Paylaş
DEPREMDE İSTANBUL’A KİM YARDIM EDECEK
KAHRAMANMARAŞ merkezli depremlerde, Antakya’da içinde 60 kişinin yaşadığı 9 katlı bir bloku, ekibi ile hayata geçirdiği “karbon fiber” tekniği ile yıkılmaktan kurtaran TED Üniversitesi Rektör Danışmanı Prof. Dr. Güney Özcebe’yi hatırlarsınız.
O dönem yaptığım röportajda “Sadece tek bir teknik ile değil ortak akılla nice hayatlar kurtarabiliriz” demişti. Hazır deprem tartışması İstanbul’u terk etmek minvalinde ilerliyorken aradım. Ne düşündüğünü sordum.
ÇOK VAKİT KAYBETTİK
Diyor ki: “Celal Hoca (Şengör) Türkiye’nin yetiştirdiği en saygın biliminsanlarından biridir hiç şüphesiz. Ve bu dediği doğrudur. Depremden canlı kurtulsa bile yardım ulaşamadığı için hayatını kaybedecek insanlar olacaktır. Bırakın depremi, bugün itfaiyenin dahi giremediği sokaklar var. Daha önce acı şekilde tecrübe ettik; başka bir ilde deprem olsa İstanbul yine o illere bakar, yardım da eder ama İstanbul’da bir deprem olursa Türkiye beyaz bayrağı göndere çeker. Bu gerçeği herkes biliyor. Ama biliminsanlarının uyarıları merkezi ve yerel yönetimler ve toplumun bizzat kendisi tarafından kulak arkası ediliyor. Dolayısıyla Celal Hoca’nın bu “radikal” sözleri duruma dikkat çekmek için sarf ettiği düşüncesindeyim. Şu gerçeği yadsıyamayız: “İstanbul çok vakit kaybetti.” 1999’dan sonraki 24 sene boşa harcandı.
Sadece kentsel dönüşüm değil daha birçok başlıkta çok fazla iş yapılabilirdi ama tercih bu yönde olmadı.”
Celal Şengör
KİTLELERİ KURTACAK ÇÖZÜMLER LAZIM
Peki, terkidiyar eylemek çözüme bir katkı sunar mı? Şöyle cevaplıyor Prof. Dr. Özcebe: “Taşınıp taşınmamak kesinlikle tercih meselesi. Siz gittiniz diyelim, ya büyük aileniz? Hadi onları da toplayıp gittiniz... Bu ancak kişisel bir kurtuluş reçetesidir. Elbette insanlar kendi kişisel çözümlerini aramakta haklı ancak bu kişisel kararlar ülke açısından bir şey ifade etmez, çözüme katkısı yok. Dolayısıyla daha da geç olmadan -acilen- kitlelerin hayatını kurtaracak çözümler hayata geçirilmelidir.”
Güney Özcebe
‘KURTULUŞ’ BİREYSEL DEĞİL ANCAK TOPLUMSALDIR
BİLİM Akademisi Üyesi Yerbilimci Prof. Dr. Cahit Helvacı da Prof. Dr. Şengör’ün dediklerinin altına imzasını atıyor ve ekliyor: “E, o biraz kendinden örnek vermiş, ‘Ben bile...’ demeye getirmiş, esprili şekilde söylemiş. İyi de etmiş çünkü merkezi ve yerel yönetimlerin dikkatini çekmek gerekiyor artık. Kentsel dönüşümün -hele 1999 depremi sonrası- çoktan bitmiş olması gerekirdi. Toplanma alanları, acil yardım gibi konularda net planlar olmalıydı. Ama bütçe başka yerlere harcandı. Bu konular hiç dikkate alınmadı. Hal böyle olunca durumu iyi olanlar “bireysel” çözümler aramaya başladı, taşınmak gibi... Ancak bireysel ve organize olmadan alınan önlem ve çözümler yalnız kişileri kurtarır ki o da belki. Zira taşındığın yerde deprem olmayacağının garantisi var mı? İnsanlarımızın çoğu acil yardım tekniklerinden bile habersiz. Dolayısıyla bizi kurtaracak yegâne çözüm “birlik olmaktır”. Bizi ancak toplumsal çözümler kurtarabilir.”
Cahit Helvacı
DEPREM KORKUSU İLE ŞEHİR DEĞİŞTİRMEK ANLAMSIZ: HAZIR OLMAK LAZIM
İSTANBUL Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Haluk Özener ile de DHA konuşmuş. Şöyle diyor: “Bulunduğunuz yeri terk etmek değil depreme hazır hale getirmek lazım.”
‘OLMAZ’ DENİLEN KONYA’DA BİLE OLUYOR
PROF. Dr. Özener, ülkemizin deprem kuşağı içinde olduğu hatırlatması da yaparak “Türkiye’de deprem korkusuyla şehir değiştirmek anlamsız. Şu gerçeği bilmek lazım ki ülkemizin neredeyse tamamına yakını deprem kırılganlığı taşıyor. Herkesin “Çok sağlam” dediği Anadolu’nun ortası Konya’da bile deprem oluyor. Haritalarda gözüken, aktif diri faylar kadar “örtülü fay” dediğimiz ve fiziksel olarak arazide tespit edilemeyen fakat deprem üretebilen faylar var. Dolayısıyla bulunduğunuz yeri terk etmek değil, depreme hazır hale getirmek lazım. Bu da kentsel dönüşümün hızlanması ile mümkün” diyor.
Haluk Özener
YAPILACAKLAR BELLİ
Prof. Dr. Şengör’ün de dikkat çektiği gibi depremden binalar yıkılmasa bile kaos ortamı oluşacağı konusundaki fikri ne? Kişiler üzerinden gitmek yerine bu soruyu “tecrübe” özelinde yanıtlamak istediğine değinerek, diyor ki: “11 farklı ili etkileyen 6 Şubat depremleri bizim için önemli bir gösterge ve tecrübe idi. Bu tecrübelerden ders çıkarılması gerektiğini düşünüyorum ve ümit ediyorum dersler alınmıştır. Çünkü ancak yaşadıklarımızdan ders çıkarırsak geleceğe çok daha iyi bakarız. Deprem olduktan sonra müdahale etmektense depremden önce riskleri azaltma yönünde girişimlerimiz var. 81 il için AFAD tarafından yapılan çalışmalar var. Yapılacak işler belli aslında. Önemli olan yetkili ve sorumlu kuruluşların yapılacak planlamaları harfiyen uygulayıp riskleri azaltması.”
Paylaş