Paylaş
AFET YÖNETİMİ BAŞLI BAŞINA BİLİM DALIDIR
‘KOLİ hazırlamak yerine para yardımı yapın’ çağrısı yapmıştı İTÜ Afet Yönetimi Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Mikdat Kadıoğlu, ‘Heba olacak’ diye de not düşmüştü. Elbette bunlar münferit olaylar. Çoğu yardım -özellikle STK’lar, AHBAP ve AFAD ile organize olunanlar- yerine ulaşmakta ama münferit yardımların sekteye uğradığı da gerçek. Prof. Dr. Mikdat Kadıoğlu’nu aradım, diyor ki: “İnsanlar vicdani sorumluluk hissetti, bir şeyler yapmak istedi ve ne bulduysa -organize olmaya gerek dahi duymadan- bölgeye gönderdi. Söyledik ama dinletemedik, yazık oldu.” Türkiye’de afet yönetiminin artık bir bilim dalı olması gerektiğine vurgu yapan Prof. Dr. Kadıoğlu, “Afet sonrası bu ve benzeri yardımları yönetebilecek altyapı yok bizde. ‘Elimizde ne varsa gönderelim’ diyerek yardım olmaz. Olursa da çöpe gider böyle” diyor.
RİSK AZALTILMALI
Peki nasıl olmalı afet yönetimi? Şu yanıtı veriyor: “Afet yönetimi sadece arama kurtarma değildir. Afet olmadan önce her türlü organizasyonu planlamak ve riski azaltmaktır. Mesela yardım konusu... İnsanlar güvendiği kurumlara ayni yerine nakdi yardım için yönlendirilmeli, ihtiyaçlar listelenmeli, o yardımlarla, neye ihtiyaç varsa ihtiyaç olduğu kadar alınmalıydı. Hatta ihtiyaçlar yerel üreticilerden alınmalıydı ki bölgede ekonomi de devam etsin. Talep toplamak, lojistiği sağlamak, ulaştırmak ve bölüştürmek; bunların her biri afet yönetimi konusudur. Bunlar ‘Türkiye Afet Müdahale Planı’nda yazar ama uygulayabildiğimizden emin değilim. Bir afet olduğu zaman değişik bölgelerden insanlar görevlendiriliyor ve çoğunun da afet yönetimi bilgisi yok, planlardan bihaber oluyorlar. Kendine göre bir şeyler yapmaya; sevk ve idare etmeye çalışıyorlar, e, o da bu kadar oluyor işte.”
TALEP EDİLMEYEN YARDIMLARI GÖNDERMEYİN
İNSANİ yardım lojistiği ve afet yönetimi uzmanı Prof. Dr. Burcu Balçık, insani yardım lojistiğinde bu durumun yaygın görüldüğünü belirterek, “Biliyoruz ki talep edilmeyen yardımların kaderi genellikle bu olur; ‘Bir yerlere atılmak’, ‘Bırakılmak.’ Bu arada talep etmek derken, sahada görevli kişilerin hangi noktada neye ihtiyaç var, neler eksik belirleyip, listeler oluşturup, ‘İhtiyaçlar bunlar’ demesini kastediyorum. Ayrıca bu ihtiyaçları noktalarına ulaştırabilecek depolama, tasnifleme, etiketleme, taşıma gibi değişik seviyelerde organize olmuş bir ağınız da olmalı. Böyle bir ağ yoksa o karmaşada bu işleri kim yapacak, onu bilmeniz mümkün değildir. Yani en ‘muhteşem’ koliyi de yapsanız, yerine ulaşmadıktan sonra, o yardımlar kişilerin kendi vicdanını rahatlatmasından öteye geçemez” diyor.
DÜZENLİ LİSTELER OLMALI
Peki yeniden organize olunabilir mi ve nasıl? Prof. Dr. Balçık diyor ki: “Öncelikle oradaki STK’lar ve yardım kurumlarının hangileri olduğu, hangi bölgelerde çalıştıkları, neye ne kadar ihtiyaç olduğu ve dağıtım ağlarının ne olduğuna dair sağlıklı bir bilgi akışı ve düzenli listeler yok. Belki de vardır ama ben görmemişimdir ancak gözlemlediğim bu. Tüm bilgiler ya çok dağınık ya da kısıtlı. Eğer elimizde böyle bir sistem olursa yardımların çeşitliliği ve lojistiğini düzenlemek daha kolay olur. Zira yaralarımızı sarmak en az 2-3 yılımızı alacak. İnsanca yaşamak için her gün düzenli bir akışa ihtiyaç var. Dolayısıyla uzun süre ihtiyaçları karşılayacak bir ağın hemen kurulması gerekiyor. Bunun dışında ise:
1- Güvendiğiniz kurum / STK’lara ayni yardım yerine nakdi yardım yapılmalı. İhtiyaç listeleri çok hızlı güncelleniyor. Mesela bugün çadır lazımsa bu yarına battaniye ya da hijyen malzemesi olarak değişebiliyor. Bir de nakdi yardım; yerel üretici ve bölge esnafını desteklemek, toplu alışverişi onlardan yapmak açısından da kıymetli. Ki böylelikle büyükşehirlerden gönderilecek yardımların lojistik maliyetleri de düşürülebilir ve artan para da başka yardımlar için kullanılabilir.
2- Mümkünse tek seferlik büyük bağışlar yerine, düzenli bağışlar yapılmalıdır. Çünkü dediğim gibi yolumuz uzun. Sadece günü kurtarmak yetmez. Enerji ve imkânlarımızı yaymak gerekir.
3- Nakdi yardım gibi bir durumunuz yok ama yine de yardımcı olmak mı istiyorsunuz? Tek başınıza bir şeyler yapmak yerine güvendiğiniz kurumlara başvurun. Koordinasyon içinde hareket edin.
4- Ve son olarak, şu an bir yas olduğu için tam tersi düşünülse de afetzedelerin de süreçlere dahil edilmesi psikolojik açıdan çok kıymetli. Tüm gün çaresizce oturmak var, bir de hayatı yeniden kurmak, bir şeyin parçası olmak için çabalamak var. İnsani yardımın prensibi ilk zamanlar ‘yardım’, sonra da yeniden hayata dönmelerini sağlayacak şekilde destek ve dayanışmadır.”
Paylaş