Hayatımızı değiştiren virüs

HİJYENİN ÖNEMİNİ ANLADIK

BİLİM Kurulu üyesi Prof. Dr. Tevfik Özlü bu zorlu süreçte en aktif çalışan hekimlerden biri. Halkı salgın hakkında bilim ışığında aydınlatan Özlü “Çok şey öğrendik bu pandemiden” diyerek sıralıyor:

Ellerimizi oraya buraya sürmememiz, farkında olarak veya olmayarak ağzımıza, burnumuza dokundurmamamız, su ve sabunla sık sık yıkamamız, tokalaşmamamız gerektiğini öğrendik.

Kucaklaşma, sarılma ve öpüşmenin riskli olduğunu; hapşırık ve öksürüğün örtülmesi gerektiğini öğrendik.Kolonyayı yeniden keşfettik.

Açıkta satılan veya elle paketlenen ekmek ve diğer gıdaların güvenli olmadığını, markette ürünü ellerimizle değil gözümüzle seçmemiz gerektiğini öğrendik.

Başkalarının da kullandığı otel, restoran, kafe, tuvalet gibi mekânların ve buralardaki eşya ve yüzeylerin, buralarda servis edilen yiyecek ve içeceklerin bulaş
riski taşıdığını öğrendik.

DOKTORLUK: EN KUTSAL MESLEK

Evlerimizin güvenli olduğunu, hane halkının zor zamanlarımızda tek sığınağımız olduğunu, evlerimizde keyifli zaman geçirmenin yollarını, birbirimizle konuşmayı, paylaşmayı öğrendik.

 Hastanelerin, sağlık kurumlarının sadece şifa değil aynı zamanda hastalık da dağıtabileceğini, olur olmaz, ufak tefek şikâyetlerle oralara gitmenin gerekli ve güvenli olmadığını öğrendik.

Sağlık çalışanlarımızın riskli bir görev yaptıklarını, onları gereksiz yere meşgul etmememiz gerektiğini öğrendik. “Birimiz güvende değilsek, hiçbirimizin güvende olamayacağını” anladık.

Güneşli havada dolaşmanın, çimlere basmanın, rüzgârda saçlarımızı dalgalandırmanın kıymetini öğrendik.

Aklın, bilimin, uzmanlığın önemini; varsayımlarla, iddialarla, tahminlerle konuşan, her şeyi bilen kişilerin balonlarının söndüğünü gördük.

TEKNOLOJİ, SEN MEĞER NE KIYMETLİYMİŞSİN

BİLİŞİM uzmanı Osman Demircan, salgınla ‘çalışma’ ya da ‘alışveriş’ başta olmak üzere birçok alışkanlığımızın teknolojiye evirildiğini söylüyor. Demircan, “Teknolojinin önemini tüm insanlık anladı. Öyle ki bilgi teknolojileri alanında çalışan meslek gruplarına bakış açısı değişti. ‘İki tuşa basıyorsunuz da ne oluyor’ denilirken aslında ne kadar önemli bir iş yaptığımız ortaya çıktı” diyor. İşte nedenleri.

1) Hastalığın yayılması ve işyerlerinin kapanmasıyla korkulan robot teknolojilerinin aslında üretimin önemli bir parçası olduğu
ortaya çıktı.

2) Yapay zekânın önemi anlaşıldı. Özellikle temel ihtiyaç maddelerinin üretiminde, insana ihtiyaç kalmadan üretim ağlanması yaşamın devamlılığı için ciddi önem kazanmış durumda.

3) Evden de çalışılabiliyormuş. Şirketler uzaktan çalışma altyapıları ile ilgili ciddi yatırım yapmaları gerektiğinin farkına vardı. Bundan böyle bulut teknolojileri, kâğıt-kalemsiz ofis, dijital onay, görüntülü toplantı sistemleri konularına ağırlık verilecek gibi görünüyor.

4) Online alışverişin önemi anlaşıldı. Hayatında hiç online alışveriş yapmamış milyonlar artık bu kolaylığın farkında ve bu alışkanlık virüs tamamen yok olduktan sonra da değişmeyecek.

5) Eğitimin dijitalleşebileceği gerçeğini gördük. Yeni projelerin geliştirilmesi gerekliliği anlaşıldı.

6) Hızlı internetin önemini kavradık. Görüşmeler, alışveriş, bankacılık, mesajlaşma derken yüksek bant genişlikleri zorunlu hale geldi.

7) ‘Ne gerek var’ denilen temassız ödeme sisteminin aslında ne gerekli olduğunu gördük. Nakit para kullanmak istemeyen on binlerce kişi için ödemelerde en çok tercih edilen yöntem.

PARANIN SATIN ALAMADIĞI ŞEYLER VARMIŞ

Kişisel gelişim uzmanı ve yaşam koçu Dilara Altınkan: “Bana göre öncelikli değişim değerlerimizde yaşandı. Neyi, neden yaptığımızı sorgular olduk. Bugüne kadar aldığımız kararları neyin etkilediğine vakıf olmaya çalıştık. Sahip olduğumuz ya da sahip olmak istediğimiz şeylerin nedenlerini, değerlerimizi masaya yatırdık. Sonuç: Gerçekte nelerin önemli, nelerin önemsiz olduğunun sınıflaması, yani öncelik sıralamamız değişti. Markaya, mala, mülke, işe, kariyere, gezmeye, eğlenmeye, özgürlüğe daha öncelikli değer verirken, sağlığı sıralamalarda geriye atıyorduk mesela. Aldığımız çantanın markasına, tatilin, lüksün ışıltısına kapıldık. Kariyer hedefi peşinde koşarken aileyi, arkadaşları sıralamada geriye attık. İşte tüm bu değerlerin sıralaması bundan sonra değişmiş olacak. Paranın, gücün, ünün bizi korumayabileceğini gördük, anladık. Pek çok kişi artık ‘Önce sağlık’ diyecek. Çünkü sağlık varsa diğerleri de olur. İhmal ettiğimiz ‘aile’ kavramını da sıralamada başlara aldık.”

AİLE VE ARKADAŞLAR NE DE KIYMETLİYMİŞ

PSİKOLOG Ozanser Uğurlu: “İnsan sosyal bir varlık. Temasla ilerleyen bir sistemimiz var. İş çıkışı arkadaşlarla bir araya gelip sohbet etmek, konsere gitmek, evde yemekler hazırlayıp herkesi bir masa etrafında toplamak mesela. Bunlar insanı besleyen, mutlu eden ve ruhsal açıdan rahatlatan şeyler. Sosyalleştikçe zenginleşiyoruz. Ama ne oldu? Hepimiz evlerimize kapandık. Tüm bunların eksikliğiyle zihinsel ve duygusal yorgunluklar yaşıyoruz. Ve farkına vardık ki ailemiz, arkadaşlarımız bizi biz yapan değerlermiş. Meğer sevdiklerimize sarılmak ne de önemliymiş! Ne de iyi geliyormuş hepimize, öyle değil mi? Belirsizliğe karşı güçlü durmamıza, aidiyet duygumuzu pekiştirmeye ve kendimizi güvende hissetmemize destek olan en büyük motivasyon kaynağının ailemiz ve sevdiklerimiz olduğunu anlamadık mı? Sevdiklerimiz ve ailemizle bu süreçten sonra ‘üstünkörü’ zaman geçirmek yerine kaliteli zaman geçireceğimiz, doyurucu bir bağlanma sürecine gireceğimizi düşünüyorum.”