Paylaş
Nicelerine! 28 Ekim 1923 günü Gazi Mustafa Kemal’in bir akşam yemeğinde, o tarihi sözü söylediği; “Yarın Cumhuriyeti ilan edeceğiz” dediği gündeyiz.
Geçen hafta ise PKK’lı teröristlerin TUSAŞ’a yönelik saldırısında 5 şehit verdik.
Bu hain saldırı ile bir kez daha anladık ki tam bağımsız ve laik bir Cumhuriyet, emperyalizme karşı verilen savaşın da anahtarı.
Peki Cumhuriyetin başka kazanımları nelerdir? Tarihçilerle konuştum.
CUMHURİYET 101 YILLIK BARIŞIMIZI SAĞLADI
Tarihçi, yazar Sinan Meydan: “Şüphesiz hepimiz sarsıldık bu hain terör saldırısı ile... Zaten terörün bir amacı da bu; ulus bilincini ortadan kaldırmak, kaygı ve korku yaratarak ulusal birlik ve beraberliği bozmak, halkın kendine ve cumhuriyete olan güvenini sarsmak. Cumhuriyet ise tam tersi, terör ve teröristlerin bu amaçlarına karşı bize fırsat sunar. Dolayısıyla cumhuriyetimizin 101. yılını daha coşkulu kutlamalı, bir olmalı ve terörün amacına ulaşmasına izin vermemeliyiz. 1925 yılında, Türkiye henüz yeni bir cumhuriyet iken İngiliz Büyükelçi R. Lindsay şöyle diyor: ‘İngiltere ve Batılı devletler, Ankara’ya karşı sistematik şekilde direnirlerse Türkiye’deki yeni rejim (Cumhuriyet) ve Mustafa Kemal devrilebilir.’ Bugün devrilebilir denilen o cumhuriyet 101 yaşında. Ve dahası 101 yıldır yeni bir savaşın parçası olmadı. Cumhuriyet, 101 yıllık barışımızı sağladı. Bundan değerlisi yok! Bu barışı korumalı ve güçlendirmeliyiz. Ayrıca cumhuriyet tüm farklılıklarımız ile bizleri Türk milleti potasında uluslaştırmıştır da. Bugün, çevremizdeki savaşlardan gördüğümüz üzere uluslaşamayan toplumlar zor süreçlerden geçmekte. Aklı temel alan, laik ve çağdaş yapımız, İslam coğrafyasına da iyi bir örnek.”
HALKIN EGEMENLİĞİ İLKESİ CUMHURİYETİN EN ÖNEMLİ KAZANIMIDIR
Tarihçi, yazar Dr. Hakan Erdem: “Osmanlı’da da yönetenler halkın varlığını dikkate alırlardı. Hatta büyük bir imparatorluk olduğu için kurallar, bölgelere göre değişebilirdi. Örneğin, 1861’de Lübnan’da Maruniler ve Dürziler savaşıyordu, Osmanlı bunu çözmek için mutasarrıflık sistemini getirmiş, özerklik sağlamış, mezhep dengesi gözetilmişti. Bu, ‘gördün mü, imparatorluk rejiminde bile halkın istekleri dikkate alınmış’ minvalinde bir yoruma neden olabilir elbette ama şu da bilinmeli ki zaten hiçbir idare halksız olmaz. Ancak, halkın iradesinin egemen irade olarak tanındığı tek rejim cumhuriyettir.”
HANEDANLIĞIN KALKMASI BÜYÜK BİR DEVRİMDİR
“Detaylandırayım; Osmanlı’nın son dönemlerinde halkın iradesinin dikkate alınmaya başlandığı bir meşrutiyet tecrübesi yaşandı. Özellikle 1909’daki Anayasa değişikliğinden sonra, ciddi bir meşruti irade, konstitüsyonel bir monarşi uygulanmış, halkın seçtiği üyeler meclise gelmiş, çok partili bir düzene geçilmişti. Ve fakat halkın iradesi ne saltanatın başında ne de sonlarında ‘kayıtsız’ ve ‘şartsız’ olarak hiçbir zaman söz konusu olmadı. Cumhuriyetin en büyük farkı ve kazanımı budur. 1920’de Teşkîlât-ı Esâsîye Kanunu’nda, ‘Hâkimiyet bilâ kayd ü şart Milletindir’ denmiş, cumhuriyetin önü açılmıştır. Cumhuriyetin yaptığı en büyük yenilikse halkın idareye olan katılımının önünü açmaktır. ‘Halkın egemenliği’ ilkesi bence cumhuriyetin en önemli ilkesidir. Zira bu demokrasiye doğru bir adımdır. Evet, Osmanlı’dan bize, bugüne çok şey kalmıştır. Ama kalmayan çok önemli bir şey var: ‘Hanedan.’Osmanlı Hanedanının kalkması büyük bir devrimdir. Halk iradesinin yolu böylelikle açıldı. Egemenliğin kayıtsız ve şartsız milletin olduğu yerde de hanedan olmaz.”
CUMHURİYET KİMSESİZLERİN KİMSESİ OLMUŞ FIRSAT EŞİTLİĞİ TANIMIŞTIR
Ankara Hacı Bayram Üniversitesi’nden, tarihçi- yazar Prof. Dr. Hale Şıvgın: “Cumhuriyetin en büyük kazanımı bence cumhuriyetin kuruluş felsefesidir. Nedir bu felsefe dersen de milli olmak ama aynı zamanda evrensel değerlere de saygılı olmak, laik olmak, demokrat olmak derim. Cumhuriyet kimsesizlerin kimsesi olmuştur ve bizlere fırsat eşitliği tanımıştır. Kuruluş felsefesinde ayrıca hür düşünce, akılcılık, bilime dayalı olmak da vardır. Kimsenin bir karış toprağında gözümüz olmadığı gibi kimsenin de bizim bir karış toprağımızda hak iddia etmesine müsaade etmemek vardır. Komşularımız ile iyi geçinmek, barışçıl politikalar üretmek, sanata, sanatçıya değer vermek, ekonomik kalkınmayı gerçekleştirerek, zenginlik ve refaha ulaşma hedefi vardır. Çevreyi ve yeşili koruma ideali vardır. Kadınlara her konuda eşit hak tanımanın yanı sıra toprak reformu, tarımda verimliliği artırma hedefi vardır. Sanayileşme ve sağlıkta reform vardır. Bu hedeflerin bir kısmına varmış olsak da bir kısmı hala beklemede maalesef. Dolayısıyla yılmadan çalışmak, hiçbir zaman hiçbir şartta umutsuzluğa kapılmadan, ülkemizi çağdaş medeniyetler seviyesi üzerine çıkarmak zorundayız. Gençlik bizim istikbalimizdir. Atatürk cumhuriyeti gençlere emanet etmiştir. Biz de gençliğe yatırımlar yapmalıyız. Gençlerin yol haritası ise Nutuk’tur. Ne diyor Atatürk, gençliğe hitabesinde: ‘Ey Türk gençliği! Birinci vazifen; Türk istiklalini, Türk cumhuriyetini, ilelebet muhafaza ve müdafaa etmektir.’ Ben de hoca olarak çok çalışmalarını, bolca okumalarını, tarihimizi iyi bilmelerini, birkaç dil öğrenmelerini, milli kimlik ve bilinçlerini kaybetmemelerini tavsiye ederim.”
Paylaş