Paylaş
EMPATİ BECERİSİ GELİŞTİRİLMELİ
SİYASAL iletişim uzmanı Suat Özçelebi, sosyal medya olmasaydı döner ustasının belki de kendisine kesilen ceza ile kalacağını belirterek “Biz de çok büyük olasılıkla bu olayı duymayacaktık. Olay belki de sadece yerel basına yansıyacak ve orada kalacaktı. Sosyal medya sayesinde tepkiler karşılık buldu ve Denizli Valisi de hatasının farkına varıp hemen özür diledi” diyerek sosyal medyanın gücüne dikkat çekiyor. Özür demişken, Vali Atik’in imla hataları nedeniyle 3 kez değiştirdiği özür metnini hatırlatıyorum. Özçelebi, “Bu bile başlı başına bir olay! Devlet makamından yapılan bir açıklama; dili kötü, dil bilgisi daha da kötü. ‘Şahsımın yaklaşımı şahsımı da üzdü’ diyor. Bu nasıl bir dil? Akıl alır gibi değil. Elbette sayın vali yazmamıştır bu metni. Muhtemelen halkla ilişkiler, basın danışmanlığı ya da özel kalemi kaleme aldı. Burada da işte ekibinizin ne kadar önemli olduğu ortaya çıkıyor. Krizin iyi yönetilemediği aşikâr. O nedenle kamu bürokratları da siyasetçiler de hem kendilerini, hem de ekiplerini böylesi krizlere karşı eğitmeli, önlemler almalı.”
EGOYA DİKKAT
Özçelebi şöyle devam ediyor: “Sayın vali bir denetime çıkmış. Denetimin ilk koşulu empati olmalı. Vali Atik’te ise empati sıfır. Amaç sadece ceza kesmek mi? Evet ise hata bulmak kolay. Amaç diyalog kurmak, tatlı bir dille uyarmak, bir daha olmamasını sağlamak ise empati o noktada devreye girmeli. Usta orada döner derdinde, can hıraş çalışıyor. Mekâna giden sizsiniz. Önce bir kendinizi tanıtmalısınız. Herkes sizi tanımak zorunda değil ki... Sayın Vali biraz empati yapabilse ortada sorun olmayacak. Bizim devlet adamlarımız ile siyasetçilerimizin yaptığı en büyük yanlışlardan biri de olayları kişiselleştirmeleri. Tepkileri kendilerine saygısızlık yapılmış gibi algılıyorlar. Bir yöneticinin, hele de halkla doğrudan ilişkili ise ilk öğreneceği şey empati yapmak, empati yeteneğini geliştirmek olmalı. ‘Ben’ dili halkla çalışan bir yönetici için çok tehlikeli. Egoya da dikkat etmek gerekir.”
MALZEME İNSAN İSE EĞİTİM ŞART
MANİFESTO Halkla İlişkiler Başkanı Ozan Özkan, halk sağlığı açısından bakıldığında valinin uyarı yapmasını doğru ancak uyarıyı yapma üslubunu problemli bulduğunu söylüyor. Özkan, “Bu adam bir döner ustası. Devlet ile işi yoksa valiyi tanımayabilir. Esnaf valiyi tanımıyor ise ve vali bu nedenle bir üzüntü içerisindeyse bana göre burada bir tanıtım zafiyeti vardır ki bu da Sayın Vali’nin halkla ilişkiler ekibinin yetersizliğinden kaynaklı. Yani Vali’nin ‘İşletmeyi kapatın’ talimatı iddia edildiği gibi bu tanınmama meselesinden kaynaklı ise ekibinin yapılan işlerin duyurulması, valinin tanıtılması adına daha çok çalışması gerekliydi” diyor. Halkın devletten dolayısıyla da bir validen hele de bu pandemi döneminde daha bağışlayıcı, kucaklayıcı, yol gösterici olmasını beklediğini ifade eden Özkan şöyle devam ediyor: “Valinin üslubunun sert ve kucaklayıcı olmamasından kaynaklı bir sorun var burada. Bu üslup onu hataya sürüklemiştir.”
BU İŞ EKİP İŞİ
“Kriz yönetimlerinde 4 temel prensip vardır. İlki reddetmek. ‘Benim bu işle alakam yok’ dersin. İkincisi başına gelen olayı bir gerekçeye dayandırırsın. ‘Dedim ama sor bakalım neden dedim?’ gibi nedenselliğe dayalı bir tavır. Üçüncüsü sessiz kalmaktır. Hiç ses çıkarmaz, fırtınanın dinmesini beklersin ki bu bizim asla tavsiye etmediğimiz bir strateji. Dördüncü olarak özür dileme stratejisi gelir. Valinin ekibi de en doğru stratejiyi seçmiş ancak bu sefer de metnin içeriğinde sorun var. Ben merkezli. Daha iyi kaleme alınsaydı keşke. Valilik bir şehirde devletin en üst kademesi, temsilcisidir. Halka hizmet için o makamdasınız ve malzemeniz insan. O nedenle halkla işi olan makam sahiplerinin insanı daha iyi anlayacak, empati yapabilecek davranış bilimleri ve beden dili eğitimi alması gerekli. Ayrıca halkla ilişkiler disiplinlerini iyi bilen ekiplerinin de olması lazım ki bu iş bir ekip işidir.”
DEVLET ADAMININ BİR HEDEFİ OLMALI
SİYASAL iletişim uzmanı Ali Saydam: “Kendisini bir an tebdil-i kıyafet gezen Osmanlı valisi zannetti sanırım. Duruma kendisi adına üzüldüm. Bir amatör ile profesyonel arasındaki temel fark birinin yaptığı iş karşılığı ücret alması, diğerinin almaması değildir. Aradaki temel fark birinin içinden geldiği gibi, diğerinin ise seçilmiş hedef ile hareket ediyor olmasıdır. Devlet adamlığı da profesyonel bir iştir. Devlet adamları ve hatta siyasetçilerin bir hedef koyup ona göre davranması gerekmektedir. Zira insan içinden geldiği gibi davranırsa fikirden öte duygular öne çıkar. Bazen halis olmayan duygular da olabilir bunlar. Tıpkı Sayın Vali örneğinde olduğu gibi... Bilimsel olmayan her genelleme yanlıştır ancak makamın verdiği yetki ve hatta güç insanda bazen zehirlenmeye yol açar. Bu örnekte de Sayın Vali makamını belki de o zehirlenme ile ‘tuhaf’ bir iş için kullanmıştır. Akıl, fikir ve ruh birlikte tekâmül etmemişse böyle hatalar olabilir. Bu noktada özür dilemeyi bilmek de bir erdemdir. Sayın Vali de özür dileyerek güzel bir davranış sergilemiştir. Ancak unutulmamalı ki her hata tortu bırakır. O nedenle böyle hatalara sebebiyet verecek davranış, sözden uzak durmak en iyisidir.”
Paylaş