Paylaş
ESTETİK İŞLEMLERİN BAZILARI ETİK BAZILARI YASADIŞI
- Estetik uygulamalar artık daha geniş bir kitleye ulaşmış durumda, öyle değil mi?
Sadece Türkiye’de değil dünyada da durum böyle. Estetik eskiden sadece belli bir zümreye aitti. 80’lere, 90’lara bakın! Kimler estetik yaptırıyordu? Ancak şarkıcılar, sinema oyuncuları, sosyetik zümre... Bu artık tamamen değişmiş durumda. Yine eskiye dönelim, kimler yüz estetiğini yaptırırdı? Sadece belli bir yaşın üzerindekiler. Ama artık 20’li yaşlardan itibaren gençler de arayış içinde. Beklentiler ve istekler farklılaşmış durumda.
- Bu da piyasaya yansıyor. Ama günün sonunda sokaktaki herkes de birbirine benziyor.
Estetik uygulama yaptıranların birbirine benzemesi asla arzu etmediğimiz bir durum, ki bu çok fazla prototipleşmekten kaynaklanıyor, ama toplumsal olarak daha tehlikeli bir durum içindeyiz. Çok fazla komplikasyon görüyoruz. Hatalı uygulamalar, yanı sıra kalitesiz-sahte ürün kullanımı, merdiven altı yerlerde işlem yapılması, donanımsız bireylerin ve hatta bazen hekim de olsa bu konuda bilgisi olmamasına rağmen uygulama yapması gibi; etik dışı bir grubun yasadışı işlemi söz konusu.
Peki ne yapalım? Işıltımızdan vaz mı geçelim? Hayır. Ama uyanık olalım. Mesela tam da yeni yıl üzeri şöyle bir kontrol listesi olsun elinizde.
- Bana ne işlem yapılıyor?
- Bu işlemi bana kim yapıyor? Doktor mu?
- Doktor ise uzmanlık alanı ne? Bu işin eğitimini almış mı?
- Bu işlem bana nerede yapılıyor? Evimde mi? Güzellik salonunda mı? Yoksa bir muayenehane, poliklinik ya da hastanede mi?
- Kullanılan malzemeler hangi ülkede üretilmiş? Ne kadar kaliteli?
- Malzemelerin yasal onayları var mı?
- Yaptırdığım uygulamaların potansiyel komplikasyonları neler?
Bu soruların cevabını bilmezsek pekâlâ güzellik peşinde koşarken canımızdan bile olabiliriz.
HER SÖYLENENE İNANMAYIN HER UCUZ OLANA KOŞMAYIN
- Uygulamaların yapıldığı bu yerleri kim denetliyor?
Türkiye’de ciddi bir kontrolsüzlük var. Devletin mutlaka üzerine düşen görevleri yapması lazım. Bir yere kadar da yapıyor aslında ama bu iş biraz da arz-talep çerçevesinde büyüdükçe büyüyor. İstanbul dünyanın estetik başkenti kabul ediliyor. Yurtdışında gıpta ile bakıyorlar bize. Türkiye bir marka. Ama bu markayı hızlı bir şekilde kaybedebiliriz de. Bu sebeple hemen bir düzene girmeliyiz ki elde ettiğimiz başarıyı kaybetmeyelim. Denetimlerin yetmediği noktada da bireysel sorumluluklarımız var. Yani her söylenene inanmayın. Her ucuz olana, ‘İyiyim’ diyene, en çok reklam verene koşmayın.
GENÇLER HIZLI VE SONUÇ ODAKLI GÜZELLİK İSTİYOR
- En yaygın uygulamalar botoks, dolgu gibi iğneli ya da ameliyatlı işlemler mi?
Aslında bu durum zamanın ruhu ile alakalı. Özellikle gençler çok daha hızlı, anında etki veren, gözle görülen, fark edilebilir sonuçlar istiyor. Beklemek istemiyorlar. Bu da bizi iki opsiyona yöneltiyor: Bir, ameliyatlar. Ki genç hastalarımız belli bir yaşın üstüne göre çok daha fazla (yüzde 90’üzeri) ameliyat tercih ediyor. İkincisi de iğneli; dolgu-botoks gibi, işlemler. Gençler, ‘Cildime bakayım, vitaminlerle besleyeyim’ gibi zamana yayılan uygulamalardansa aynaya hızlı yansıyan sonuç peşinde koşuyorlar.
- Peki ya 40 yaş üzeri?
Yaş ilerledikçe eldekinin ne kadar değerli olduğu, olanı korumanın önemi daha iyi anlaşılıyor. Dolayısı ile tedavi yöntemleri de değişiyor. Cildi beslemeye, kolajeni arttırmaya, sıkılaştırmaya, daha sağlıklı gözükmesini sağlamaya yönelik uygulamalar (iğnesiz-ameliyatsız) ön plana çıkıyor. Elastikiyet, deri sarkması, yumuşaması, leke gibi sıkıntıları daha en başta önleyecek, tedavi edebilecek, derinin en alt tabakasına inebilen, yapıcı-onarıcı uygulamalar daha popüler. Diş fırçalamak gibi. Her gün fırçalarsan tertemiz, sağlıklı dişlerin olur. Düzenli aralıklarla da cildine, derine bakar, ihtiyacı olan vitamin, nem ve bakımları verirsen de iğnesiz-ameliyatsız, yaşına göre daha genç, daha dinç, daha diri görünmek mümkün olur.
Nur Bilen Yavuzer
ESTETİK, GÜNDEM GARANTİLİ BİR KONU
Renee Clinic kurucularından Nur Bilen Yavuzer’in yanındayım. Sosyal medyada yaklaşık bir milyon takipçisi var. Çok sevildiği, beğenildiği kadar bazen acımasız eleştirilerin de odağında olabiliyor. Nerdeyse her gün özellikle magazin sayfalarında biri birilerinin estetik ile alakalı illa bir yorumuna denk geliyorum; ‘Hiç yaptırmadım’ diyenler, yaptıranları en ağır şekilde eleştirenler... Mesela Okan Bayülgen, ‘Estetikli yüzler bende tiksinti yaratıyor’ dedi daha bu hafta. Nedir alıp veremediğimiz bu estetik mevzusu ile? Yavuzer şöyle cevaplıyor: “İnsan aynaya baktığında kendini üzgün, yorgun, yaşlı görüyor ve bunu değiştirmek istiyor, değiştirince de mutlu oluyorsa yanlış bunun neresinde? Elbette ayarı kaçıran da oluyordur ama o kişiyi eleştirmek bize mi kalmış? Hayatta ayarı kaçırılmış daha neler var. Estetik, güzellik gibi konular insanların eleştiri ya da yorumlarına en kolay tepki alabilecekleri popüler bir konu. Dolayısıyla ‘gündem’ garantili. Bu, maalesef kullanılıyor. Öte yandan hiçbir şey yaptırmasan da ‘Bakımsızsın’ diye eleştiriyorlar. Bunu en çok yapan da kadınlar maalesef. Çok üzücü.”
Paylaş