benim önerilerim.”
‘FINE DINING’ RESTORANLAR ZORDA
NİŞANTAŞI’ndaki Cabbar’ın işletmecisi Serkan Koca girişte ateşölçer, HES kodu uygulaması yaptıklarını, masaların en az 2 metre aralıkla yeniden düzenlendiğini, izin verilen saatler içerisinde kapalıdan ziyade bahçede hizmet vermeye çalıştıklarını belirterek, “Gün içerisinde hem belediye hem de polis tarafından denetimler devam ediyor. Bu da müşterimize bir güven veriyor. Saat 15 gibi başlıyor hareketlilik. Hareketlilik dediysem yanlış anlaşılmasın; belki 1, belki 2 masa. Eskisi gibi değil. Zaten o saatte herkes çalışıyor ve alkollü bir restoran olduğumuz için zaman konusunda sıkıntı var. 19.00’da kibarca uyarıp, masalara adisyonları gönderiyoruz. Herkes kısıtlamalara uyar, böyle devam ederse bu bir başlangıç olabilir. Asıl beklentimiz en az 22.00’ye kadar açık olmak. Buna gerçekten ihtiyaç var. Sektör zorda! Para kazanma hayalinden çok borçlarımızı, kiralarımızı ödeyebilelim, bu süreç geçene kadar ayakta kalabilelim derdindeyiz. Ne kadar daha dayanabiliriz bilmiyorum” diyor.
AÇILMADA KİŞİSEL GÖZLEMİM
İlk gün Kurtuluş-Bomonti-Osmanbey-Nişantaşı hattında dolandım.
Kafeler kalabalık. AVM’lerin yemek alanları tıklım tıklım.
Çoğu kafe-restoran masaları aralıklı.
Kapıda HES soran, ateş ölçen personeller var.
Hijyen konusunda herkes hassas. Tuvaletlerin temizliklerinde sıkıntı yok gibi.
Tek sorun: Saat 19.00 olunca çoğu insan mekândan kalkmak istemiyor.
İkinci gün Bahçeşehir (şehir merkezinden uzak olması sebebiyle seçtim) civarındaydım.
Gölet civarında henüz açılmamış çok mekân var. Kimi hazırlık yapıyor ama çoğu kapatmış.
Gittiğim mekân bahçeli. Masalar aralıklı değil ama bir dolu- bir boş prensibiyle servis var.
Garsonlar, aşçılar uzun zaman sonra işe dönmekten mutlu, umutlu.
Masalarda maske- dezenfektan, girişte HES kodu- Ateş ölçme uygulaması var.
Mekânların toparlanması, müşterilerin dışarı çıkması saat 20.00’yi buluyor.
Üçüncü gün Beşiktaş-Bebek-Arnavutköy hattındaydım.
Havanın da güzel olmasını fırsat bilen bilgisayarını alıp kendini kafe ya da pub’a atmış.
Genellikle bahçede ya da açık alanda oturmayı tercih ediyorlar.
Otururken masada, maske takan yok.
Genel beklenti 19.00 olan kapanışın 22.00’ye uzatılması.
İnsanlar oturarak yemek yemeyi, sosyalleşmeyi özlemiş.
YENİ RESTORAN ADABI
Gördüğüm, mekânların hassas, insanların ise bir tık daha umursamaz olduğuydu. O nedenle İstanbul Florence Nightingale Hastanesi’nden enfeksiyon uzmanı Dr. Gökçe İnan’ı aradım. Ben sordum, o cevapladı.
Soru: Kontrolsüz bir normalleşmenin önüne nasıl geçilebilir?
Cevap: “10 milyon kişi aşılandı ama 2. dozu yapılan henüz 2.5 milyon var. Yani toplumsal bağışıklıktan söz etmek için henüz erken. O nedenle süper üçlü maske, mesafe, hijyene devam! Yemek yemiyor ya da bir şeyler içmiyorsak muhakkak maskemizi takmalıyız. Maskeyi çıkarıyorsak da mesafeye dikkat! HES kodu uygulaması çok başarılı. Her restoran uymalı ki PCR pozitif olanlar elensin.”
Soru: Masalar arası mesafe ne olmalı? Tuvaletler riskli mi?
Cevap: “En az 1.5- 2 metre olmalı. En çok virüs yükü tuvaletlerde, partiküller havada asılı kalabiliyor. O nedenle tuvalete kesinlikle maske ile girin.”
Soru: Masalardaki çatal-kaşıkları ekstra temizlemeye gerek var mı?
Cevap: “Virüsün cansız yüzeylerden kişiye geçme, hastalık yapma ihtimali düşük. Virüsün canlılığını sürdürebilmesi için canlı bir hücre içinde olması gerek. İçiniz rahat edecekse kuru bir peçeteyle şöyle bir silinebilir.”
Soru: Mekânlarda ne kadar oturabiliriz?
Cevap: “Şu kadar saat kalın diyemem. Ne kadar az o kadar iyi, saatlerce oturmayı önermiyorum. Mümkün mertebe açık alanlarda kalmalarını öneririm.”
Paylaş