Boğaziçi ile gündeme gelen tartışma: Elitizm

3 Ocak’ta Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın Boğaziçi Rektörlüğü’ne Prof. Dr. Melih Bulu’yu ataması, elit-elitizm tartışmalarını da beraberinde getirdi. AK Parti’ye yakın isimler Boğaziçi’ni elitist olmakla suçlarken, üniversitede okuyan, ders veren birçok isim elitist değil ‘halktan’ olduklarını söylüyor. Peki dünya genelinde elite, elitizme bakış ne? Siyasetin elitizm ile işi ne? Ne demek elit olmak? Siyaset bilimcilere sordum.

Haberin Devamı

POPÜLİST SAĞIN ‘KURTARICI’ SÖYLEMİ

KARŞILAŞTIRMALI siyasetbilimci Dr. Aysuda Kölemen, elit ve elitizm kavramlarının özellikle popülist sağ partiler tarafından sıklıkla kullanılan bir kavram olduğunu belirtiyor. Dr. Kölemen, “Dünya genelinde nereye giderseniz gidin, özellikle sağ popülist partiler ‘Durum kötüleşti, ülke darda’ diyerek elitleri suçlu, ‘kurtarıcı’ olarak da kendilerini işaret ederler. Popülist sağa göre ‘Ülkenin ferahı elitleri yönetimden düşürmekte saklıdır.’ Çünkü popülizm bir düşmana ihtiyaç duyar. Birilerinin ötekileştirilmesi gerekir ki açıklanamayacak durumların bir açıklaması olabilsin. Buradan hareketle elitizm özellikle de sağ için ‘günah keçisi’dir diyebiliriz” diyor.

Boğaziçi ile gündeme gelen tartışma: Elitizm

Haberin Devamı

KİMDİR BU ELİTLER?

Dr. Kölemen, dünya liderlerinden örnekler vererek şöyle devam ediyor: “Eski ABD Başkanı Bush dünyanın en zengin ve güçlü ailelerinden gelmesine rağmen Amerika’da ‘halktan biri’ olarak görülürdü. Obama ise daha halktan olmasına rağmen roka sevdiği için elitlikle suçlanmıştı. Bizim sofralarımızda sıkça olmasına rağmen roka ve zeytin Amerika’da egzotik bir yiyecek kabul edilir. Roka sevmesi Obama’ya elitliği getirmişti. Neden? ‘Adama bak, ne acayip zevkleri var, bizden değil’ algısı yüzünden. İngiltere’de şampanya, Fransa’da egzotik kahve içenler, Türkiye’de suşi yiyen ya da elinde kadeh ile dolananlar ‘elit’ olarak resmedilir. ‘Onlar bizim gibi yaşamıyor, düşünmüyor, bizim okuduklarımızı okumuyor-beğenmiyor, bizim dinlediklerimizi dinlemiyor’ diye düşünülür. Şehirli, okumuş, belirli kültürel kodlara hâkim herkese ‘elit’ denilir. Elitler, genellikle, kötüyü temsil eder. Pek çok toplumda elitlik ‘halktan kopukluğu’ da ifade ettiği için milletten görülmez, ‘Zaten onlardan bir hayır da gelmez.’

SİYASET MALZEMESİ

“Amerika, Macaristan, Hindistan gibi sağ popülist hükümetlerin görevde olduğu ülkelere bir bakın! Siyasetçilerin ‘Onlar zaten ne iş yapıyorlar ki?’ ya da ‘Halkı anlamıyorlar, halkı ezmek için varlar’ söylemlerini sıklıkla duyarsınız. Okumuştan korku, popülizmin önemli bir öğesidir. Mesela Trump. Üniversitelere giden ödeneklerin kesilmesi için elinden geleni yaptı ve başarılı da oldu. Bush, Trump gibi liderlerin konuşmalarına dikkat edin. Gramatik olarak hayli basittir. Sofistike bir dil yerine gündelik kelimeler kullanırlar. Bu da halkın hoşuna gider, ‘Bizim dilimizden konuşuyor, bizi anlıyor’ dedirtir. Bir araştırmaya göre şehirli birçok Amerikalı işini bilen, yetkin insanlara oy vermeye meyilli olduğunu söylerken, kırsal kesime gidildikçe, yoksul ve eğitimsiz Amerikalıların daha az yetkin kişilere oy verdikleri görülmüş. Neden? Çünkü liyakata karşı bir öfke ve haset var. ‘Bunlar kendilerini bir şey sanıyor’ diye düşünen halk, hiçbir zaman eşit ücret, eşit eğitim hakkına ulaşamayacaklarını düşünerek ‘Yeter ki bizden olsun’ diyebiliyor.

