Ayçiçek yağındaki sıkıntı ne

Rusya’nın Ukrayna’yı işgali Türkiye’de yağ krizine yol açtı. Ayçiçeği yağında arz sıkıntısı yaşandığı ve zam beklendiği iddiaları üzerine tüketiciler yağ almaya koştu. Ama ne koşmak! Farklı marketlerden gelen görüntüler ‘Ne oluyor?’ dedirtti, ki o görüntülerde 5 litrelik ayçiçeği yağlarının saatler içinde yağmalandığını görüyorsunuz. Gelişmeler üzerine Tarım ve Orman Bakanı Vahit Kirişci, “Yeterli stok bulunmadığı yönünde paylaşılan bilgiler doğru değildir. Gerekli tedbirler alınmıştır” diyerek spekülasyon vurgusu yaptı. Ayçiçek yağında son durum ne? Sordum.

Haberin Devamı

RAFLAR HİÇBİR ZAMAN BOŞ KALMAZ

Rusya’nın Ukrayna işgali sadece Türkiye değil dünya ekonomilerinde de kendini hissettirmeye başladı. Enerji fiyatları uçtu. Değerli madenler ve gıda fiyatları yükselişte. İki ülke ile toplamda 40 milyar doları aşan ticaret hacmine sahip olan Türkiye ise bu krizden hayli etkilendi çünkü iki ülkeden de hububat ve yağ ithal ediyoruz. Türkiye’nin geçtiğimiz yıl 1.7 milyon tonluk rekolteye ulaştığını ancak yağlı tohum ihtiyacımızın 2.5- 3 milyon ton arasında olduğunu söyleyen, Bitkisel Yağ Sanayicileri Derneği (BYSD) Başkanı Tahir Büyükhelvacıgil, “Kalan ihtiyacın yüzde 55’ini Rusya, yüzde 15’ini de Ukrayna’dan ithal ediyorduk. Savaş nedeniyle bazı aksamalar oldu. Limanlarda bekleyen gemilerimiz vardı, bu da bizde bir endişe yarattı çünkü sektörün ham ayçiçeği yağı ithalatında kilit noktalardan biri Azak Denizi. Siparişlerin çoğu Rostov Limanı’ndan yüklenmekte ancak bölge Rusya’nın kontrolünde. Çatışma nedeniyle kargo gemilerinin çıkışına izin verilmedi. Bu noktada Bakanlığımızdan yardım istedik, duruma hemen el attılar. Süreci çabuklaştırmak adına tedbirler alındı. Resmi makamlar ile görüşülüyor. Şu an yolda olan gemiler var. Sanıldığı gibi büyük bir kriz içinde değiliz. Herkes rahat olsun. Bize yetecek kadar yağımız var. Raflar hiçbir zaman boş kalmaz. Önemli olan halkımızın sakin kalması. Yağmalamaya gerek yok, herkes ihtiyacı kadar alsın, ki arz-fiyat dengesi bozulmasın” uyarısında bulunuyor. 

Haberin Devamı

Ayçiçek yağındaki sıkıntı ne

TARIMA DESTEK

Büyükhelvacıgil, AB ülkelerinin de benzer bir yağ endişesi taşıdığını belirterek, diyor ki: “AB ülkeleri de harekete geçti çünkü onlar da aynı pazardan besleniyor. Türkiye olarak yapmamız gereken en önemli şey ithalattan öte tarıma öncelik verilmesi. Dün pandemi, bugün savaş yarın başka bir şey... Şu anda ekim zamanı. Ayçiçek, kanola, aspir, soya gibi yağlı tohumların prim destekleri arttırılmalı, ekimi cazip kılacak ek düzenlemeler yapılarak, çiftçinin yüzü güldürülmeli.”

