Paylaş
Geçtiğimiz nisanda HER+ ER- koltuk altı metastazlı, ileri evre meme kanseri teşhisi aldım. Kendim bile kansere yakalandığım gerçeği ile yüzleşememişken, durumu kimselere duyurmak gibi bir niyetim de yoktu aslında ama sayısız hastane ziyareti, 16 kemoterapi ve aynı kaderi paylaştığım onlarca kadın ile tanıştıktan sonra, ‘Ekim meme farkındalık ayı’ kapsamında, kendi kişisel tecrübelerimden yola çıkarak, yaşadıklarımı ‘Kanser ile yaşam’ yazı dizisine dökmeye karar vermiştim. İyi de yapmışım! Yazı dizisinin ardından öyle e-postalar, telefonlar aldım ki... Meme kanseri başta farklı kanser türlerine yakalanan binlerce hasta ile yakınına yazdıklarım güç vermiş, umut olmuştu. Bugün aynı motivasyon ve istekle kaleme alıyorum bu satırları. Ben kurtuldum! Peki ama nasıl?’ Bana uygulanan tedavi neydi? Hepsini, sürecimi en başından beri sıkı takip eden kocaman bir ekibin, Acıbadem Üniversite Hastanesi Meme Sağlığı Merkezi’nin Başkanı Genel Cerrah Prof. Dr. Cihan Uras ile konuştum.
HER HASTAYA FARKLI TEDAVİ UYGULUYORUZ
* Artık kanser değil miyim? Emin misiniz?
Değilsin. Çok eminim.
* Bunu neye dayanarak söylüyorsunuz?
MR ve PET sonuçları, aldığın kemoterapi ile tedavilerin % 100 tam sonuç verdiğini gösteriyor. Ayrıca ekibim ve Doç. Dr. Erdem Güven hocamız ile gerçekleştirdiğimiz 6 saatlik ameliyatta kol altından 8 lenf nodülü ve memeden (küçülen) tümörü başarı ile çıkardık. Alınan parçalar patolojiye gitti. Gönül rahatlığı ile söyleyebilirim ki vücudun tüm tedavilere tam tepki vermiş. Artık vücudunda kanserli tek bir hücre bile yok. Koruma ve kollama tedavisi olarak, şimdi radyoterapi (ışın) alacaksın. Seni, Radyasyon Onkolojisi uzmanı Prof. Dr. Nuran Beşe hocama emanet ediyoruz. Bu tedavide de bittikten sonra 6 ayda bir görmem, takip etmem gereken ‘sağlıklı’ hasta kategorisine geçeceksin.
* O kadar mutluyum ki! Bunu nasıl başardınız? Neyi farklı yaptınız da kanseri yenebildim?
Sen o kadar güzel bir örneksin ki… ‘İlerlemiş evre’ hastalarımız ümitsizliğe kapılmasınlar. Burada önemli olan doğru tedavi ile başlamak. İki önemli şey var tedaviye başlarken. Bir; tümörün biyolojisine göre tedaviye karar vermek. İki; hastalığın evresine göre karar vermek. Bazı tümörlerde mesela hastalık en erken evrede olsa bile ameliyattan önce kemoterapi ile tedaviye başlıyoruz. Üçlü negatif dediğimiz tümörler bunlar. Hasta ‘Tümör bir an önce alınsın, kurtulayım’ diye bakıyor ama biz önce kemoterapi vererek kemoterapinin tümör üzerindeki cevabını görmek istiyoruz. Yeterli cevabı alamadıysak elimizde hastalığı tümü ile ortadan kaldırabilecek çok güçlü ikinci grup ilaçlar var. Anlayacağınız eskiden her hastaya tek tip, aynı tedaviler uygulanıyordu. Şimdi her hasta için farklı protokoller var.
'ARTIK RİSK ALTINDA DEĞİLSİN'
* Benim gibi ileri evrede de aynı tedavi uygulanabiliyor, değil mi?
Biliyorsun, sen de hastalık koltuk altı lenf bezlerine sıçramıştı, biraz daha ileri evre bir noktadaydı. İyi planlanmış bir tedaviyle ikinci evrenin sonu, üçüncü evre hatta bazen dördüncü evredeki hastalar da bile hastalık geri döndürülebiliyor. Sende bunu gördük. Sana da önce kemoterapi uyguladık, tümörü küçülttük. Memeyi koruduk. Ayrıca senin gibi aktif çalışan bir insan için hele de sağ kolunu rahatça kullanabilmek çok kıymetliydi. Eğer seni en başında ameliyat edip tümörü olduğu geniş hali ile yani kemoterapi ile küçültülmeden çıkarsaydık ileri yaşantında lenf ödem dediğimiz kol şişmesi, kolu tam performans ile kullanamama gibi sorunlar yaşayabilirdin. Böylelikle bunun da önüne geçtik. ‘Kemoterapiler kocaman tümörü erittiği gibi vücutta eğer varsa tabii küçük hücreleri de rahatlıkla yok etmiştir’ diye düşünüyoruz. Belki iddialı bir konuşma olacak ama biz senin bir daha kansere yakalanma olasılığını da yok etmiş olduk.
* Yani en az sağlıklı bir insan kadar risk altındayım öyle mi?
Aynen öyle. Kanser geçmişin olmasına rağmen artık sen en az sokaktaki insanlar kadar risk altındasın.
YARIN: Kanser aşısı çalışmaları ve kansere yakalanmamak için neler yapacağız…
Paylaş