Haberin Devamı

Boğaziçi ile gündeme gelen tartışma: Elitizm

BOĞAZİÇİ’NDE DURUM NE?

“Boğaziçi aslında orta halli ve fakir ailelerin çocuklarının başarılı olduğu, dünyanın en iyi eğitimlerinden birini aldığı ve mezun olunca da o çocukların üst tabakaya dahil olabildiği bir eğitim kurumu. Bizim mahalleden çıkan çocuklar iyi bir eğitimle ‘elit’ olabiliyor aslında. Ancak toplumda, bu ve benzeri üniversiteler parasız ve devlet himayesinde olmasına rağmen mezunları için ‘Bizden çıktılar, bizi beğenmiyorlar’, yabancı dille eğitim veren ve dünya ile bütünleşmiş
eğitim kurumları oldukları için de ‘Yabancılarla beraber hareket ediyorlar’ algısı var. Bunu
körükleyen ise siyaset.”

TÜRKİYE’DE KAVRAM KARMAŞASI VAR

SİYASET iletişim uzmanı Suat Özçelebi’ye göre Türkiye’de elit olmak çok uzun zamandır belli bir şekilde ‘toplumun diğer sınıflarını kötüleyen, onlara yukarıdan bakan insanlar’ kümesi olarak algılanıyor. “Burada elit/seçkin, elitist/seçkinci olmak arasında bir kavram kargaşası var” diyen Özçelebi, şöyle devam ediyor: “Elitizm, siyaset felsefesinin bir dalıdır. Ülkenin belli başlı niteliklere sahip kişiler tarafından yönetilmesi gerektiğini savunan bir ideolojidir. ‘Seçkincilik’ adıyla da bilinir. Türkiye’de tartışma elitist olmak üzerinden gidiyor ama yanlış konumlandırılıyor. Belli konularda birikimi, donanımı yüksek kişilere elit, ‘halkı beğenmeyenler’e de elitist deniliyor. Oysa
bugün elitist denilen birçok insan Cumhuriyet devrimleri gibi belirli kazanımlarla eğitim alan, kendini yetiştiren ve belli donanıma sahip kişilerdir. Halktan kopuk olmak
ile itham edilseler de
halktan gelirler. Bu kitlenin önemli çoğunluğu okul yüzü görmemiş anne-babaların çocukları olabilecekleri gibi emek, alın teri ve çabalayarak belirli konumlara gelmişler. Oysa elitlik doğrudan zenginlikten gelir.”

Haberin Devamı

MİLLİ VE YERLİ OLMA BİLİNCİ

Peki tartışmanın fitilini ateşleyen ne? Özçelebi’ye göre sorun ODTÜ, Boğaziçi, Galatasaray gibi okullarda okuyanların yabancı dille, dünya standartlarında eğitim alması. Özçelebi “Bu algı ‘yabancılar, dış güçlerle beraberler’ düşüncesine yol açıyor. Batı- batıcılık devreye girdiği zaman yerli ve millilik yıkılıyor. ‘Onlar zaten halktan kopuk’ söylemi türüyor. Tehlikeli olan bu. Çünkü bu ikilem kutuplaşma yaratıyor. Sağ, sol fark etmez; siyaset de bu kutuplaşmadan besleniyor. Unutulmamalı ki yerli ve milli olmayı başarılı gençlerimiz taşıyacaklar” diyor.

 

Yazarın Tüm Yazıları