Haberin Devamı

Ayçiçek yağındaki sıkıntı ne

ARZ-TALEP DENGESİNİ BOZACAK BİR DURUM YOK

İstanbul Perakendeciler Derneği (PEDDER) Yönetim Kurulu Başkanı Faruk Güzeldere de dünyada kişi başı bazda en fazla Ayçiçek yağı tüketen ülke olduğumuzu belirterek, “Bu yıl üretimimiz tüketimimizin yüzde 55’ini karşıladı. Kalan yüzde 45’lik dilimi de Ukrayna ve Rusya’dan ithal ettik. Zaten 2 ülke de dünyanın tahıl ambarı. Sadece savaş mı? Hayır. Savaştan önce salgın ve kuraklık dolayısı ile ülkeler zaten mal stoklamıştı. Hepsi üst üste geldi, Bitkisel Yağ Sanayicileri Derneği de bir açıklama yaptı ve Bakanlıktan yardım istedi ama bu yardım isteği bağlamından koparıldı, sanki bir aylık yağımız kalmış gibi bir hava yaratılınca da halkta panik oluştu. Oysa ortada yağ stoklanmasını gerektirecek bir durum yok. Ki bu panik havası arz-talep dengesini de bozdu, fiyatlar uçtu” uyarısı yapıyor.

Haberin Devamı

Salgının ilk günlerinde makarna üzerinden benzer bir panik yaşandığı, halkın ‘Makarna bitecek’ kaygısı ile markete koştuğunu hatırlatan Güzeldere, “Stokçulara, fırsatçılara fırsat vermeyin. Yetkilileri dinleyin, zaten 2-3 ay sonra Çukurova hasadımız başlıyor. Bu arada perakendeciler olarak biz de taşın altına elimizi koymaya hazırız, karsız alıp satmaya hazırız. Ürünler TMO üzerinden fiyatlanarak gelsin ki fırsatçı ve stokçuların eline düşmesin.

TARIMI YENİDEN CANLANDIRMALIYIZ

Yağ meselesinde altı çizilmesi gereken önemli noktalardan biri de dışa bağımlılığın bitirilmesi. BYSD Başkanı Tahir Büyükhelvacıgil’in de konuşmasında belirttiği gibi dün pandemi, bugün savaş yarın belki kıtlık ya da başka bir şey... 35 yılını tarım araştırmaları ve yazılarına veren Ali Ekber Yıldırım’ı aradım. Önerisi var mı? Sordum. Yıldırım, 1980’den sonra tarımın ekonominin üzerinde bir yük gibi göründüğü ve yeterince önemsenmediğini belirterek, “Sanayileşerek, turizm ile kalkınacağız dedik. Oysa bugün Rusya dünyaya s400 de buğday da kepek de satıyor. Yani bir alanda gelişmek diğerine engel değil ama uzun yıllardır süre gelen yanlış bir bakış açısına sahibiz. Bu nedenle uygun politikalar geliştiremedik, çiftçiyi küstürdük. Çoğu sektör dışına kaçtı, yeni nesil ise ekonomik kaygılar nedeni ile işi devralmadı. Üretim yapan nüfus yaşlandı, ihtiyaca yetemedi. Bu kez de ithalatı devreye soktuk. Gümrük vergilerini sıfırladık, fiyatları düşürdük ama var olan üreticinin gözü korktu, ‘Yabancı ürünle
fi
yatta yarışamam’ diyerek üretimi bıraktı. Fiyatlar da gereksinimimiz de daha çok arttı. Böyle bir sarmal oluştu maalesef. Yanı sıra girdi fiyatları da arttı. Sadece Türkiye’de değil dünyada da durum aynı. Pandemi, savaştı derken mazot, gübre, tohum, ilaç gibi kalemler pahalandı. Haliyle çiftçi de üretimden çekildi. Bize çiftçiyi geri getirecek yeni tarım politikaları lazım” hatırlatması yapıyor.

Haberin Devamı

ÜRETİCİYE DESTEK

Sadece Türkiye değil, AB ülkelerinin önemli kısmının da ham yağı Rusya ve Ukrayna’dan ithal ettiğini belirten Yıldırım, “AB, Türkiye’den sonra en büyük 2. ithalatçı. Benzer sıkıntı orada da var ve çözüm yolları arıyorlar. Bu sıkıntı bugün elbette giderilecektir ancak orta ve uzun vadede benzer sıkıntıları yaşamamak için üretimi arttırmalıyız. Üreticiye mazot, gübre gibi belli destekler verilmeli” diyor.

Yazarın Tüm Yazıları